40.BÖLÜM

7K 456 5
                                    

Özüm'ün yüreği kuşlar gibi çırpınırken bu durumdan nasıl kurtulacağını bilmiyordu. Kapının ardında Cem, balkon camından kendisine öfke ile bakan Alper... Elleri ve ayakları zangır zangır titrediği sırada eli bir anda balkon camına gitti. Alper'e fısıltı halinde "Git buradan." Derken el işaretleri ile gitmesini anlatmaya çalışıyordu. Alper tehditkâr bir şekilde yumruğunu sıkmış "Aç şu camı." Diyerek dudaklarını okumasına olanak tanıyordu.

Alper, Özüm'ün camı açmayacağını anladığı an balkonun kenarında olan saksıyı eline aldı ve cama doğru atacağını belirten birkaç harekette bulundu. Bunu gören Özüm'ün gözleri dehşetle açıldı ve ellerini teslim olur gibi havaya kaldırarak "Tamam tamam açıyorum, sessiz ol yeter ki." Dedi. Dudaklarını okumasını istiyordu. Sesini yükselttiği anda Cem onları duyacak ve işler içinden çıkılmaz bir hal alacaktı. Canhıraş bir şekilde camı açtığı anda sessiz fısıltılar halinde homurdanan Alper'in balkon camından kendisini büyük bir hız ile içeriye düşerek atışını izledi. Bu haline içten içe gülmek istese de şu an pek de durumları müsait değildi.

Alper odaya girdiği an Özüm'ün omuzlarını iki eliyle kavradı ve gözlerinin içine derince baktı. Şimdi o kadar sessizlerdi ki her şey bir anda anlamını yitirmişti. Ne Özüm'ün endişesi kalmıştı ne de Alper'in öfkesi... Yan yana geldikleri anda ruhları bütünleşmiş ve tamamlanmış gibiydiler. Ta ki kapıdan sabırsız yumruk sesleri gelene kadar... "Özüm, iyi misin hayatım? Korkutuyorsun beni." Dediğinde az önceki büyülü atmosfer silinip gitmiş ve Alper'in kaşları kıskançlıktan çatılmıştı. Tam ağzını açıp edepsiz küfürlerini sesli bir şekilde haykıracaktı ki Özüm'ün eli onun ağzına bir perde gibi gerildi. Özüm gözleri ile susmasını işaret ederken "Hayatım Hande'nin önemli bir sorunu varmış, bu yüzden konuşmamız biraz uzun sürdü, hemen geliyorum." Dedi. Bu gece yalan üstüne yalan söylerken çoktan iç huzursuzluk yüreğini sarıp sarmalamıştı. Özüm'ün dilinden dökülen cümle Alper'in kalbini sıkıştırırken kıskançlığının alev alev yanarak damarlarında dolaşmasına sebep olmuştu. Alper, ağzını Özüm'üm ellerinin esaretinden kurtarmaya çalışıyor, Özüm ise bunu engellemek için çok büyük çaba sarf ediyordu. Cem aldığı cevaptan yeterince tatmin olmasa da "Tamam canım lütfen hazırlan ve aşağıya in. Bir dahaki sefere artık bu kadar nazik olacağımı düşünmüyorum." Dediğinde Alper daha fazla yerinde duramadı ve kapıyı açmak için Özüm'ü kenara ittirdi. Tam kapının kolunu tuttuğu an "Lan ben seni var ya..." diyerek homurdandığı an belinden ona sarılan özlediği sıcacık kolları hissettiği anda neye uğradığını şaşırdı. Bedeni taşlaştı Alper'in, hareket kabiliyetini yitirdi. Konuşmayı unuttu. Hareketsiz bir halde taş kesilmiş bir beden ile kendisine sarılan kolların ve özlediği sıcaklığın keyfini çıkarırken Özüm "Tamam canım beş dakika içinde aşağıya iniyorum." Dedi. Cevap gelmeyen Cem'in gittiğini sert ve öfke yağdıran ayak seslerinden anlamıştı.

Cem'in gidişi ile birlikte büyük ve derin bir nefes alan Özüm gözlerini kapatmış, başını bu işten kurtulmanın rahatlığı ile fark etmeden Alper'in sırtına dayamıştı. Burnuna dolan koku onu sarhoş etmeye başlamıştı ki "Biliyorum bana sarılmak için sebep arıyorsun ama bir sorunumuz var."diyen ses Özüm'ün irkilerek kendisine gelmesini sağladı. Kollarının hala Alper'in belinde sarılı olduğunu gördüğü an ateşe değmiş gibi kendisini sertçe geriye çekti. Alper onun bu hallerini o kadar özlemişti ki dudakları yavaşça yukarıya doğru kıvrılırken yüzünü görmek için ona doğru döndü. Ellerini ceplerine yerleştirip ukala bir tavır içinde ona bakarken Özüm kollarını göğsünün altında birleştirdi ve fındık burnunu dikerken gözlerini ondan kaçırdı.

"Evet, senin şu an burada olman benim açımdan büyük bir sorun. Ve bu sorunun ortadan kalkabilmesi için de derhal buradan gideceksin." Dedi itiraz kabul etmeyen bir tonda.

AHÜZAR #TAMAMLANDI#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin