Bölüm 3: Kader

99 12 1
                                    

2002

Kâbus görmeye alıştım denilebilir. Kısır döngüydü resmen. Gerçi artık bir şeyden emindim. Ne zaman kendimi stresli bir durumda bulsam bu kâbusları görüyordum. O yüzden sakin kalmaya çalışıyordum. Beni meşgul edecek, kafamı dağıtacak hobiler edinmiştim. Ama bu gece yine bir şeyler olmuştu.

Kendimi evin holünde, duvara yaslanmış hüngür hüngür ağlarken bulmuştum. Daha doğrusu babam gelip ne olduğunu sorana kadar oraya nasıl geldiğimi, neden ağladığımı bilmiyordum. Tek bildiğim şu an aşırı korktuğumdu.

Bu uzun zaman böyle devam etti. Bazen odanın kapısından bir şeyler geliyordu, bazen ranzanın kenarından, bazense odanın içinde birileri dolaşıyordu. Bizimkilerin çığlıklarımı ve ağlamamı duymasıyla da son buluyordu.

2003

Artık 6.sınıfa başlayacaktım. Şu an yaz tatilindeydim ve Çanakkale'ye dedemlerin evine tatile gelmiştim. Her gün denize gidiyor, akşamları da sahilde yürüyüp eve dönüyorduk. Günlerim genelde böyle geçiyordu. 2 haftadır buradaydım ve artık eve dönmek istiyordum. Çünkü burası küçük bir kasabaydı ve her gün aynı şeyleri yapmaktan sıkılmıştım.

Yatma vakti yaklaştığında odama gidip biraz kitap okudum ve sonra da uyudum. Beni uykumdan uyandıran ise, bir yerden gelen konuşma sesleriydi. Yan odada uyuyan babaannemi kontrol etmek için kapıdan kafamı uzattım ama yatağında yoktu. Sesleri daha dikkatli dinleyince üst kattan geldiğini fark ettim. Ne dediklerini anlamıyordum. Kadın sesiydi. Bu saatte kim gelebilirdi ki?

Üst kata çıkıp kontrol etmek istedim. Ev eski olduğu için merdivenler de eskiydi. Döşeme bile kaplı değildi. Sadece çimentoyla kaplı ve her yeri pürüzlüydü.

Üst kata çıktığımda balkonda, babaannemle tanıdığım bir akrabamız olan bir kadın oturmuş sohbet ediyorlardı. Bu kadının buraya geleceğinden haberim yoktu.Zilin çaldığını da duymadım. Ne zaman gelmişti acaba?

Beni fark etmemişlerdi. Çok uykum olduğu ve onları rahatsız etmek istemediğim için sessizce aşağı inmeye başladım. Tam ilk basamağa adımımı atacaktım ki kan izini gördüm. Bir sonraki basamakta da, ondan sonrakinde de. Paniğe kapılıp babaanneme çağırmak için balkona geri döndüğümde ise daha da paniğe kapılmıştım.

Daha önce orada olduklarına yemin edebilirdim ama geri döndüğümde hiç kimse yoktu. Işıklar bile yanmıyordu. Kapkaranlıktı. Paniğim artık korkuya dönüşmüştü. Hızla alt kata inerken merdivenlerdeki kan izi gittikçe çoğaldı. Son üç basamak kala kan izi bitti.

İşte o zaman ayağımdan gelen acıyı fark ettim. Kan izlerinin nedeni anlaşılmıştı. Pürüzlü basamaklardan biri başparmağımın altını kesmişti. Farkına varınca acı daha da çoğalmıştı. Babaanneme çağırmıştım ama beni duymamıştı. Odama giderken gözüme çarpan şeyle artık korkum zirve yapmıştı.

Yukarı çıkarken orada olmayan babaannem yatağında uyuyordu. Hemen yanına gidip uyandırmıştım.

"Rüya görmüşsündür. Ben hiç uyanmadım ve eve de kimse gelmedi" dedi.

Dedem parmağıma bakıp yarayla ilgilendikten sonra odama döndüm. Kapıyı kapatıp, ışığı açık bıraktım ve öyle uyudum.

2004

Bundan sonra her şey iyice tuhaflaşmıştı. Artık rüyalarımda hızlı bir slayt gibi geçen anlar görmeye başlamıştım. Ve bazıları gerçekleşmeye başlıyordu. Önce önemsemesem de, rüyamda tanımadığım bir kadının öldüğünü görmüştüm. Sonra o kadın üst katımıza taşınan yeni komşumuz olarak karşıma çıktı ve bir hafta sonra da gerçekten öldüğünü gördüğümde işler benim iyice karmaşıklaşmıştı. Olanları anneme anlattıktan sonra bana inanmamıştı haliyle.

SığınakWhere stories live. Discover now