GEÇİCİ PARILTILAR

Start from the beginning
                                    

BURADA ENJOLRAS'IN SEVGİLİSİNİN ADINI OKUYACAKSINIZ

Courfeyrac, Enjolras'ın yanında bir taşın üzerine oturmuş, hâlâ topa küfrediyordu. Adına misket denilen o karanlık mermi bulutunun vahşi, müthiş bir gürültüyle her geçişinde bir alay dalgasıyla karşılaşmaktaydı.

"Nefesini tüketiyorsun, zavallı kaba ihtiyar! Senin durumuna içim paralanıyor. Patırtın boşlukta kayıplara karışıyor. Gök gürültüsü değil bu, bir öksürük sadece."

Etrafındakiler gülüyorlardı.

Courfeyrac'la Bossuet'nin, tehlike arttıkça neşeleri de artmıştı, Madame Scarron gibi şakayı besin yerine koyuyorlar, şarap yerine herkese neşe sunuyorlardı.

"Enjolras'a hayranım! " diyordu Bossuet. "Sarsılmaz cesareti şaşırtıyor beni. Yalnız yaşıyor, onu bir parça kederli yapan da belki budur. Kendisini dulluğa mahkûm eden üstünlüğünden şikayet ediyor. Bize gelince, bizi çıldırtan, yani yüreklendiren sevgililerimiz var. İnsan âşık olursa, en azından aslan gibi vuruşur. O küçük sevgililerimizin bize attıkları okların öcünü almanın bir yoludur bu. Roland, Angelique'i sinirlendirmek için kendini öldürtür. Bütün bu kahramanlıklarımız kadınlarımızdan geliyor. Horozsuz bir tabanca gibidir kadınsız bir erkek. Erkeği ateşleyen kadındır. İşte böyle, Enjolras'ın kadını yok. Âşık değil ama gene de cesur olmanın çaresini buluyor. Buz gibi soğuk, ateş gibi cesur olmak duyulmuş bir şey değildir."

Dinliyormuş gibi görünüyordu Enjolras, ama yanında birisi olsaydı onun alçak sesle "Patria" diye mırıldandığını duyardı.

Bossuet hâlâ gülerken, Courfeyrac haykırdı:

- İşte bir yenisi daha!

Ve sonra anons yapan bir mübaşir sesiyle ekledi:

- Sekizlik top derler adıma.

Sahneye yeni bir oyuncu girmişti gerçekten de. İkinci toptu bu. Topçular gereken manevrayı çabucak yaptılar, bu ikinci topu ilk topun yanına yerleştirdiler. Sonun başlangıcıydı bu. Birkaç saniye içinde doldurulan her iki top da barikata karşı cepheden ateş açtı, şehir muhafızlarıyla banliyö askerlerinin yaylım ateşi de top ateşini desteklemekteydi.

Biraz ötede de başka bir top sesi duyuluyordu. Chanvrerie Sokağındaki barikata iki top birden yüklenirken, biri Saint-Denis, diğeri de Aubry-le-Boucher Sokağı'na dikilen iki ayrı top Saint-Merry barikatına ateş yağdırmaktaydı. Dört top, acı acı yankılanıyordu karşılıklı olarak. Savaşın endişeli köpeklerinin havlayışları birbirlerine karşılık veriyordu.

Şimdi Chanvrerie Sokağı'ndaki barikatı döven iki toptan biri misket yağdırıyor, öbürü gülle savuruyordu. Gülle atan top yukarı doğru çevrilmişti ve atışı öyle hesaplanmıştı ki, gülle barikatın tam üst tarafına vuruyordu. Tabyanın tepesini tahrip ediyor, taşları ufalayarak misket mermisi gibi isyancıların üzerine serpiyordu. Bu biçim atışın amacı, savaşçıları istihkâmın tepesinden uzaklaştırıp içeriye tıkılmaya zorlamaktı; yani bu atış, hücumu haber veriyordu. Barikatın tepesindeki savaşçılar gülle ile, meyhanenin pencerelerindekiler misketle uzaklaştırıldıktan sonra, hücum kolları, silahlara hedef olmadan ve belki de görünmeden sokağa girebilecekler, barikatı, tıpkı bir akşam önceki gibi, aniden aşıverecekler, belki de şaşırtarak ele geçireceklerdi.

Enjolras, "Bu topların yarattığı tahribatı mutlaka azaltmalıyız," dedikten sonra, "topçulara ateş!" diye haykırdı.

Hepsi hazır bekliyordu zaten. Bunca zamandır sessizliğini koruyan barikat, çılgıncasına ateş açtı. Bir çeşit öfkeyle ve sevinçle yedi sekiz atış birbirini kovaladı. Gözleri kör edici bir duman doldurdu sokağı. Birkaç dakika sonra da baştan sona alevden çizgilerle dolan bu sisin içinden, topçuların üçte ikisinin topların tekerlekleri altında yere serildikleri hayal meyal görülüyordu. Ayakta kalmış olanlar, amansız bir sessizlik içinde topları doldurmaya devam ediyorlardı, ama atışın hızı yavaşlamıştı.

SefillerWhere stories live. Discover now