Önsöz - I.CİLT

Start from the beginning
                                    


II

Şair, gençliğinin coşkusuyla, özellikle yaşamın anlamsızlıklarına övgüler düzmekten zevk alır çünkü yaşamın içerdiği göz kamaştırıcı ve zengin olan her şey gençliğin ilgisini ayrıca çeker. Olgunluk çağına vardığında, tersine, endişe ve merakla yüzünü problemlere ve sefalete döner. Fakirliğin, zenginliğin güneşi üzerinde oluşturduğu bu kara lekede ya da bir şairin, bir filozofun, bir edebiyatçının, karşısında bazen bunaltıya varan bir heyecan ve şaşkınlık hissetmemesi için son derece acımasız olması gerektiği sefaletin uçsuz bucaksız karanlıkları üzerindeki zenginliğin bu göz kamaştırıcı lekesinde, kesinlikle tuhaf bir şey vardır. Kuşkusuz böyle bir edebiyatçı yeryüzünde yoktur; olamaz da. Dolayısıyla birini diğerinden ayıran tek fark, sanat eserinin tek amacının sanat olup olmadığı, sanatın yalnızca kendisine hayranlık ifade etmesi gerekip gerekmediği ya da az çok asil, daha yüce ya da daha düşük bir amacın ona dayatılıp dayatılamayacağıdır.

Özellikle olgunluk çağlarının tam ortasında şairler akıllarının, uğursuz ve karanlık yapıdaki kimi problemlerin -kendilerini çeken tuhaf girdaplardır bunlar- çekimine kapıldıklarını anlarlar. Bununla birlikte, Victor Hugo, evrensel bilinci en üst düzeyde ilgilendiren tüm bu meselelere sorgulayıcı bir bakış yöneltmek için çok fazla beklemiş olan yaratıcılar sınıfına sokulursa büyük bir hata yapılmış olacaktır. En başından itibaren, bir diğer deyişle parlak edebiyat hayatının başlangıcından itibaren onda zayıfların, sürülmüşlerin ve lanetlenmişlerin tasası görülür. Adalet fikri erken bir dönemde yapıtlarında yitirilen saygınlığı geri kazandırma eğilimiyle kendini gösterir. Oh! N'insultez jamais une femme qui tombe! (Düşen bir kadına asla hakaret etmeyin!), Un bal à l'hôtel de ville (Belediye Binası'nda Balo), Marion de Lorme, Ruy-Blas, Le Roi s'amuse (Kral Eğleniyor), neredeyse takıntı diyeceğimiz bu eski eğilimi yeterince ortaya koyan şiirlerdir.

III

Sefillerin ya da daha ziyade Sefiller'in birinci bölümünün maddi analizini yapmak gerekli midir? Eser şu anda herkesin elindedir ve herkes onun öyküsünü ve yapısını biliyor. Yazarın, ortaya sunduğu hakikatleri gün ışığına çıkarmak için yararlandığı yöntemi incelemek bana daha önemli görünüyor.

Bu kitap bir merhamet kitabıdır, yani merhamet ruhunu dürtmek, kışkırtmak için ortaya konmuş bir kitaptır; korkunç ve dokunaklı bir yapıdaki toplumsal karmaşıklık durumlarını ortaya koyan, sorgulayan ve okurun vicdanına "Pekâlâ! Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ne gibi bir sonuca varıyorsunuz?" diyen bir kitaptır.

Kitabın romandan ziyade şiir olan edebi biçimine gelince, Marie Tudor'un önsözünde bunu önceden haber veren bir belirti buluyoruz. Bu da bize, ünlü yazardaki ahlaki ve edebi fikirlerin sabitliğinin yeni bir kanıtını sunmaktadır:

"... Hakikatin önündeki tehlikeli engel, küçüklüktür; büyüklüğün önündeki tehlikeli engel, yanlıştır... Şairin hayranlık verici mutlak kudreti! Bizim gibi yaşayan, bizden daha yüce şeyler yapar. Örneğin Hamlet bizim kadar hakikidir ve bizden daha yücedir. Hamlet devdir, yine de gerçektir. Çünkü Hamlet siz değildir, ben değildir, hepimizdir. Hamlet o veya bu insan değildir, insanoğludur."

Hiç durmadan hakikatin içinden büyüklüğü, büyüklüğün içinden hakikati çıkarmak... Bu dramın yazarına göre, şairin tiyatrodaki amacı budur. Bu iki sözcük, büyüklük ve hakikat, her şeyi kapsamaktadır. Hakikat ahlaklılığı, büyüklük güzeli kapsar.

Çok açık ki yazar Sefiller'de, her biri, tezinin geliştirilmesine gerekli temel tiplerin birini temsil eden, epik bir yüceliğe yükseltilen ideal figürler, canlı soyutlamalar yaratmak istemiş. Sefiller, şiir şeklinde inşa edilmiş ve her kişisi, ancak bir genelliği temsil etmesinden ibaret abartılı tarzıyla bir istisna olan bir romandır. Victor Hugo'nun bu romanı tasarlama ve oluşturma ve yeni bir Korint madeni ortaya çıkarmak üzere genellikle özel yapıtlara adanan zengin öğeleri (lirik yön, epik yön, felsefi yön) tarif edilemez bir kaynaşma içine atma şekli, daha gençken kendisini eski lirik şiiri ve eski trajediyi, son noktaya, yani bildiğimiz şiirlere ve dramlara dönüştürmeye sürüklemiş olan kaderi bir kez daha doğrular.

SefillerWhere stories live. Discover now