Bazen biz de yoruluruz.

2.7K 125 11
                                    


Murat nefes nefese idi hastaneye geldiğinde. Berfin bir odanın kapısında bir ileri bir geri gidiyordu. Murat hızlıca Berfin'in yanına geldi.

"Berfin Gül?" demişti ki Berfin Murat'ın boynuna sarıldı ağlayarak.

"İyiki geldin abi. Ben ne yapacağımı bilemedim."

"Berfin, Gül'e bir şey mi oldu?" diyerek Berfin'i boynundan uzaklaştırarak yüzüne bakmıştı. Berfin ağlamaktan konuşamıyordu bile.

"Henüz bir şey olmadı abi ama durumu çok kötüymüş. Doktor geldi durumu çok kötü bizim yapabileceğimiz bir şey yok dedi. Onu tam donanımlı bir hastaneye götürmemiz gerekiyormuş. Ambulans uçak hazır bile. Baran işlemleri yapmaya gitti. En yakın olarak Ankara'ya götürecekler onu. Ama yanında gidebilecek kimse yok. Maho ağa hala yoğun bakımda Baran buradan ayrılamaz. Ben de tek başıma ne yapacağımı bilemedim. Sen geldin aklıma, yalvarırım abi bizimle Ankaraya gel. Gül'ü kurtarmama yardım et, ne olur?" demiş ağlamaya devam etmişti.

Murat sıkıca sarıldı Berfin'e. Gül'ün hala hayatta olması yüreğine su serpmişti. Onun iyileşmesi için değil Ankara dünyanın öbür ucuna bile giderdi. "Tamam Berfin, sen hazırlan Ankara'ya gidiyoruz" demişti.

Berfin Murat'a minnetle bakarak "Çok sağol abi. Sen de olmasan biz ne yapardık." Demişti.

Bir saatin içinde Gül ambulans uçakla Ankara'ya gitmek için yola çıkmıştı. Her şeyden habersiz kabloların arasında yaşam mücadelesi veriyordu. Berfin ile Murat'da yanındaydı. Murat bir dakika olsun elini bırakmıyordu Gül'ün.

Selim ise hala nezarethanede deliye dönmüş bir şekilde bağırıp çağırıyordu. Gül'den bir türlü bir haber alamıyor bu durum da onu deliye çeviriyordu. Gül'ü azraille savaşırken kendisi buralara sıkışıp kalmıştı. O sırada bir polis gelmişti yanına. Bu polis soruşturmanın başında olan Emre başkomserden başkası değildi tabiî ki de. Nefretle katil olarak gördüğü adama baktı. Selim, gelen kişiyi görünce bir ümit parmaklıkların olduğu tarafa gelmişti.

"Karım, o nasıl?" demişti.

"Karınız mı? Bilmem en son gördüğümde elinde kahvesi kahve içiyordu." Dedi sinirli bir şekilde gülerek.

Selim ise şaşkınca baktı Başkomsere, ne demekti şimdi bu. "Siz benle dalga mı geçiyorsunuz?" diye bağırdı.

Aynı öfkeli tavırla Başkomser Selim'in karşısına dikildi. "Asıl siz benimle dalga geçiyorsunuz Selim ağa!" demişti.

"Bak komser seninle uğraşacak halde değilim. Karım nasıl bana onu söyle. Delireceğim burada meraktan."

"Dedim ya karınız kahvesini içip keyfine bakıyor merak etmeyin."

Selim iyice sinirlenmişti. Kendisi ile dalga geçen polisi demir parmaklıklar olmasa öldürebilirdi. Öfkeyle parmaklıklara vurdu. "Komser!" diye bağırdı.

Emre ise karşısındaki öfkeli adama hiç aldırış bile etmemişti. "Bağırmayı kes Selim Başaran. Misafirimiz sayılırsın sana farklı muamele yaptırma bana. Dedim ya karın gayet iyi. Sen sormadın ama ben sana söyleyeyim öldürmeye kalkıştığın o kadın ise hala yaşam mücadelesi veriyor."dedi Selim'in canını yakmak istercesine.

"Komser ! ağzından çıkanı kulağın duysun. Ben kimseyi vurmadım. O kadın diye bahsettiğin kişi benim karım, canım"demişti.

Emre Başkomser sinirle gülümsemişti. " Karın ha, karın. Biz kayıtlarda böyle bir şeye rastlamadık. Kayıtlarda karınız olarak yazılan tek bir kişi var o da Dilan diye birisi. O yaralı perişan haldeki kadın ise sizin hiç bir şeyiniz." Dedi Selim'in gözlerinin içine nefretle bakarak.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now