Bölüm 5: Arayış

78 8 3
                                    

2015 Haziran

Akşam yemeğinden sonra annemlerle oturup çay içiyorduk. Yatma zamanı gelene kadar balkonda oturmuş, nerelere gideceğimi ne yapacağımı heyecanlı bir şekilde onlara anlatıyordum.

"Toprak kazmayı bu kadar heyecanlı bir şekilde anlatan bir tek sen varsın bence" dedi babam. Her zaman bu şakayı yapardı. Ona göre işim toprak kazmaktı. Artık bu şakaya alışkın olduğumuz için gülüp geçiyorduk. Tabii ki de babam mesleğime saygı duyuyordu. Ben memnumsam o da memnundu.

Saat geç olunca artık herkes odasına yatmak için ayaklanmıştı. Ben de yatağımda uzanmış, tavanı seyrederek uzun bir zaman evimde olamayacağımı düşünüyordum. Yarın sabah kazıya gidecektim. Oradan gelince de rehberlik yapmak için Kore'ye gidecektim. Neredeyse 1 ay evde olmayacaktım. Bunları düşünürken uyumuşum.

Kalbimi sıkıştıran korkuyla gözlerimi açtığımda, kapının arkasındaki şeyi gördüm. Boyu tavana kadar uzanan, her zamanki gibi uzun elleri olan simsiyah bir siluet. Karanlıkta, olmayan yüzüne baktım. Elini yavaşça kaldırıp bana doğru uzattı. Kendisi olduğu yerde dururken, eli uzayarak bana doğru geliyordu.

Sadece çığlık attığımı hatırlıyorum. Babamlar ne zaman odaya geldi, ben ne zaman pikenin altına saklanıp ağlamaya başladım hatırlamıyorum.

Babam pikeyi üstümden çekip bana sarıldı. Arka arkaya bir şey yok dese de titrememe engel olamıyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Korkuyla tekrar kapının arkasına baktım. Bir şey yoktu. Hıçkırıklarım daha da çoğalırken gördüğüm şeyi asla unutamayacağımı biliyordum. Yaşattığı korku şimdiye kadarkilerden farklıydı.

Günümüz

Çok güzeldi.

Her yer çok güzeldi.

Bir plajdaydım. Etraf biraz kalabalıktı. Güneş tüm parlaklığıyla gözlerimi alıyordu. Dalgaların sesi müzik gibi geliyordu.

Ama buraya birisini aramaya gelmiştim. Sarı auralıyı. Ve acele etmeliydim.

Teknik olarak bu, onun rüyasıydı. O yüzden hiçbir şeyi etkilememeliydim. Bu insanların içinde, rüya dışından olduğumu belli etmeden onu bulmam gerekiyordu.

Buraya gelmeden önce şaman, bana bazı şeyler söylemişti.

"Orada ne görürse gör rüyaya dışarıdan müdahale ettiğini belli etme. Eğer korkuların seni ele geçirirse işler zorlaşır. Rüya bozulur ve bilinçaltın devreye girer. O yüzden sakin kalıp onu bulmalısın. Unutma, fazla zamanın yok. Rüya taşı ısınmaya başladığında geri gelmek zorundasın. "

"Nasıl geri geleceğim peki?"

"Endişelenme, ben sana yardım edeceğim."

Ve şimdi buradaydım. Kalabalığın arasında yüzünü bile görmediğim bir adamı arıyordum. Gördüğüm zaman anlayacağımı söylemişti şaman. Yavaş yavaş yürüyerek aramaya başladım.

Rüyadaki insanlar beni fark etmiyordu. Önlerinden ya da yanlarından geçen, onların aksine mayo giymeyen beni görmüyorlardı.

İleride kayalıkların olduğu bir yer vardı. İşte orada tek başına birisi oturuyordu. İçimden o olmalı diye geçirdim. Adımlarımı hızlandırıp ona doğru gitmeye başladım.

Koşar gibi giderken birisine çarptım. Elimdeki taş yere düştü. Eğilip aldım ve hızlıca özür dileyip yoluma devam ettim. Birkaç adım attıktan sonra arkamı dönüp çarptığım kişiye baktım. Üzerinde çizgili bir tişört ve şort olan bir adamdı. Dönüp bana bakmadığına ya da bir şey demediğine göre sorun yoktu.

SığınakWhere stories live. Discover now