Bölüm 2: Başlangıç

118 12 0
                                    

2001

Ağabeyimle aynı odada kalıyorduk. Artık bir ranzamız vardı ve üstü katı onun, alt katı benimdi. Burada uyumak hoşuma gidiyordu. Ranzanın tavanına bakıp hayaller kuruyordum birkaç aydır.

Bugün Pazar olduğu için erken yatmıştık. Malum yarın gitmek istemediğim bir okulum vardı. Derslerim iyi olsa da okula gitmeyi hiçbir zaman sevmemiştim zaten. Sınıftakilerden hoşlanmıyordum. Arkadaşım yoktu çünkü herkes ödev için benimle arkadaş olmak istiyordu. Üf, gerçekten gitmek istemiyordum okula. Düşüncesi bile sıkıntı veriyordu.

Bunları düşünürken uyumuşum. Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama birden gözlerimi açtığımda kıpırdayamıyordum. Kalbim nefes alamayacak kadar hızlı çarpıyordu. Kafamı hareket ettiremesem de sağ tarafımdaki duvara doğru gözlerimi çevirdiğimde, siyah bir elin bana doğru uzandığını gördüm. Siyah, upuzun tırnakları olan bir eldi. Nefes alışım daha da hızlanırken, gözlerimi sımsıkı kapatıp dua okumaya başladım.

Bir yerlerden çığlık sesi geliyordu şimdi de. Birisinin beni sarsmasıyla gözlerimi açtığımda babamı gördüm. Annemle ağabeyim ise korkmuş gözlerle bana bakıyordu.

"Ne oldu kızım? Niye çığlık atıyorsun? Kâbus mu gördün?" diye sordu babam.

"Çığlık mı attım?"

"Evet. Bir şey oldu sandık. Bizi çok korkuttun. " dedi annem de.

Dönüp duvara baktım. Oradan bir el bana uzanmıştı az önce. Bundan emindim.

"Duvarda bir el gördüm. Siyah bir el. Beni tutmaya çalışıyordu." dedim titreyen sesimle.

"Orada bir şey yok" dedi babam. "Kâbus görmüşsündür."

Öyle olduğuna ikna olduktan sonra herkes yataklarına döndü.

"Gerçekten öyle bir şey mi gördün?" dedi ağabeyim.

"Evet. Kıpırdayamadım da. Çok korkunçtu."

"Hala korkuyorsan ışığı açık bırakabiliriz."

Korktuğum için ağabeyim ışığı açmıştı ve tüm gece ışık açık uyumuştuk.

1 hafta sonra, sınavların olduğu stresli bir zamana girmiştim. Her zamanki gibi okula gitmek işkence gibi geliyordu. Bu gece, biraz geç yatmıştım ama başımı yastığa koyar koymaz uykuya dalmıştım. Beni tatlı uykumdan uyandıran şey ise, izlendiğimi hissettiren bir duyguydu. Bu sefer uyanık olduğuma emindim. Kesinlikle uyanıktım.

Bir cesaretle arkama döndüm. Bir şey yoktu. Acaba ağabeyim mi bana seslendi diye ranzanın yan tarafından yukarıya baktım. Çünkü bazen sesleniyordu.

Keşke bakmaz olaydım. Ağabeyimin yatağından bana bakan kırmızı yüzlü birisini gördüm. Ona baktığımı fark edince tek elini bana uzattı. Sonrasında çığlığı bastım. Babamla annem gelip ışığı açtığında orada ağabeyimden başka kimse olmadığını görmüştüm. Her zamanki gibi bizimkileri korkutmuştum. Yine beni sakinleştirdikten sonra herkes yatağına dönmüştü. Ve yine, ışığı açık bırakıp uyumuştuk.

Günümüz

Yatakta oturup iyice sakinleşmeye çalışırken aklıma Evelyn geldi. Hemen telefonumu elime alıp, iyi olup olmadığını soran bir mesaj gönderdim. Birkaç dakika sonra iyi olduğunu söyleyen bir cevap gönderdi. Genelde mesaj ya da maille iletişime geçiyorduk. Çok acil olmadığı sürece aramıyordum.

Yataktan kalkıp perdeleri açtım ve güneş ışığının içeri girmesine izin verdim. Uykumu alamadığım için yorgun hissediyordum. Güya boş olduğum için bugün pikniğe gidecektim ama olanlardan sonra evde pineklemeye karar verdim. Yapabilirsem tabii.

SığınakWhere stories live. Discover now