28* İnatçı

11.1K 585 32
                                    

"Chelsea, bu Maite"

Chelsea, hemen yanımda duran Bryant'a birkaç saniye ince bir merakla baktı ve sonra elimi tutup sıktı.

"Memnun oldum Maite. Sen Bryant'ın..?"

"Bryant'ın arkadaşıyım" diye cevapladım.

Chelsea yayılan bir gülümsemeyle tekrar Bryant'a baktı. Sonra ellerini arkada birleştirip bana çevirdi bakışlarını.

"Sen de mi dedektifsin?"

"Maite bir psikolog Chelsea. Babamı üniversiteden tanıyor. Ondan ders almış" dedi Bryant.

"Adlî psikoloji" diye açıkladım.

"Babam hem avukat hem üniversitede öğretmen mi yâni?"

Uzun düz siyah saçları da onunla dönerek arkasında duran babasına baktı. Bu sırada Bryant'la gergince bakıştık, söylediklerimiz yüzde 90 doğru olsa bile içinde yalan da barındırıyordu. Ona asıl mesleğimi söylememiştim ve gerçeği gizlemek de yalanın bir çeşididir. Ancak ne Steve'in ne benim mesleğimizi başkalarına açıklamamızın başka bir yolu yoktu. Aslında yalan sayılmazdı bile, ben psikoloji okumuştum Steve ise hukuk okuyup gerçekten üniversitede profesör olmuştu.

Bryant bana bakarken baş parmağını kaldırıp gülümsedi. Steve kızının sorusunu cevaplıyordu.

"Bir zamanlar öyleydim kızım" dedi neşeyle. "Maite ders verdiğim en zeki öğrencilerden biriydi."

İşten sonra birlikte gelip Chelsea'yi bahçede karşılamıştık, üzerindeki diz altı sevimli elbisesi, koyu renk uzun saçları ve kâhkülleriyle prenses gibi bir kızı karşımda görünce ister istemez gülümsedim. Onu buraya getiren taksici 4-5 büyük valizi bahçeye bırakıp çıktı. Chelsea önce babasına ve Madeleine'e sarılmıştı ancak Madeleine'le araları iyi de olsa daha tam alışamamışlardı birbirlerine. Daha sonra Bryant'la sarılmışlar ve Bryant beni onunla tanıştırmıştı. Bryant'ın söylediğine göre, Chelsea'ya onlarla birlikte kalmasını teklif etmişler ve o da kabul etmişti. İşte şimdi, buraya yerleşeceği zamandı.

Steve "Haydi içeri girelim" diyerek Chelsea'yi bir koluna, Madeleine'i diğer koluna alıp içeri girerken mutluluktan uçuyordu.

"Ve bizi unuttular" dedi Bryant. Ellerini cebine koymuş, alınmış gibi arkalarından bakarken başını bana çevirdi. Başım kendiliğinden geri giderek güldüm, o da dişlerini ortaya çıkaran gülmesiyle güldü. Kolunu kıvırıp bana uzattı,

"Sana ben eşlik edeyim"

Başımı sallayarak koluna girdim ve onların ardından içeri yürüdük.

..............................................

"Mat!" diye bağırdı Chelsea, Bryant'ın şaşkın bakışları onun sevinçli yüzünü izledi.

"Mat nerede?" dedi Bryant satranç tahtasına bakıp. Chelsea gururla saçını geriye attı,

"İşte, vezirine şah çektim ve yapacak hamlen yok!" dedi sevinçle ellerini çırparak. Bryant'ın ifadesi yüzünde donmuşken ben kahkahamı zorla bastırdım. Chelsea'nin sandalyesi oturduğum koltuğun hemen yanındaydı.

"Chelsea" dedim tuttuğum gülmeden dolayı titreyen sesimle, "Şah, sadece şaha çekilir"

Bryant o zaman anlayıp kendine geldi, kahkaha atıp uzandı ve Chelsea'ye sarıldı.

"Şey, satranç öğrenirken bu kısmı atlamış olmalıyım" dedi Chelsea ellerini iki yana açarak, sonra sertçe arkasına yaslandı.

"Hem başka yapacak şey yokmuş gibi neden satranç oynuyoruz Allah aşkına? "

KUM *[Tamamlandı]Where stories live. Discover now