Beyhude

811 35 57
                                    

Hilal'in ağzından

"Yıldız nerdesin? Hangi cehenneme kayboldun yine ?" Evde olmadığını anlamam uzun sürmedi. Ben söylenirken kapının tıklanma sesini duydum. Hızla inip kapıyı açtım.

"Hilal?"adımı soru sorar gibi sormasına anlam veremedim.

"Mehmet?" sokağa ufak bir göz gezdirdi. Her yerde dolanan Yunan askerlerini görünce. Kulağıma doğru yaklaşıp

"Paralar Hilal kuvva-i milliye paraları bugün alacaktık gerekli olan malzemeyi.Unuttun mu?"

"Bir an aklımdan çıkmış Mehmet dur hemen geliyorum."

"Sen gelme teh-"

"Geliyorum dedim Mehmet." Babaannemi kontrol edip hızla yukarı çıktım. Paraları sakladığım kutuyu çıkardım. İçindeki kese yoktu. Kesenin yerinde sadece bir not vardı
    
  Ben burada kalamam Hilal. Duyduklarımdan sonra kalamam. Üzgünüm.
              Yıldız

"Bu kadarını yapamazssın Yıldız." hızla aşağı inip üstümü giydim.

"Hilal ne oluyor? Paralar nerde?" Mehmetin kolundan tutup peşimden sürüklemye başladım.

"Yıldız lanet olası Yıldız paraları alıp kaçmış. Koş Mehmet. Gemiye binmeden yakalayalım. " kısa süre sonra kordona vardık. Gözüm Yıldız'ı arıyordu. Benden önce Mehmet bulmuş olacak ki hızla koşmaya başladı. Yıldız  adama parayı vermek için elini çantasına attı. O sırada yetişip çantayı elinden aldım. Mehmet ikimizi birden hızla oradan uzaklaştırdı.

"Ne yapıyorsun sen Hilal?"

"Ne mi yapıyorum? Bunlar senin paran değil Yıldız senin zevki sefan için kullanmak için de değil. Öksüzün yetimin iki kuruş parası vatana millete katkı olsun diye."

"Hilal ver şunları ben artık burada kalamam diyorum sana.Laf anlamaz mısın sen?"

"Nedenmiş o?"

"Çünkü Ali Kemal evleniyor. "

"Eee? "

"Hiç anlamayacaksın değil mi ? Hep kör kalacaksın. Önünde yaşananları görmeyeceksin sen. Ben var ya ben Ali Kemal 'i seviyorum. Yaa hiç tahmin eder miydin? Daha fenasını söyleyeyim mi sana Ali Kemal de beni seviyor." duyduklarımla adeta dumura uğramıştım. Abim ve ablam birbirini seviyorlardı öyle mi? Benim boşluğumdan faydalanarak elimdeki çantayı çekti.

"Ben gideceğim ve sen engel olamayacaksın küçük hanım." deyip koşmaya başladı. Bende onun peşi sıra koşmaya başladım. Saçından yakalayıp kendime döndürdüm. Elindeki çantayı çekiştirdim. Ama bana mısın demiyordu. İkimizde çekiştirirken nasıl olduğunu anlamadan denize düştü. Ben şaşkınlığımı Yıldıza göre erken atmıştım. Bunda ki en önemli etken öfkemdi.

"Görüyor musun ettiğin haltı? Kime yaradı şimdi o para ha söyle " deyip Yıldızı ittirmeye başladım. O tepki vermedikçe daha çok öfkeleniyor. Daha sert vurup ittiriyordum. Bir anda belim de bir çift el hissettim. Mehmet olduğunu anladım lakin Yıldıza duyduğum öfkeden ona ses etmedim. Yıldız hala kendini savunurken gözleri fal taşı gibi açıldı. Ben hala tepiniyordum. Mehmet de Yıldız'ın şaşkın bakışlarını  fark etmiş olacak ki benimle birlikte kendini döndürdü. Karşımda gördüğüm suretle dona kaldım.

"Le-leon " o an ciğerlerime aylar sonra nefesin dolduğunu hissettim. O his uzun sürmedi. Üzerinde yine o üniformayı gördüğümde az önce huzurla aldığım nefesin yerini bıçak acıları aldı. Ciğerimi parçalamak ile kalmıyordu o bıçaklar.Yüreğimi de parçalıyordu. O üstündeki üniforma işte bende silah etkisi yaratıyordu. O silah öldürmüyordu belki ama parçalıyordu bedenimi.

Berceste Where stories live. Discover now