Bölüm 14

55 4 0
                                    

telefonuma gelen bildirimlerle uyandım sosyal medya hesaplarından gelen bir sürü mesaj vardı hey bir dakika bugün benim doğum günümdü yataktan hızla kalktım ve dolabımdan beyaz dizimin altında olan elbiseyi çıkardım üstüme yeşil bir hırka giydim ve saçlarımı topladım merdivenlerden hızla indim ve emmanın yanına gittim emma kahvaltı masasını hazırlıyordu kumsal yanıma geldi ve "günaydın hala" dedi tatlı gülümsemesiyle "sanada günaydın prenses" dedim daha sonra volkan bimde gelince hiçkimsenin doğum günümü hatırlamadığını fark ettim gerçekten sinirlerim bozulmuştu yinede gülümsedim ve kahvaltı masasına oturdum kahvaltımı yaptıktan sonra ezgiyi aradım

- efendim hayal

- bugün napıyosun?

- alışverişe gideceğim sen

- bende oturucam evde öyle

-canım ben seni sonra arayayım şimdi işim var

dedi ve kapattı hiç kimse doğum günümü hatırlamıyordu kumsal yanıma gelip oyun oynamak istediğini söyledi onu ve Barbie bebeklerini aldıktan sonra arka bahçeye havuz başına gittik kumsal bir kutu dolusu Barbie bebeği önüme dökünce birden şaşırdım ilkbahar mevsiminde bu kadar sıcaklık neyin nesiydi bilmiyordum üzerimdeki yeşil hırkayı şezlongun üzerine koydum ve tekrar kumsala döndüm kumsal bebeklerinin kıyafetlerini her gün tekrar tekrar değiştirirdi biraz bebekleriyle oynadıktan sonra onlardan da sıkılıp odasına çıktı ben ise salona gittim ve yarım kalan filmimi izlemeye başladım tam o sırada kapı hiçte istemeyerek ayağa kalktım ve kapıya doru yürüdüm ve kapıyı açtım kapıdaki kurye bana "hayal hanım?" dedi sorarak "evet" dedim elindeki kalemi ve kağıdı uzatarak imza atacağım yeri işaret etti oldukça büyük kutuyu aldım ve kağıdı imzaladım ve ardından kapıyı kapattım kutunun içinden çıkan mor elbiseyi ve içinden çıkan notu alıp odama çıktım

saat 7' de grey food&drink cafede bekliyoruz

kağıtta tek yazan buydu sırt dekolteli mor elbiseyi giydim ve makyajımı yaptım doğum günü süprizi olduğunu düşündüğüm bu organizasyonu gerçekten merak etmiştim hızla aşağı indim ve taksiyi aradım tam 7'de kafenin önündeydim herşeyin aksine fafenin ışıkları yanmıyordu açık olan kapıdan içeri girdim ve yürüdüm bir anda ışıklar açıldı ve konfetiler patladı her ayrı yerden bir kişi çıktı ve hep bir ağızdan bağırmaya başladılar fonda çalan şarkı kulaklarımı kanattığından şarkıyı değiştirmelerini rica etmiştim daha sonra hemen hemen her kez gelip doğum günümü kutlamıştı okulun neredeyse hepsi buradaydı sonunda batuda yanıma geldi ve yanımdaki koltuğa oturdu elini omzuma attı ve "iyiki doğdun" dedi gülümsedim ve kapıdan neşeli neşeli giren merte baktım kafenin arkasına doğru gitti ve elinde bir mikrofonla geri döndü "kareokeye ne dersiniz" diye bağıran merti herkes alkışlayınca mert "o zaman hayalden başlayalım" dedi merte baktım ve mikrofonu alıp orta kısma geçtim daha sonra (inna- gimme gimme ) seçtiğim şarkıyı söyledim şarkıyı yarıda kestim çünkü burak ve arya gelmişti yanlarına gittim ve burağa "siz" dedim ikisini işaret ederek arya ise burağın elini tutarak "biz" dedi gülümsemesiyle burak "ben arkadaşlarımlayım" dedi ve yanımızdan ayrıldı partiden herkes erken ayrılmıştı ve buna en yakın arkadaşlarımda dahildi en son cafede batuyla ben kaldım ve batu "gel seni biryere götüreceğim" dediğinde gülümsüyordu elimi tutup arabaya doğru ilerledikten sonra kapımı açtı daha sonra o da oturdu ve arabayı çalıştırdı karanlık yollarda yavaş yavaş gidiyorduk nihayet bir evin önünde durduğumuzda batu arabadan indi yanıma eğilip benimde kapımı açtı ve elini uzattı "neden buradayız?" diye sordum ilerlerken batu elindeki anahtarla kapıyı açmaya çalışırken bahçeye öz gezdirdim ev oldukça güzeldi bahçede ise çeşitli çiçekler ekiliydi karanlık eve girdiğimizde batu bana baktı ve "sen burda dur ben ışıkları açayım" diyerek gitti çok geçmeden ışıklar açıldığında gördüğüm manzarayla şok olmuştum "batuhan" dedim sessizce mutluluğum paha biçilemezdi yukarıda inen merdivenlerden batu gözüktü yerdeki mum ve güllerin arasında yürüyerek ona yaklaştım "beraber yemek yemeye ne dersiniz leydim?" dediğinde kalbimin atış seslerini duyduğuna neredeyse emindim bahçeye doğru ilerlediğimizde iki ağacın altındaki çardağa dikkatlice baktım her yerde mumlar vardı masaya oturduk "bak hayal ben hiçbirşey beklemiyormuş gibi oturup içime umudu sığdırmaktan gerçekten çok yoruldum" derken gözlerini bir an olsun kaçırmadı devam etti "nasıl söylenir bilmiyorum" anlamamışcasına baktım "anlamadım" dedim batu o an bana 'gerizekalı mısın anlamayacak ne var' diye bağırabilirdi "yani diyorum ki kendime gelemiyorum sana gelsem olur mu?"

YENİ BİR UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin