Yeni Düğün.

3.3K 130 0
                                    


Aradan bir hafta geçmişti. Gül işe falan gitmiyordu. Yemek zamanlarında dışarı çıkıyor sonra da tekrar odasına geri dönüyordu. Sanki yaşamıyordu evde bir hayalet gibiydi.

Halası durumu İstanbul da ki annesine anlatmıştı. Cano ne yapacağını bilmiyordu. Kızının başına ne gelmişti böyle hep kendisini suçluyordu. Kızının hatta kızlarının acı çekmelerinin tek nedeni kendisiydi. Kızı Hülya'dan Gül'ün haberi yoktu. Cano'nun en büyük günahı aşkının kendisine kalan tek parçası, herkesten gizlediği kızı Hülya idi. Evlilikten kaçma nedeni bebeğiydi. Küçük kızı Gül ise annesi ve ablasının günahının bedelini ödüyordu. Cano kızı Gül'e yardım edemiyordu kendi günahının bedelini kızına yıkmıştı.

Selim Türkiye'ye döndüğünde herkes ona bir şey ler sormaya çalışıyordu ama Selim sır küpü haline gelmişti. Yanında giden adamlarda hiç bir şey söylememişti. Zaten pek bildikleri de bir şey yoktu. Selim kimse ile konuşmamıştı.

Gül'ü sorduklarında tek söylediği "o iş bitti artık onla ilgili bir şey duymayacağım" diyerek herkesi susturmuştu.

Hanımağa "peki namusumuzu temizledin mi?" diye sormaya cesaret etmişti ama karşılığı çok sert olmuştu.

"Sanane ana, namus benim karı benim karışmayın bana. Onun adı bir daha anılmayacak bu evde anlaşıldı mı?" demişti. Kimse Selim'in öfkesinin önüne geçemiyordu. Selim Gül ile kendisine ait odayı da kilitlemişti. Oraya kimseyi sokmuyordu kendisi de dahil.

İki ayrı ülkede iki parçalanmış yürek vardı artık. Başkalarının düşmanlığı , nefreti onların sonu olmuştu. Başkalarının günahının cezasını ikisi çekiyordu. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Bir akşam üstü herkes yemekteyken Selim yemek masasının üzerine boşanma dilekçesini fırlattı.

"Artık o kadın benim karım değil. Bilginiz olsun" demiş ve odasına çekilmişti. Artık Gül ile aralarında resmi bir bağlantı bile kalmamıştı. Tamamıyla ayrılmışlardı artık.

Başaranlar konağı şaşkınlık içindeydi. Ne yapılacağını kimse bilmiyordu. Barış bozulmuştu artık ortada barış diye bir şey kalmamıştı. Üstelik nefrete nefret eklenmişti. Selim'in ise bu durum umrunda bile değildi. Artık onun için önemli hiç bir şey yoktu bu hayatta. Amerika7ya giden Selim ile oradan dönen Selim çok farklıydı. Artık bu yeni Selim herkesin korktuğu bir adam haline gelmişti.

Hancıoğlu konağıda boşanma olayını duymuştu. Maho ağa sinir küpüydü. İkinci defa da barışı onlar bozmuş olmuşlardı.

" Anasının hain kızı" demişti. Bu evliliğin bozulmasına tek sevinen Bahar olmuştu onun dışında herkes mutsuztu. Çünkü barışı gerçekten de istemişlerdi ve ilk defa başardıklarını düşünmüşlerdi.

Iki ailede durumdan pek memnun değildi artık yeniden düşman olmuşlardı. Daha dune kadar aynı Masada yemek yiyecek kadar yakınlaşmışlardı ama şimdi yine her gittikleri yerde silahları yanlarında taşımaya devam ediyorlardı.

Selim daha fazla Urfa da kalmadı ve İstanbul'a gitti. Kimseye bir şey demeden sadece gitmişti, yani kaçmıştı. Duramıyordu oralarda yapamıyordu. Gül'ün ihaneti onun kendisinden nefret edişi canını acıtıyordu. Artık sinirli bir insan olmuştu. Kimseyi doğru düzgün dinlemiyordu. En yakın arkadaşı Hakan bile onunla konuşamıyordu artık. Aksi, sinirli , umursamaz bir adam olmuştu artık.

Berfin kendi haline mi üzülsün yoksa abisi ile Gül'e mi üzülsün şaşırmıştı. Abisi ile Gül arasındaki gördüğü şey aşktı bunu biliyordu ama niye böyle olmuştu neden Gül terketmişti? Oysa o da Gül'ün bu evliliği benimsediğini düşünmüştü. İstanbul da ki halleri bunu gösteriyordu. Abisine bakışlarını görmüştü gördükleri yalan olamazdı. Ama Gül onu da şaşırtmıştı. Şimdi kendisi de sevdiği ile kavuşamayacaktı çünkü Baran ile yine düşman çocukları olmuşlardı.

Bir ay sonra Selim aniden Urfa'ya döndü. Bu durum aileyi mutlu etmişti. Selim bir akşam yemekte bütün aileye yeniden evleneceğini söylediğinde bütün aile şaşkınlığını gizleyemedi. Ne demek yeniden evlenmek boşanmanın arasından sadece bir ay geçmişti. Evedeki herkes bu ani duruma tepki göstermişti.

Selim ; "ne yani aptal bir kız beni terk etti diye ömür boyu bekar mı kalacağım. Duydunuz beni evleneceğim. Bu benim son kararım kimse benim söylediklerimi sorgulamasın ve dediklerimi yapsın o kadar" demişti.

Hanım ağaya dönerek; "ana bana bir kız bak , nasıl biri olduğu umrumda bile değil yalnız benimle evlenmek için gönlü razı olsun yeter. Beni sevecek biri olsun o kadar." Demişti.

Bütün konak bu yeni olayı sindirmeye çalışıyordu. Ne olacaktı şimdi? Her şeye rağmen yeni bir düğün mü kurulacaktı?Hancıoğullarına inat bir evlilik mi olacaktı bu? Ne yapacaklarını bilmiyorlardı ama Selim kararında ciddi gibiydi.

Antep bütün güzelliğiyle Başaranları karşılamıştı. Tarihi yapıları, sokakları insanı kendinden geçiriyordu. Başaranlar büyük bir konağın kapısına geldiklerinde durmuşlardı. Yeni gelinlerinin evi burasıydı. Urfa dan istememişti Selim kızı. Ailesi de eskiden beri ahbap oldukları Antepli bir ailenin kızını istemeye gelmişlerdi. Zaten iki aile birbirini tanıyor sevip sayıyorlardı.

Berfin'de kız istemeye gelmişti mecburen. Usulca bir koltuğa oturmuş yeni gelinlerini süzüyordu. Dilan ; Mircan ağanın en büyük kızıydı ve en sevdiği kızı. Dilan uzun boylu, mavi gözlü tabiri caizse bir içim suydu. Maalesef güzel olması Berfin'i üzmüştü. Demek arkadaşının yerini bu kız alacaktı? Abisi bu kızı görünce hayır demezdi zaten.

Mircan ağa olayları duymuştu. Ne kadar üzüldüğünü dile getirmişti Başaranlara. Ama kendi kızlarını tercih ettikleri için çok ta mutluydu. Eskiden beri böyle bir isteği vardı ama o ne de olsa kız tarafıydı böyle bir şeyi onlara söyleyemezdi. Ama şimdi kendi ayaklarıyla gelmişler ve kızlarını istiyorlardı.

Mircan ağanın karısı Halime hatun bu duruma pek sıcak bakmıyordu ama kızının da bu evlilikten yana bir sıkıntısı yoktu o da istiyordu. Zaten Başaranlar'a karşı gelme şansı yoktu. Onlar kendilerinden daha büyük bir aşiretti. Öyle bir aileyle akraba olmak onlar için çok iyi bir durumdu Antepte.

Selim kız istemeye gelmemişti. Garip bir durumdu bu kendi istemediği bir evlilikte bile Hancıoğullarına gelen adam şimdi kendi istediği bir evlilikte ortalıkta yoktu. Dilan damadın gelmemesine üzülmüştü ama nedenini soramamıştı. Çünkü hayali gerçekleşiyordu. Selim onun çocukluktan beri sevdiği bir adamdı. Onun düğününe geldiğinde ne çok ağlamıştı onun evlenmesine. Üstelik Gül'ü gördüğünde ne kadar da güzel bir kız olduğunu görmüş daha da üzülmüştü. Bu yeni durum onun için bir mucize idi. Mutluluğunu hiç bir şey bozamazdı artık sevdiği adama kavuşuyordu artık. Kahveleri dağıtırken ki mutluluğu görülmeye değerdi doğrusu.

Berfin şimdiden kararlıydı sevmeyecekti Dilan'ı, ondan zaten çocukken de hoşlanmazdı şimdi de gelinleri olması üstelik Gül'ün yerine geçmesi canını sıkmıştı. "Ah be Gül" diyordu. "nasıl bir duruma düşürdün bizi" Peki o neredeydi , nasıldı , ne yapıyordu Amerika'da ne yaşanmıştı da bir anda adını sanını herkes unutmuştu?


BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin