23* Havuzda İki Saat

En başından başla
                                    

Gözlerimin tam üstünde biten kâhküle dış aynadan baktım.

"Üniversitede kâhkül bırakıyordum ama alnımı gıdıklamaktan başka bir şeye yaramıyordu. Bir de kirpiklerime takılmak"

.......................................................

Siyah harflerle ‘Arcuri İletişim’ yazılı şirketin önünde duruyorduk.

Normal görünümlü bir adamla sarışın bir kadın.

"Planın nedir?" dedim gözlüklerimi indirirken. Göz ucuyla bakıp kurnazca gülümsedi.

Döner kapıdan geçip turnikelere yöneldik ve Bryant güvenlik görevlisine ciddi bir ifadeyle yaklaştı,

"Merhaba. Jeffry's'den geliyoruz, Bay Nicholson ile görüşecektik" dedi dünyanın en normal şeyini söylüyormuş gibi.

"Kartınızı görebilir miyim?" dedi siyahî adam. Bryant bluzunun ön cebinden iki parmağıyla bir kart çıkardı. Bu sırada bana dönüp,

"Kartını verir misin Jane?" dedi ve avucunda gizlediği kartı benden alıyor gibi, uzattığı elini geri çekerken kartı çıkardı. Meslek numaraları.

İki kartı da adama uzatırken ben başımı diğer tarafa çevirip gülüyordum.

Adam kartlara bakıp bize geri uzattı,

"Buyrun efendim, buyrun bayan" dedi geçişi açarak.

Asansöre ilerlerken başımı kaldırıp ona bakarak Bryant'a sordum,

"Bu kartları da nereden buldun ve üzerinde nasıl bizim resimlerimiz var?"

Üzerinde ‘Jane Brace’ yazan ve benim resmimin bulunduğu Jeffry's kartına baktım, gülerek cevapladı,

"Jeffry's'e kısa bir ziyaret ve iyi kalpli elemanların yardımı. Resimlere gelince, sahte baskı ile yapıldılar."

"Hazırlıklı gelmişsin" dedim tüm bu kural dışı şeyleri göz ardı ederek. Kurallara karşı esnek olmak her zaman kötü değildi.

O, bu sözüme gülerken kat planları levhasını gördüm.

"Arşiv alt katta" dedim fısıltıyla.

"Bay Nicholson'la konuştuktan sonra seni arşivin önünde bekleyeceğim" dedi ve ayrıldık.

Bu kısım için plânım hazırdı.

Olabildiğince dikkatli olarak ve görevlilere yakalanmadan dosyayı çıkarmayı başardığımda heyecanla duvara yaslandım. Bryant ortada görünmüyordu, onu beklerken bu işi halletmeliydim. En yakındaki lavaboya gidip kabinlerden birine girdim. Bu şirkette olabileceğim en güvenli yer burasıydı şimdi.

Hemen dosyayı açıp sayfaları çevirmeye başladım ama son sayfayı da çevirdiğimde bir boşluk hissettim. Burada yoktu, şirketin elemanı değildi. Kuvvetli ihtimallerden biri kalıyordu geriye; o, ekipten biriydi.

Bunun beni biraz olsun rahatlatması kötü bir şey miydi bilmiyorum, sonuçta kötü ve suçlu bir insandı ölen.

Ama yine de bir insan dedi içimdeki fısıltı.

Cansız hareketlerle çıktım, telefonum titriyordu. Bryant gelmiş olmalıydı.

"Arşivin önündeyim Maite" dedi.

"Hemen geliyorum" diye yanıtlayıp kapattım.

Onu gördüğümde kaşlarını çatmış yere bakıyordu. Beni görüp yanıma koştu,

"Maite!" dedi ve bana bir an tuhaf bir şekilde baktı, kaşlarımı kaldırıp nedenini sorar gibi baktım.

"Afedersin Maite, bu saçına alışamadım" dedi gülerek ve devam etti,

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin