Bölüm 5- 3. Kısım ''14 Şubat Özel''

Start from the beginning
                                    

  Bir kahkaha patlattım. ''Gerçekten mi? İnanması zor derecede kontrolcü bir adamsın Yağız!''

  ''Buna kontrolcülük denemez.'' dedi kaşlarını şaşkın bir ifadeyle çatarken. ''Sadece-''

  ''Beğenmediğin şeyleri yemezdin.'' dedim omuzlarımı silkerek. ''Sadece seninle ilgili hiçbir şeyi başkalarına bırakamıyorsun.''

  Gözleri suratımda oyalandı birkaç saniye, bu kadar isabetli bir tahmin yapmama şaşırmış gibiydi. ''Belki.''

  Karnım hafifçe guruldayınca, gözlerimi utançla Yağız'dan kaçırıp çatallardan birine uzandım. Güldüğünü duydum. ''Birileri acıkmış galiba.''

  Ağzıma tıktığım zeytini yutar yutmaz kafamı ona kaldırıp gözlerimi kıstım. ''İki gündür beni yemeğe götürmediğiniz için olabilir mi acaba?''

  Yağız'ın suratında biraz suçlu biraz da sersemlemiş bir ifade vardı.  ''Yani Hazan ben... Bilmiyorum...'' Çatalına uzandı dalgın bir biçimde. ''Rahatça kafa dinle istedim.''

  Kaşlarım hafifçe havalandı. Benden kaçmasının nedeni bu olamazdı. Bahane buluyordu. Çok saçmaydı bu. ''Sen beni rahatsız etmiyorsun ki? Sen varken de kafamı dinleyebilirim Yağız.''

  Çok önemli bir şey söylemişim gibi hızla kalktı kafası. İnanmıyordu, buna da inanmıyordu. Bu adama ne yapmışlardı böyle?

  ''Yağız.'' dedim kaşlarım git gide çatılırken. ''Sen beni niye rahatsız edeceksin? '' Çatalı yavaşça tepsiye bırakıp ellerimi bağladım. ''Bana aylarca yalan mı söyledin? Cevap veriyorum: Hayır. Her zor günümde kaçtın mı? Hayır.'' Gözleri gözlerime öyle dikkatli kilitlenmişti ki, kirpiklerimi oynatmak bile zor bir eylemmiş gibi geliyordu. ''Sarhoşken ve istemiyorken...'' Sesim git gide kısılırken Yağız'ın da gözlerinin kısıldığını gördüm. ''Benimle olmaya da çalışmadın.''

   Mavi gözleri koyulaştı. Bu konunun onu da bir şekilde etkilediğini, Sinan'a olan kızgınlığını körüklediğini biliyordum. ''Yani...'' dedim onun daha fazla bana böyle bakmasını istemiyordum. ''Sen beni rahatsız etmiyorsun.''

  Donup kalmış gözlerini hareket ettirmeyi, konuyu çevirmeyi denedi ama Yağız Egemen dolap çevirmek konusunda başarılı bir adam değildi. ''Yok yani ben onun için değil de... Evlilik falan hani sen, mecbur kaldın ya... Ani oldu tabi-''

  ''Yağız.'' dedim bir titreme içimi dalga dalga ele geçirirken yumuşak bir sesle. ''Sana ani olmadı mı sanki? Sen mecbur kalmadın mı? Ama biz birbirimize destek olmazsak...'' Zihnimde beliren saçma sapan birkaç kişiyi savuşturmak için kafamı salladım. ''...Biz birbirimize destek olmazsak kim destek olacak bize?''

  ''Haklısın.'' dedi kısık bir sesle. ''Haklısın.''

  Uzun zamandır hayatımda Yağız'dan fazla güvenebildiğim kimse olmamıştı. Babamdan sonra hayatımda güvenebildiğim hiç kimse olmamıştı. Annem sırtımı yaslayabileceğim bir insan olmamıştı hiç. Onun hep planları olurdu, kafasında her zaman bir şeyler dönerdi. Kötü niyetli olmadığını bilsem de,  hiçbir zaman gözünde saf sevgiyle sarmalamazdı işte insanı. Kendi istemiyorsa, hedeflerine uymuyorsa o işin sonunda senin mutlu olup olmayacağını düşünmezdi. Ece vardı. Ece hep vardı ama çok küçüktü o. Benim babasızlığımı, sorunlarımı dinleyecek insan o değildi. O benim dinlemem gereken insandı, benim şefkat göstermem, baba olmam gereken insandı. Başka kimsem olmamıştı zaten. Dudaklarım titremeye başladı, engel olamadım. ''Benim senden başka kimsem yok.'' dedim gözlerimin dolmasını, sesimin neredeyse duyulmayacak kadar incelmesini engelleyemeden.

  Yağız'ın bir türlü aynı renkte durmayan, şimdi laciverte dönmüş mavilerine kuvvetli bir duygunun yayılışını gördüm. Suratındaki kasılmaları, elindeki titremeleri gördüm. Aramızdaki tepsiyi itti ve kollarının arasına alıverdi beni.

Nefes- YağHazWhere stories live. Discover now