Sağolasan Uğursuz Gelin.

2.8K 128 2
                                    


Odasının penceresinden boş avluyu seyrediyordu.  Cehennemine tekrar geri dönmüştü. Huzura kavuşamadan huzursuzluğun eşiğindeydi. Şimdi eskisinden daha da beter bir haldeydi. Eskiden en azından yemek için bile dışarı çıkıyordu. Ama onu bile yapası gelmiyordu içinden. Yemeğini her gün Havin getiriyordu. O da kendini hapsettiği odasında bir ömür sürecek olan esaretini sürdürüyordu. İki hafta olmuştu dile kolay, iki haftadır Başaran konağındaki esareti sürüyordu. Nasıl böyle yaşayacaktı bilemiyordu. Oğlum için deyip kendini avutmaya çalışıyordu. Selim ile aralarındaki uçurum o geceden sonra dahada derinleşmişti. Artık aralarında çok güçlü bir engel vardı "bebek". Gül, bu durum aklına geldikçe adeta çıldıracakmış gibi hissediyordu. O günü hiç unutamıyordu. Dilan'ın onun yüzüne alay edercesine bebeğinden bahsedişi kalbinin sıkışmasına neden olmuştu. selim ile konağa geldiklerinde kucağında bebeğiyle odasına çıkmaya çalışırken Dilan'ın sesiyle merdivenlerde çakılıp kalmıştı. Dilan merdivenleri hızlıca inip yanından geçmiş ve Selim'in yanına koşar adımlarla gitmişti.

"Ağam, çok geciktik doktor bizi bekler gidelim" demişti.

Gül, doktor kelimesini duyunca arkasını dönmüştü. Dilan, Selim'in koluna girmiş onu çekiştiryordu. Gül, kaşlarını karartmış neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.

Dilan, kendilerine bakan Gül'e imalı bir bakış atmıştı. Sonra da Gül'ün canını yakacak olan kelimeyi kullanmıştı. "Bebeğimizi görmek için sabırsızlanıyorum ağam. Bir an önce doktora gitsek iyi olur" demişti.

Gül, Bebek kelimesini duyunca neler oluyor dercesine bakışlarını Selim'e çevirmişti. Selim ise suçlu edasıyla gözlerini kaçırmıştı. Bu doğru olamazdı. Dilan ile Selim'in bir bebeği mi olacaktı şimdi. Şok olmuş bir vaziyette öylece kalmıştı. Dilan ile Selim'in kolkola uzaklaşmalarını izledi bir süre. Onlar arabaya binip ayrıldıkları zaman Havin'in "gelin abla" deyip kendisini dürttüğü zaman kendisine gelmişti. Havin'e bir süre boş gözlerle baktı. sonra da kucağındaki oğluna sıkıca sarılarak merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odasına gitti. Nemli gözlerle oğlunu yatağına yatırınca. Şaşkınlık ve üzüntüyle odanın içinde volta atmaya başladı. Selim ile Dilan'ın bir çocuğu olacaktı. Bunu kabul edemezdi. Bu olamazdı. İhanete uğramış gibi hissetmişti. Ama niye böyle hissediyordu ki? Ortada bir ihanet yoktu. Bu çok normaldi, çünkü onlar evliydi.

"Evli, onlar evli" bu kelimeyi devamlı tekrarlayıp duruyordu. "Gelmeyecek işte o bir gün hiç gelmeyecek. Kaybettim onu, sonsuza kadar onu kaybettim. Ben kimim ki? Burada ne işim var? Onun gerçek eşi bile değilim. Kumayım ben. Kuma, bir sığıntı. Değersiz bir insanım. Artık onu kaybettim. Artık Selim benim değil. Onun için bir hiç'im artık. O bebekten sonra oğlumda bir hiç olacak onun için. Anne oğul bu dört duvara sıkışıp kalacağız.Allahım bu ne bitmez bir çile. Bu nasıl bir bir sevda. Yalvarırım bana güç ver"

Diyerek olduğu yere oturmuş ve hıçkıra hıçkıra ağlamıştı.

O günü hatırladığı için gözünden akan bir damla gözyaşını elinin tersiyle sildi. Olayın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen etkisinden hala kurtulamıyordu. Üstelik Selim o günden sonra daha soğuk davranır olmuştu kendisine. Sadece arada bir Barış'ı görmeye geliyor. Onunla oynadıktan sonra da Gül'e hiçbir şey söylemeden odadan ayrılıyordu. Gül, ise içindeki fırtınalara rağmen susmaya devam ediyordu. bu susmak ona iyi gelmeyecekti biliyordu. Bir gün çok kötü patlaycaktı ama o gün henüz gelmemişti.

Bu iki hafta içerisinde onu tek mutlu eden şey Baran ile Berfin'in mutlu olduğuydu. Berfin ailesine el öpmeye gelmişti. Mutluluğu her halinde belliydi. Berfin biliyordu ki mutluluğunun mimarı Gül idi. Ona her zaman minnettar kalacaktı. Ama o arkadaşı için hiçbir şey yapamıyordu. Yapmak istiyordu ama Dilan'ın hamile olduğunu öğrendikten sonra artık onlar için yapılacak hiçbir şeyin kalmadığına emin olmuştu. Abisi ile Gül'ün aşkı imkansız olarak kalacaklardı. Birbirlerine deli gibi aşık iki yürek, ayrılıkla birliktelik arasında arafta kalmaya mahkumdu. Bunu evden ayrılırken Gül'ün yanına vedalaşmaya gittiğinde bir kez daha hissetmişti. Gül, eski Gül değildi. Zayıflamış, çökmüştü resmen. Ama bunun farkında bile değildi. Berfin içi acıyarak bir sevdanın bir kadını nasıl çökerttiğini izlemişti. Neşe dolu arkadaşı gitmiş ruh gibi bir kadın kalmıştı ortada. Arkadaşının gönlüne giren aşk resmen kanını emerek onu yok ediyordu.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Onde histórias criam vida. Descubra agora