Bölüm 19

33 6 0
                                    

boludan döneli 2 hafta olmuştu ve biz batuyla hiç konuşmamıştık. yataktan kalkıp  yüzümü yıkadım üzerime bir t-shirt geçirdim altına ise lacivert bir tayt giydim ve ses çıkarmamaya özenerek evden çıktım saat 10' du bu saat olmasına rağmen volkanlar ve mahallenin diğer sakinleri uyuyordu  önce sahile doğru koştum sahildeki bir bankta biraz dinlendikten sonra batunun evine ilerledim saate tekrar baktığımda 12 olduğunu gördüm hırkamın cebindeki anahtarla kapıyı açtım içeriden gelen seslerden evde batunun olduğunu anlamıştım holde ilerlerken bir ses irkilmeme neden oldu bir kız sesi  oturma odasının kapısından batunun "lanet olsun" dediğini duydum ve devam etti "hayal bunu bilmeyecek" bilmemem gereken ne vardı? batu benden ne saklıyor olabilirdi ki adını bile bilmediğim kızın sesi tekrar yankılandı kulaklarımda "o geceyi hiç unutmayacağım" gözlerimden yaşlar süzülüyordu  tanrım çıldırmak üzereydim bu kız neler söylüyordu batu bu kızla birlikte mi olmuştu kız elindeki çantayla hızla evden çıkarken duvarın arkasına saklandım batu evde tek kalınca oturma odasına gittim berjere otururken batu bana şaşkınlıkla bakıyordu "bak hayal ben" derken sözünü kesip "şu an seni hiç tanımamış olmayı dilerdim" dedim gözlerine bakarken ayağa kalktıktan sonra holdeki masanın üstünde olan fotoğrafları aldım mutfağa gidip bir çakmakta aldıktan sonra geri döndüm berjere tekrar oturduktan sonra elimdeki fotoğraflara baktım ilk çekildiğimiz fotoğrafa bakıp "bak bu bana beni sevdiğini söylediğinde çekildiğimiz fotoğraf" dedim çakmağı çaktıktan sonra fotoğrafı yakıp şömineye attım diğer fotoğrafı elime aldığımda boluda çekildiğimiz fotoğrafı elime aldım son gün çekilmiştik "evet bu fotoğrafta beni bir aptal  yerine  koyduğun fotoğraf" dedim boluda batuya birşeyler olduğunu anlamıştım diğer fotoğraflarıda yaktıktan sonra "boluda oldu değil mi?" dedim batu ayağa kalktıktan sonra yanıma yaklaştı "sakın bana dokunma" dedim yere oturduktan sonra kafasını yere eğdi "cevap ver!" dediğimde sadece kafa salladı ve sonra gözlerime baktı  "insanlar senin kalbin olmadığını söylerlerdi ben ise hep olduğuna inanırdım ama artık bu gerçeği bende kavradım" dedim batu ayağa kalkıp üst kata çıkınca elimin altında ne varsa duvara fırlattım. bu içimdeki his neydi? artık ondan nefret mi ediyordum yoksa ona çok mu öfkelenmiştim yada gururum mu incinmişti? yere düşen cam kırıklarından birini avucuma aldım ve var gücümle sıktım batu merdivenlerden hızla inip odanın içine baktı gözleri en sonunda beni bulunca yanıma geldi şöminenin önüne yere oturmuştum beni kollarına aldığında ağlamam daha da şiddetlendi kulağıma eğildi "sana bir şey oldu sandım" dedi elimdeki cam artık canımı acıtırken bıraktım elimden düşen cam ses çıkartınca batu elime baktı avucum kan içindeydi beni kucağına aldıktan sonra lavaboya götürdü avucumun içini yıkarken hissettiğim acıyla inledim batunun gözlerine bakmaya dikkat ederek "yalvarıyorum bir şey söyle, söyle ki ben sana inanayım" dedim batunun gözünden bir damla yaş süzülürken "yapmadım de ,yanlış duydun de, yanlış anladın de ama yalvarıyorum bir şey de" kafamı tekrar eğdikten sonra batu elimi bir gazlı bez yardımıyla sardım saatin 1 olmasına rağmen çok uykum vardı batu beni kucağına tekrar alırken gözlerim yavaşça kapandı

 BATUHAN 

aptal. sen tam bir aptalsın o kızı üzmeyeceğin için söz verirken ölmekten beter ettin kollarımdaki hayale baktım uyuyakalmıştı o beni affedecek kadar saf severken ben ona zarar vermiştim Hayal'i kanepeye yatırdıktan sonra yârdeki cam kırıklarını topladım ve çöpe attım hala yanan şömineyi de söndürdükten sonra evden çıktım rahatlamam lazımdı mert ve arasın yanına gittikten sonra olanları anlattım mert "oğlum bu kız sana ne yaptı" dedi ve "ne yaptıda  bu kadar yaktın ki canını" diye devam etti aras ise "gerçekten şuan sana inanamıyorum" dedi "kız ne haldedir" dedikten sonra ikiside ayaklandı "durun bi ben yaptığım doğru demiyorum zaten" dedim kendimi savunarak "ben ona zarar gelsin ister miydim" dedim tekrardan mertin bana öfkeli gözlerle bakışı karşısında kafamı eğdim ben tam bir zavallıydım her seferinde ona zarar veren bir zavallı arasın sesi tekrar doldurdu kulaklarımı "şimdi babandan ne farkın kaldı" dedi ve mert onun yerine devam etti "o fiziksel şiddet uygularken sadece bedeninde izler bırakıyordu sen onun bedenine değil zihnine zarar verdin  senden nefret edecek!" dedi 

HAYAL'DEN

Tam 3 gündür  çıkmak istemiyorum odamdan tam 3 gündür kimseyi görmek ve seslerini duymak istemiyorum tam 3 gündür yemek yemiyorum... tam 3 gündür bu odada herkese karşı nefret besliyorum tam 3 gündür...
Kapıyı çalan emma "hayatım artık aç şu kapıyı lütfen bak volkan ve bulut çok endişeleniyor" dedi ilk defa kimseyi umursamıyorum sanırım hissizleşiyorum herşey böyle olmak zorunda mıydı? İstediğim şey tam olarak intihar etmekti şu binanın en tepesinden atlamak geçiyordu aklımdan hemde kimseyi düşünmeden ne kızlar ne batu ne abilerim ne annem ne de babam hiçkimseyi düşünmeden

1 hafta sonra

Bu halim insanları ve beni oldukça şaşırtıyordu bütün herkes bizim evdeydi ve benim için çırpınıyorlardı kapım tıklandıktan sonra bir tiz ses doldurdu kulaklarımı "hayal tatlım lütfen aç konuşarak halledelim" hey gerçekten mi? Evrim mi gelmişti bu evrimin bile yalvardığı zaman abimin ne halde olabileceği gerçeği suratıma çarparken kapıya doğru yürüyüp "sadece evrim" dedim kiliti açtıktan sonra yatağıma geri döndüm evrim içeri girip ellerimi tuttu "yaptıklarım için çok pişmanım inan hayal gerçekten çok üzgünüm" dedi ellerimi çektikten sonra ayağa kalktım bir o yana bir bu yana dönüyordum ve gerçekten çıldırıyordum hızla sağa sola dönerken yere oturup hıçkıra hıçkıra ağladım evrim birden ayaklanıp kapıyı açtı  bulut içeri girdikten sonra sarılıp başımı göğüsüne yasladıktan sonra "üzgünüm" dedi "gerçekten çok üzgünüm" evrim bana kendini affettirmeye çalışır gibi bakıyordu dışardan nasıl görünüyordum bilmiyordum fakat gerçekten bir şeyler hissedemiyordum... belki hissetmek istemiyordum ayağa kalktım evrim elindeki bir bardak suyu bana uzatırken gözlerine baktım "gerçekten mi?" dedim "bana yardım mı edeceksin. hadi ama evrim sen bu değilsin. nerede benden nefret eden beni öldürmek isteyen evrim" evrimin gözünden bir damla yaş düşerken elindeki bardağı makyaj masamın üstüne bıraktı ellerimi tuttuktan sonra "ben çok özür dilerim, gerçekten, bana bir şans ver lütfen söz telafi edeceğim" dedi emma "gerçekten sana yardım etmek istiyor hayal" dedi emma bulut elini omzuma koyduktan sonra beni kendine döndürdü "hadi bakalım aşağıda seni bekliyoruz" dedi. volkana baktım gözleri şişmişti .onlar aşağı inerken bir pantolon ve t-shirt çıkartıp üzerimi değiştirdim. zilin çalma sesinden sonra evi sesler doldurdu aşağı indiğimde ipeği ve kaanı ,arası ve ezgiyi, tuğçeyi ve merti, buketi ve alpi gördüm hepsini süzdükten sonra "sizler  çok iyi çiftlersiniz, ah! bir saniye ben tekim, yani batu beni başka bir kızla aldattığından beri" herkes herşeyi elbet öğrenecekse erken öğrenmeleri en iyisiydi volkanın ağızından bir küfür duyunca arkamı dönüp yemek masasına yöneldim yerime oturup yemeğime başlarken bütün bakışlar üstümdeydi bu böyle birkaç dakika devam ederken "oturmayacak mısınız?" dedim alaycı bakışlarımla yemeğimizi yedikten sonra evrimin ısrarıyla onlarda kalmaya karar verdim eve gittikten sonra evrimin misafir odasını özenle hazırlaması beni birhayli şaşırtmıştı  hazırladığı yatağa otururken "bak hayal öğüt veriyormuş gibi olacak ama o arkadaşların senin için çok didindiler çok çaba sarf ettiler o odadan çıkman için ellerinden geleni yaptılar bence onlara böyle davranma" dedi kafamı sallarken "çok fevri davranıyorum ve gerçekten sinirlerime hakim olamıyorum istemeden de olsa söylüyorum en az onlar kadar kırıldım bende o kızı bizim birlikte uyuduğumuz kanepede görünce berbat hissettim" dedim evrim "ben kaçar o zaman" dedi ve kapıyı açtı "evrim" dedim evrim bana bakarken "konuşmak iyi geldi" dedim ve uykunun beni kendine çekmesine izin verdim

başından beri bu kitabı okuyan aydinila'ya 

YENİ BİR UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin