Sessiz Veda

3.1K 130 1
                                    


Ertesi gün, Gül gözlerini açtığında kendisini kocasının kolları arasında buldu. Kocasının ılık nefesinin yüzüne değmesi ile uyanmıştı zaten. Onu uyandırmaya çekinerek hafifçe yerinden kımıldandı, yüzünü iyice kocasına döndü. Onun yüzünü görmek istiyordu. Doyasıya seyretmek istiyordu. Biliyordu ki artık böyle bir fırsatı olmayacaktı. Aşktan kaçacaktı, yanında usulca uyuyan güzel gözlü adamdan kaçacaktı. Derken Selim'in gece ona "gitme" deyişi geldi aklına.

İstemiyordu aslında gitmek. Çok sevdiği özgürlüğünden çoktan vazgeçmişti bile. Bilmediği o şehirde Urfa da belki de sonsuza kadar yanında uzanmış yatan adamla kalabilirdi. Ama ya o ister miydi ki? Ne demişti o, "zoraki aşk olmaz".

Doğru demişti. Zoraki aşk asla olmayacaktı. Kendisini bir fazlalık hissediyordu onun hayatında. Eğer giderse kocası sevdiği kıza kavuşabilirdi. En azından kavuşmaları için bir ihtimal vardı. Ama asla kendisini sevme ihtimali yoktu. Gece, dudakları onun dudaklarının ateşiyle yanarken, acaba sevebilir mi beni? Demişti.

Sonra da kocasının sarhoş olduğunu hatırlamıştı. Düşündüğü ihtimalin imkansız olabileceğini düşündü. Anı yaşamak istiyordu. Kocası şimdi yanındaydı ve o bunun tadını çıkarmak istiyordu. Usulca ellerini kocasının yüzüne değdirdi. Yeni tıraş olmuş pürüzsüz teninde ellerini gezdirdi. Ve çok sevdiği gözlerinin göz kapaklarına dokundu usulca. Dokunuşları o kadar ürkekçe idi ki, onu uyandırmaktan ve anın büyüsünü bozmaktan korkuyordu.

Yaptığı şeyden dolayı kendinden utandı. O adam ona haramdı. Dokunmaması gerekiyordu ona. Gurursuz olamazdı, kendisini sevmeyen hatta hiç sevmeyecek olan adama böyle bağlanamazdı ellerini hızlıca çekti. Yatağından usulca doğruldu. Son kez baktı kocasının uyuyan yüzüne ve usulca eğildi üzerine.

Her ne kadar yaptığının yanlış olduğunu bilse de, yapmak istiyordu. "Son kez "dedi "ilk ve son kez, onu öpmeye hakkım var" demişti. Gözlerini yumdu ve usulca kocasının yüzüne bir buse kondurdu. Sessiz, hatta fark edilmezdi bile. Bir sineğin dokunuşundan daha da hafifti belki. O adam hiç bilmeyecekti bu öpücüğü. Ama bu son öpücükte, ilk aşk vardı ilk ayrılık ve ilk özlem. Daha gitmeden sarmıştı onu özlemin kokusu. Sonra içinden sessiz bir feryat koptu "gitmek istemiyorum ama gitmeliyim" dedi.

Sonra usulca kalktı yatağından. Banyoya girip ılık bir duş aldı. Belki su yüreğinin yangınını söndürürdü. Hazırlandıktan sonra hızlıca odaya girdi. Kocası hala uyuyordu. Odadan ayrılıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitti.

Selim, usulca gözlerini açmıştı. Karısının odadan ayrıldığını anlayınca yatağından yavaşça kalktı. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Elini usulca sol yanağına koydu. Hala alev alev yanıyordu o yanağı. Çünkü sevdiğinin dudakları değmişti ona. Gül'ün o yumuşak busesi dünyada aldığı en iyi sevgi sözcüğü gibi gelmişti. Belki dudaklarından kelimeler dökülmemişti ama dudaktan kalbe ılık bir şeyler akmıştı. Aralarındaki buzların eridiğine bir kez daha inandı. Geceki halleri ve sabah karısının busesi, iyice umutlanmaya başlamıştı.

Ateşten gömlek sandığı evliliği, yemyeşil cennet bahçesine dönmüştü sanki. Habersizdi tabi, o cennetin cehenneme dönüşeceğinden.

"Ama Gül, neden durmadan gitmek istemiyorum ama gitmeliyim diyordu ki!" geceden beri kaç defa söylemişti o sözü. İlk başta dikkatini çekmemişti ama sabah o sözler mutluluğunun arasına bir huzursuzluk salmıştı.

Kötü düşünceleri hızlıca sildi aklından. Mutluluğuna aptal bir iki söz mani olamazdı. Hazırlanmak için o da banyonun yolunu tutmuştu. Hala aptal aptal yanağını tutup gülerek. Ergen çocuklara dönmüştü sanki. Koskoca Selim ağanın düştüğü hale bak dedi kendi kendine. Aşiretten biri şu aptal sırıtışını görseler, Selim ağa delirmiş derlerdi belki de. Ama bilmiyorlardı ki Selim ağaları yeniden sevdanın tadına bakmıştı. Ama bu kez imkansız olmayacaktı...

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin