9- aptal çocuk

4.1K 495 87
                                    


Jungkook, yatak başlığına dayadığı yastığa kafasını biraz daha bastırarak tavana bakmaya devam etti.

Saat sabahın beşiydi ve arada bir küçük homurtular çıkaran Taehyung dışında karanlık odada hiç ses yoktu.

Yine de, Jungkook'un beynindeki karmaşa odadaki sessizliği gürültüsüyle beşe katlıyor, ince sızılarla her bir yandan başına iğrenç ağrılar gönderiyordu. Derin bir nefesi dudaklarından yuvarlayıp yorganını boynuna kadar çekti.

Gözleri uykusunu almadığı için sızlasa da gördüğü rüyayla yarım saat kadar önce bir daha kapanmamak üzere açılmışlardı ve Jungkook'un en nefret ettiği huylarından biri olsa gerek, uykusu açıldığında bir daha uykuya dalamıyordu.

Tıpkı şu anda olduğu gibi.

Beyninde aşina olduğu ses bir plak gibi dönüp dururken bakışlarını yorganına sarılarak iki büklüm olmuş esmer arkadaşına çevirdi. Elbette onu uykusundan uyandırmak gibi bir saçmalık yapmayacaktı ama şimdi uyanık olsa hala taze olan rüyası hakkında tartışabilirlerdi ve o an için, bu Jungkook'un tam da ihtiyacı olan şeydi fakat küçük bir sarılmada iş görür gibi geliyordu.

Bu düşünceyle yatağından kalkıp birkaç büyük adımla diğer çocuğun yatağının önünde durdu ve hafifçe omzunu sarstı. "Taehyung." Diye fısıldadı. "Beraber uyuyalım. Biraz kay."

Taehyung, kafasını kaldırıp anlamsız bakışlarını diğerinin üzerinde gezdirmiş sonrasındaysa homurdanarak duvar tarafına doğru çekilerek uykusuna devam etmişti.

Jungkook, diğerinin yanındaki boşluğa sığdığında bir koluyla gözlerini kapatıp ofladı. Uyuyamadığı zamanlarda Taehyung'la beraber yatmayı huy edineli yaklaşık dört yıl oluyordu ve şu anda da yanındaki çocuğun düzenli nefes alışverişlerini dinlerken biraz olsun rahatlamış, düşüncelerini bir kenara bırakarak Taehyung'un kendisini sarmasına izin vermişti.

Uyanmalarına daha çok vardı ve beynini karmaşa dolu bir kazanla kaynatmaktansa o an için sadece gözlerini kapamayı tercih etti.

&&&

Jungkook, pazar günlerini severdi.

Koca hafta boyunca derse girmek zorunda olmadığı tek gündü ve bunu sonuna kadar değerlendirmekten hoşlanıyordu. Genelde kahvaltı saatini kaçıracağını bilmesine rağmen Taehyung'un abur cubur stoğundan bir şeyler arışabileceğini bildiği için yatağından kalkmaz, çok nadir durumlarda da Taehyung'la zorla kahvaltıya inip ağzına bir şeyler tıktıktan sonra uyumaya geri dönerdi.

Uyandıktan sonraysa etrafta dolaşmayı, belki Taehyung'la birkaç ilginç büyüyü denemeyi, eğer biraz muzurluk peşindelerse gizli kapaklı işler çevirmeyi ya da en basitinden oturup en sevdiği çikolatalardan bilmem kaçıncısını midesine yuvarlarken okulun bahçesinde oturmayı seviyordu.

Tıpkı şu anda olduğu gibi.

Bugün hava kapalı ve soğuk olduğundan gerek, boş bahçede altlarına serdikleri büyük kilimin üzerindeki ikili dışında ortalıkta kimse görünmüyordu.

Sonhabara girdikleri için solmaya başlayan ağaçların altında, Taehyung kollarını başının altında sabitleyip uzanmıştı ve yemeği çok kaçırdığı için üstüne çöken uykuya karşı koymaya çalışıyordu. Jungkook'sa bugünkü yarım yamalak uykusunun getirdiği baş ağrısıyla çikolatasını yemeğe devam ediyor, bağdaş kurduğu yerde öylece etrafı izliyordu.

Taehyung'a rüyasından bahsetmemişti ve şu an için o da umursuyor değildi.

Zaten Jungkook, her zaman böyle biri olmuştu. Cevabını bulamayacağı sorularla beynini meşgul etmek ona göre değildi. Hem, rüya gün ilerledikçe daha silik bir hal alıyor, sadece kulaklarında o toy ses yerini koruyordu.

mirror of erised ϟ yoonkookWhere stories live. Discover now