87.BÖLÜM

5.1K 418 14
                                    

"Canımın özü, gözümün nuru, sevdiğim kadın, dilimden dökülen en özel ve güzel kelimenin tek sahibi. " Perdede yansıyan görüntü ile yüreği ağzına gelen genç kız titreyen elini ağzına götürüp inanamaz gözler ile yansıyan görüntüye baktı.

"Alper." Dedi bir fısıltı halinde. Gözlerinden yanaklarına süzülüp giden yaşlara artık engel olamıyordu. Bu mümkün değil, diyen aklı veryansın ediyordu. Özüm daha kendisini toparlayamadan Alper'in çarpık gülüşüne şahit oldu gözleri.

"Öyle bir anda geldin ki sen benim ömrüme, renksiz, tatsız tuzsuz hayatımın rengi, gözlerimin şenliği, yüreğim de açmış en güzel çiçek olup çıktın birden. Gözlerim seni gördüğü andan itibaren her şeye bir anda kör oldu, sen nefes alıyorsan gözlerim dünyaya açılır hale geldi. Her yeni doğan günüme gözlerimi açma sebebim sen oldun. Aldığım soluğun anlamı oldun. Sen tüm güzellikleri bana yaşatırken ben hayatımın en büyük aptallığını yaptım ve canını yakarak seni kaybettim. Bedeli çok ağır olsa da ben bunun diyetini gönüllü ödedim ve sen güzel yürekli kadınım beni her şeye rağmen büyüklük göstererek affettin. Kaybettiğim nefesimi bana geri verdin. Sözüme işleyen canımın özünde sonsuz bir yer edinen güzel bakan, güzel seven kadınım. Benimle bu mutluluğu bir ömür paylaşır mısın? Hayatımın en özel ve anlamlı evetini bana duyurur musun güzel gözlüm. Benimle evlenir misin?" dedi ve ekran birden karardı. Etrafa koyu bir sessizlik hakim olmuşken Özüm ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Gözlerine kapatıp bir dua gibi "Alper'im..."diye fısıldadı. Kulaklarına dolmaya başlayan şarkı ile arkasını dönmeye korksa da yavaş yavaş ayakları bedenini döndürmesine yardımcı olmuştu. Gözleri döndüğünde ise artık mantığı "Yok artık..." diye isyan etti. Bu kadarı da çok fazlaydı...

Gecenin karanlığında yükselen "Hiç kimseyi görmedim ben senden daha güzel," şarkısı ile içeriye adım adım giren insanları gördükçe şaşkınlığına engel olamıyordu. Hande, Eda, Ahmet, İpek, Hakan ellerinde Alper ve kendisinin resimlerinin bulunduğu pankartları sallayarak içeriye girerken bir yandan da hep birlikte şarkıyı söylüyorlardı. Her giren Özüm'ün etrafında dolaşırken ona bir gül veriyor ve onu ortalarına alarak etrafında dönüyorlardı.

Arkadaşları etrafında şarkıyı söyleyerek dolaşırken belki de hiç tahmin etmeyeceği başka bir şey daha gerçekleşti. Özüm arkadaşlarının arkasından bir kalabalığın daha geldiğini gördüğünde ise artık omuzları sarsılarak hıçkırmaya başladı. Zira bu kalabalığın en önlerinde yer alan ikili annesi ve babasından başkası değildi.

"Anne, baba..." diyerek inledi endişe ve hayretler içinde. Ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Bir adım daha atmayı akıl edip onların yanına gitmeye yeltenemiyordu. Ailesinin vereceği tepkiden korkuyor, onların nasıl olup da buraya gelmiş olabileceklerini delicesine merak ediyordu. Özüm derin düşünceler için buhran geçirirken annesinin gülümseyen bir yüz ile ona göz kırptığını, babasının ona güven veren bakışları ile her şeyden haberdar olduklarını hissetmişti. Özüm onlardan aldığı onay ile delicesine mutlu olmuş ve ellerinde güller ile şimdi arkadaşlarının ortasında onların söylediği şarkı ile kahkahalar atmaya başlamıştı. Ta ki omzuna değen bir el onun bedeninin bulunduğu yerde taş olmasına sebep olana kadar. Biliyordu kız bu dokunuşun sahibi. Evim, derdi bu sıcaklığın sahibine. Sanki ezelden beri varlığı onda inşa olmuştu bu adamın. Şimdi ise tamamlanıyordu Özüm onun her bir dokunuş, her bir bakış, her bir sözünde eksik kalan tüm parçaları bir bir tamamlanıyordu. Yavaşça ona doğru döndü. Ellerinde kocaman bir buket ile karşısında dimdik duran adamın gözlerinde gördüğü tek şey mutluluktu. Özüm konuşmaya hazırlandığı o süreçte kim olduğunu fark edemediği bir anda başına çiçekler ile yapılmış bir taç konduruldu. Alper bu eksiğin tamamlandığını hissederek ona doğru bir adım attı.

"Özüm." Dedi büyük bir tutku ve arzu ile.

"Alper tüm bunlar nasıl olur?" dedi heyecanla daha fazla konuşmaya gücü kalmamışken dili dönmüyordu hiçbir cümleye.

Genç adam ona çarpık bir gülüş bahşederek " Senin için yapılacak hiçbir şey benim için imkansız değildir güzelim." Dedi. Yavaşça dizleri üzerine çöktü ve bulunduğu yerden sevdiği kadına baktı. "Şu fani dünyada beni dizlerimin üzerine önünde çöktürecek tek kişi sensin. Senin önünde sessiz, senin önünde savunmasız, senin önünde boynum kıldan ince. Bir tek sana karşı bu yürek böyle. Canımın özü, gözümün eşsiz nuru, kül olup yok olmak üzereyken kavuştum ben sana, benimle evlenir misin?" dedi ve bin bir umutla gözlerinin içine baktı. Herkes soluğunu tutmuş genç kızın cevabını beklerken Özüm gayet keyifli bir kahkaha eşliğinde onu daha fazla bekletmeye kıyamayarak "EVET." Diye haykırdı. Yüreğinin sahibi olmuş ve yıllar geçmesine rağmen unutamadığı bu adama nasıl hayır diyebilirdi ki hem de yüreğinin tüm saflığı ile önünde herkesin önünde diz çökmüşken ona nasıl hayır diyebilirdi ki. Duymak istediği cevabı sevdiği kadının dudaklarından dökülmesi ile bir ok gibi çöktüğü yerden kalktı adam ve onu kolları arasına alarak sımsıkı sarıldı. Kollarını arasında soluksuzca onu döndürmeye başladı. Sarmaş dolaş olmuş bir halde mutluluklarını yaşıyorlardı. Havai fişekler karanlık geceyi aydınlatmaya başlarken alkış sesleri de verilen cevaba duyulan mutluluğu, hissettirir gibi sesli bir tufan dönşmüştü. Arkadaşları hep birlikte şarkıyı bir ağızdan söylerken genç kızın kulağına adamın fısıldadıkları belki de tahmin edemediği başka bir gerçekti.

"Sevdiğim bu gece soyadımı paylaşmaya ve karım olmaya hazır mısın?" dedi. Genç kız bir an kendisini yavaşça ondan uzaklaştırıp "Bu gece mi?" dedi onun gözlerine anlamaz bakışlar ile bakarken "Eee gelin hanımdan da olumlu cevabı aldıysanız nikâh törenine geçelim isterseniz." Diyen kişinin bir cüppe içinde nikâh memuru olduğunu daha yeni fark ediyordu. "Şaka yapıyor olmalısın." Dedi şaşkın gözle ile Alper'e doğru döndü.

Alper sevdiği kızın elinin üzerine minik bir buse kondurup "Şu tepkini gördükten sonra aldığım karar da ne kadar haklı olduğumu gösterdin hayatım." Dedi. Hande'ye dönerek "Siz Özüm'ü hazırlayın kızlar." Dedi Özüm'ün kulağına eğilerek "Umarım gelinliğini beğenirsin çünkü ben bile daha göremedim. Bu cadı kızlar bana göstermediler. Şimdi güzelim sen hazırlan ben de ailelerimizle ilgileneyim. Zira müstakbel kayınbabam hala benden pek hazmetmiyor." Dedi yapmacık bir huzursuzlukla. Onun yüzündeki ifadeden gayet keyif alan genç kız kıkırdarken onun yanağına minik bir öpücük kondurdu.

Alper kızların kıskacı altında hazırlanmak için içeriye doğru götürülürken sevdiği kızın ardından bakıyordu. "Şükürler olsun." Dedi yüzünde derin bir rahatlama ifadesiyle. Zor olmuştu ama sonucu güzel olmuştu. Geriye dönüp baktığında ailelerinin ona memnuniyetle baktığını gördü, bir kişi hariç. Tabi ki bu kişi Özüm'ün babasından başkası değildi. Alper yaklaşık bir ay önce Adana'ya gidiyorum diyerek Özüm'ün yanından ayrılmıştı. İlk önce Adana'ya gidip annesine, babasına ve dedesine yaşadığı aşkı anlatmış ve evlenmek istediğini söylemişti. Aklındakini onlara anlattığında annesi ve babası böyle olur mu hiç oğlum her şeyi usül erkenına göre yapalım deseler de dedesi olaya el atmış ve yine onun imdadına son anda yetişmişti. Alper ailesini de alarak İstanbul'a Özüm'ün ailesi ile tanışmaya gitmişti. Genç kızın babası belki de ilk defa kızı konusunda bu kadar sert tepki vermiş ve Alper'i ciddi anlamda zorlamıştı. Kim bilir belki onun gözlerinde gördüğü aşk ilk defa kızını kaybetme korkusu ile doldurmuştu adamın yaşlı yüreğini. Alper tüm aileyi ikan edip evlilik hazırlıklarına başladığında Ahmet'ten de yardım almıştı. Her şeyi planlamış olsa da planlamadığı tek şey Hakan ve Hande'nin ciddi bir kavga sonunda Oltu'ya bir hafta erken gelmeleriydi. Ama bu son durum değişikliği bile artık onu durduramazdı. Durdurmadı da... Alper bir an önce sevdiği kıza kavuşma arzusuyla yanıp tutuşurken artık hiçbir şeyi önünde engel olarak görmüyordu.

Aklında tüm yaşananları düşünürken elleri cebinde keyifle ailelerin olduğu yere doğru döndüğünde aynı keyifle ve büyük bir gururla ışıl ışıl gözlerle kendisine bakan bir kişiyi daha gördü. Dedesini... Alper'in dedesi ona büyük bir memnuniyet ile bakıyordu. Biliyordu ki torunu kendisi gibi sonunda gerçek aşkı bulmuştu. Onun mutluluğuna şahit olmak ihtiyar kalbi için biraz fazla heyecan dolu olsa da bu anı asla kaçıramayacağını dile getirerek gelmişti. Herkes mutluluk ile masalara geçerken bu gecenin Özüm ve Alper için hazırlandığı gerçeği bir kez daha yankılanmıştı gecenin karanlığında. Bu gece onların kavuşma gecesiydi. Bu gece vuslatın zamanı geldiğini hissettiriyordu. Artık vakit vuslatı vuruyordu.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin