20.Bölüm

1.4K 188 61
                                    

Duyduğum o iki kelime beni adeta beynimden vurulmuşa çevirmişti. Kulaklarımda defalarca yankılanırken sanki zaman durmuştu...

Bu... bu olamaz! Benim tek bir annem var... Vardı...

Ne olduğunu anlamadan aniden parlaklık kayboldu ve sanki tutmadı dizlerim aniden yere yığıldım. Başım dönüyordu ve sanki patlayacakmış gibi beynim zonkluyordu. 

Bedenim uyuşmaya başlarken hiçbir şey hissetmemeye başlamıştım. Gözlerim kapanmaya başladığı sıralarda daha fazla açık tutamadım ve görebildiğim her şey karanlıkta yitip gitti...

...

Usulca gözlerimi açtığımda gördüğüm şey beyaz duvardı, elimi yere koyup kalkmak için destek alacağım sırada başımda hissettiğim şiddetli ağrı beni tekrardan yattığım yere düşmeye mahkum etmişti. 

Yüzümü ekşitirken başımın arkasına uzanan sol elim sanki ağrıyı dindirebileceğini düşünerek başımı sıvazlıyordu. Ayağımı kendime çekip dizimi yere değirdiğim de sağ kolumu yere koyup yavaş yavaş ayağa kalktım.

Tamamen ayağa kalktığımda 'eğitim zamanı' alarmı ötmeye başlamıştı ancak ayakta olduğumdan bir iki saniye sonra sustu. Banyoya doğru ilerleyip içeri girdiğimde direk musluğa doğru yöneldim. 

Suyu açıp avucumu doldura doldura yüzüme bir kaç defa çarptığımda hem uyku sersemliğinden çıkmış hem de kendime gelebilmiştim az da olsa... Dişlerimi fırçalayıp aynada son kez kendime baktığımda sakin adımlarım eşliğinde banyodan çıkıp dolabıma doğru ilerledim.

Dolabın kapağını açıp kıyafetler üzerinde göz gezdirmeye başladığım esnada dünkü sahneler bir bir zihnimde canlanıp duruyordu. Anlam veremiyordum bu olanlara...

Siyah bir pantolon üzerine de bordo bir bluz çıkarıp yavaş yavaş giyinmiştim. Başımın ağrısının dinmemesiyle beraber dün düştüğümde dirseğim de oluşan ufak bir morluk ve kabuk bağlayan bir kaç sıyrık acımı dayanılmaz bir hale getiriyordu.

Odamdan çıkmış eğitim meydanına doğru yol alıyordum. Gözlerim adımlarımda takılı kalırken düşündüğüm tek şey dün idi. 

Ayaklarımın altında beyaz zeminin belirmesiyle meydana geldiğimi anlayıp başımı kaldırdım. Herkes çoktan gelmiş uzun bir sıra oluşturmuştu. Sıranın en sonuna geçip durduğumda aniden meydanda Bay Tom belirdi.

" Merhaba arkadaşlar... Bugün çok farklı bir eğitim göreceğiz. Eğitim büyü güçleriniz ile alakalı. Evet, büyü güçlerimiz çok kısıtlı ve belli başlı şeyler ama yine de güçlerinizi kullanmayı öğrenmelisiniz. Şimdi buraya bir kişiyi alayım..." deyip üzerimizde göz gezdirmeye başladı. Aniden bakışları bir yerde sabitlenip haince sırıtmaya başlayınca dudaklarını araladı.

" Brad! Gel bakalım buraya." deyince oraya doğru bakmaya çalıştım ama yanımda eğilen ve oraya doğru bakan kıvırcık saçlı kız yüzünden hiç bir şey görememiştim. Önüme döndüğümde bir ses yükseldi...

Bu... Bu yabancının sesiydi! Demek ki iyileşmişti. Hâlâ göremiyordum onu...

" Ben gelirim de yine bir kavga çıkarmayın." Yabancının bu cümleyi kullanmasıyla Bay Tom dişlerini sıktı.

Sinirli ifadesini derinlerde bırakarak dudaklarına oldukça yapmacık bir gülümsemeyi yerleştirdi. Bu esnada yabancı yani adını az önce öğrendiğim kişi olan Brad Bay Tom'un karşısına dikildi.

Büyük bir sessizlik ortalıkta hüküm sürerken sanki o korku filmlerinde olan gerilim anlarını yaşıyorduk. Fırtına öncesi sessizlik gibiydi... Bir anda sanki kopacaktı  kızılca kıyamet...

Beyaz GüçWhere stories live. Discover now