Bölüm.1

449K 13.4K 1.4K
                                    


Herkese selam. Sizlere verdiğim sözü unutmadım. Bundan sonra her iki günde bir Keskin'e bölüm atacağım ve kitap alamayanlar için finali Wattpad'de de paylaşacağım.

Hadi bakalım, başlayalım o zaman.

&

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

Zeynep Maral

Sonbahar yerini amansız bir kışa bırakırken, soğuk havayı bedenimin her köşesinde derinden hissederek yürüyordum.
Kararmış bulutlar, yapraklarını dökmüş ağaçlar ve çocukların terk ettiği oyun parklarıyla İstanbul, gözüme çok yorgun ve hüzünlü göründü. Tıpkı benim gibi.

Artık hayattan geleceğime dair hiçbir beklentim kalmamıştı. Kendimi mecburen yaşıyormuş gibi hissediyordum. Ne yapmam isteniyorsa onu yapıyordum. Bir kukladan hiçbir farkım kalmamıştı.

Başımı kaldırarak etrafıma baktım. Acaba sadece ben mi hayata bu kadar karamsar bakıyordum? Neden hiçbir şey yolunda gitmiyordu? Neden benim de yaşıtlarım gibi sıradan bir hayatım yoktu? İçimdeki hüzün ruhuma ve bedenime yayıldıkça sanki daha çok üşüdüm. Sonra derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim.

Esen rüzgârın soğukluğunu iliklerime kadar hissedince titredim ve eskimiş montuma daha sıkı sarıldım. Biraz daha yürüdükten sonra sahilde durdum ve denizin o muhteşem kokusunu içime çektim. Bu koku oldum olası huzur verirdi bana.

Bu kokuyla beraber, çocukluğumun eskimiş anıları da bir bir önüme dizildi.
Bir zamanlar yürekli bir balıkçının kızıydım ben. Derin bir iç çektim. Soğuk hava yerini, anıların sıcak meltemine bırakmıştı. Geçmişin tozlu hatıraları buruk ve acıydı belki ama, yine de çok tatlıydı...

Keşke yeniden çocuk olabilseydim. Mersin'de doğdum ben. On yaşıma kadar rüya gibi bir çocukluk yaşadığım Mersin; denizi, sahili, zakkum çiçekleri ve portakal ağaçlarıyla sıcacık bir şehirdi.

Çocukluğumdan kalan tatlı anılar beni gülümsetirken, babamın balıktan dönüşünü nasıl heyecanla beklediğimi, haşlanmış buğdaya şeker karıştırıp yemeğe bayıldığımı, o güzel bayram sabahlarını ve yakan top oynamayı ne kadar çok sevdiğimi anımsadım. O tozlu hatıralar tarihe karışmıştı belki ama, zihnimde yaşamaya devam ediyor ve hatırladıkça taze bir yara gibi sızlıyordu.

Ama maalesef her şey öyle toz pembe devam etmedi. Çok sevdiğim babamı bir trafik kazasında kaybedip, kara toprağa verince her şey griye boyandı bizim için. Babamla birlikte çocukluğum da ölmüş, ruhum renklerini kaybetmişti. Zihnim o acı günleri hatırladıkça sanki yeniden yaşıyor gibiydi. Gözlerimi sıkıca kapatarak acımın dinmesini bekledim.

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin