" Eee sebep mi arıyorsun?" deyince yabancı Bay Tom gözlerini hafifçe yukarı kaldırdı ' sabır' dercesine... İkisinin de boyu hemen hemen aynıydı.

" Gerçi sana sebep gerekmez, direk saldırırsın sen!" Dedi alaylı bir ifadeyle.

Bay Tom sinirden küplere binmişti. Ellerini öyle bir sıkıyordu ki... Damarları belli oluyordu ve baskıyla ellerinin rengi değişmiş idi.

Harekete geçen yüz kasları ve alnının çatında atan damarı öfkesini belli eder nitelikteydi.

Korkmaya başlamıştım. Farkında olmadan ısırdığım alt dudağımın derisinin delinip kan damlacıklarına müsaade ettiğin de, dilime kanın tuhaf tadının değmesinden anlamıştım dişlerimi çok sert bastırdığımı...

Aniden Bayan Kate meydanda belirince hepimiz ona bakmaya başlamıştık. Bay Tom'a ve Brad'e anlık süreyle baktıktan sonra anlamış olmalı ki Bay Tom'un hızla koluna yapıştı.

İkisi de aniden kaybolunca Brad geri çekilip sağa sola bakınmaya başlamıştı. Aniden meydan da Bayan Elizabeth belirip başını hafif hareket ettirerek Brad'e yerine geçmesini söyledi. Brad hızla sırasına geçtiğinde Bayan Elizabeth kısa bir süre üzerimizde göz gezdirdi.

" Bugün büyü güçlerinizi kullanmayı öğreneceksiniz. Hemen şuradan başlayalım." derken sıranın diğer ucuna bakıyordu. 

En başta ki tanımadığım bir kız Bayan Elizabeth'in yanına gelince Bayan Elizabeth bir iki adım geri çekildi ve ona döndü.

" Şimdi sadece gitmek istediğin yere odaklanacaksın ve hazır olduğun anda 'şimdi' diyeceksin. Anlaşıldı mı?" kız başını tamam anlamında sallayınca Bayan Elizabeth bir kaç adım daha uzaklaştı. 

Pür dikkat sarışın kızı izlemeye koyulmuştuk. Gözlerini yumdu, derin bir nefes alarak göz kapaklarını usulca araladı ve aniden yok oldu. 

Aramızdan birinin bunu yapması tuhafıma gitse de çabucak toparlandım. Sarışın geri meydan da belirince Bayan Elizabeth onu tebrik ederek sırasına geçmesini söyledi.

" Sıradaki gelsin." deyince onun yanında ki uzun boylu oldukça zayıf bir çocuk öne çıktı. 

Böyle böyle artık sonlara doğru yaklaşıyorduk. Bana sıranın gelmesi için önümde daha üç kişi vardı.

Sırayla onlar da yapmışlardı ve kıvırcık saçlı kız sırasına geçerken bende öne doğru bir adım atmıştım ki...

" Evet, arkadaşlar. Eğitim bitti. Herkes dinlenmeye gitsin." deyince benim yapmadığımı söylemek amaçlı dudaklarımı aralamıştım ki aniden yok oldu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdiğimde herkes çoktan meydanı boşaltmaya başlamıştı. Ally ve Emily de yüzlerindeki tebessümle bana baktıktan sonra hiçbir şey demeden gittiler.

Bir müddet daha öylece durduktan sonra beklemenin bir anlamı olmadığında karar kılıp adımlarımı odama doğru yönelttim. Usul usul ilerler iken beynimde cevapsız sorular sıraya giriyordu. 

Düşünmemeye çalışsam da o koca koca soru işaretleri bir türlü beynimi terk etmiyordu. Arkamdan gelen ufak bir sesle irkilirken hızla oraya döndüm. Kimse yoktu...

 Anlam veremeyip önüme döndüğümde karşımda dikilen Bay Tom'u görmem ile ufak bir çığlık atıp geri çekildim. Baş parmağımla üst damağımı ittir iken gülümsedi.

" Niye bu kadar dalgınsın? Söyle bakayım." dedi sanki bana küçük bir çocukmuşum gibi davranıyordu. Düşündüm. Bu yaşadığım ve bir türlü anlam veremediğim olayları ona anlatabilirdim. O bana ne olduğunu söyleyebilirdi.

" Bay Tom, şu aralar çok... çok saçma şeyler yaşıyorum." deyince suratının şekli değişti. Buna da anlam verememiştim. 

" A-anlat bakalım." kekeleyerek söyleyince bir an anlatma konusunda tereddüt ettim. Derin bir nefes alarak söze girdim.

" Kolumda garip şekiller oluşuyor ve bir kitap var o kütüphanede. Bu kitaba yaklaşınca kendimi kontrol edemiyorum ve o şekiller oluşuyor hem kitapta hem kolumda. Kitapta da haricen ' Kehanetler Kitabı' yazısı beliriyor. Ben... Ben bunlara anlam veremiyorum. Bir de... odamda bir şey vardı, bana senin annenim gibisinden bir şeyler söyledi."

" Ne!" diye bağırınca bir iki adım geri çekildim. Gözlerim irileşmişti.

" N- neden bu kadar tepki verdiniz ki?" diye sorduğumda derin derin nefesler alıyordu. Korku ve endişeden dolayı karnıma ağrılar girmeye başlamıştı. Bir şey söylemesini umar iken sadece öyle duruyordu. Devam ettim.

" Dahası var: Bir şey bana sen beyazsın diyor ve dün... Dün bir sis belirdi gözümün önünde. ' Tümüne sahip ama hiç biri değil' yazıyordu." olabildiğince irileşen gözlerini yüzüme sabitlemişti. 

Derin derin nefes almayı hala sürdürürken toparlandı. Hafifçe yutkundu. Dudaklarını zorla kımıldatarak şunları söyledi:

" Artık her şeyi anlatmanın zamanı geldi!.."

-BÖLÜM SONU-

♥♥ Rica etsem o küçük yıldıza tıklayıp düşüncelerinizi yazar mısınız?♥♥

♥♥ Rica etsem o küçük yıldıza tıklayıp düşüncelerinizi yazar mısınız?♥♥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beyaz GüçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin