-YEDİNCİ KİTAP-

Start from the beginning
                                    

- Aynı yolu yapmak için mi?

- Evet

- Vay canına! Vay canına! Yine yirmi fersah ha?

Mösyö Madeleine cebinden, üzerine rakamlar yazmış olduğu kâğıdı çıkardı. Flamana gösterdi. 5.6.8 1/2 rakamları okunuyordu.

- Görüyorsunuz ya, dedi. Toplam on dokuz buçuk ediyor, yirmi fersah demektir.

- Sayın Başkanım, dedi Flaman, işinizi görecek bir at var. Küçük beyaz atım, ara sıra geçerken onu görmüşsünüzdür, aşağı Boulognelu küçük bir hayvandır. Ateş parçası gibidir. Önce onu binek hayvanı yapmak istedilerdi. Ne mümkün! Çifte atıyor, herkesi yere çalıyordu. Huysuz olduğuna hükmettiler, ne yapacaklarını bilemiyorlardı onu. Ben satın aldım. Körüklü arabaya koştum. Meğerse efendim, bunu istermiş, kız gibi yumuşak başlı, rüzgâr gibi yollu. Ama sırtına binmeye gelmez ha! Binek atı olmaya hiç niyeti yok. Herkesin bir isteği var. Çekmeye evet, taşımaya hayır. Sanırım kafasına böyle koymuş.

- Peki bu yolu yapabilecek mi?

- Şu sizin yirmi fersahı, hep tırıs giderek sekiz saatten kısa zamanda alır ama, bakın hangi şartlarla.

- Söyleyin bakalım.

- İlk önce yarı yolda onu bir saat dinlendireceksiniz, yem yiyecek; sonra yerken başında durulacak ki hanın uşağı onun yulafını çalmasın; çünkü ben dikkat ettim, hanlarda yulafı atlar yiyeceğine uşaklar yiyor.

- Başında oluruz.

- İkincisi... Araba sayın Başkan için miydi?

- Evet.

- Sayın Başkan araba kullanmasını bilirler mi?

- Evet.

- Peki öyleyse, ata fazla yük olmamak için sayın Başkan tek başına ve eşyasız yolculuk edecektir.

- Kabul.

- Ama sayın Başkan'ın yanında kimse olmayacağına göre, yulafa bizzat göz kulak olmak zorunda kalacaktır.

- Öyle olacağını söyledim.

- Ücretim günde otuz franktır. Dinlenme günleri de ücrete tabidir. Bir metelik aşağı olmaz; hayvanın yemi de sayın Başkan'a aittir.

Mösyö Madeleine kesesinden üç Napolyon altını çıkarıp masanın üstüne koydu.

- İşte iki günlük peşin.

- Dördüncüsü, böyle bir yolculuk için körüklü araba ağır olur ve atı yorar. Sayın Başkan'ın elimde bulunan iki tekerlekli, küçük, hafif bir arabayla yolculuğu kabul etmesi gerekecek.

- Kabul ediyorum.

- Bu araba hafiftir, ama üstü açıktır.

- Fark etmez bence.

- Sayın Başkan acaba kışta bulunduğumuzu düşündüler mi?

Mösyö Madeleine cevap vermedi. Flaman üsteledi:

- Havanın çok soğuk olduğunu?

Mösyö Madeleine yine cevap vermedi. Scaufflaire Usta devam etti:

- Yağmur yağabileceğini?

Mösyö Madeleine başını kaldırdı:

- Atla araba yarın sabah dört buçukta kapımın önünde olacak, dedi.

- Baş üstüne sayın Başkan, diye cevap verdi.

Scaufflaire Usta daha sonra baş parmağıyla masanın tahtasındaki bir lekeyi kapayarak, Flamanların, kurnazlıklarına katmasını pek iyi bildikleri o umursamaz tavırla sordu:

SefillerWhere stories live. Discover now