8.Bölüm

2.4K 166 13
                                    

Bayan Elizabeth ve Bay Tom konuştuktan sonra odayı terk ettiler. Bu da neydi böyle! Sandığımızdan daha güçlü de ne demek oluyor!.. Hızlı adımlarla bende odadan çıktım. Odama doğru yol alırken kimsenin kalmadığını fark ettim.Kapının önüne geldiğimde parmağımı tablete doğru uzatmıştım ki aniden açıldı kapı... 

Hafifçe irkilerek geri çekildim. Tam bu esnada kapının önündeki Luke elindeki bardağı düşürdü ve paramparça oldu... Ufak bir çığlık atarak ellerimi yüzüme götürdüm. Gözlerim yüzüne kaydığında ağzının açık kaldığını ve gözlerinin irileştiğini fark ettim. Bir müddet suratıma şaşkınca baktıktan sonra hızla gelip boynuma sarıldı... 

Gözlerim ayrılırken donup kalmıştım. Hiç bir tepki veremezken neredeyse kemiklerimi kıracak kadar sıkıyordu... Tam onu itecek iken sağ elini saçıma attı ve boğuk bir fısıltıyla konuşmaya başladı.

" Neredeydin sen? Öldün zannettim..." deyince şaşkınlığım iki katına çıktı. Bu esnada geri çekilip iki omzumdan tuttu ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Tepkisizdim... Yanağından bir damla yaş süzülüp koluna düşünce irkildi ve ellerini omzumdan çekti.

" On gündür neredeydin? Ne yapıyordun? Hiç haber alamadık senden. Nereye gittin?" deyip soru yağmuruna tutunca afallayıp önüme döndüm. Hafifçe öksürüp yutkunarak boğazımı temizledim ve yerimde huzursuzca kımıldayarak cevap düşünmeye başladım. Ne diyecektim ben? Ne cevap verecektim ona?

" Şey... Ben... Çok yorgunum içeri geçsek?" deyip içeri daldım. Tam hızlı adımlarla odama yol almıştım ki aniden kolumdan tutarak durdurdu.

" Bir açıklama yapar mısın?" dedi sabırsızca.

" Çok uykum var gerçekten uyumam lazım." deyip esnedim ve arkamı döndüm. Henüz bir adım atmıştım ki bu defa da omuzlarımdan tutarak sertçe çekti beni... Aniden başım göğsüne çarpınca hızla geri çekildim.Canım bir hayli acımıştı ve sinirlenmiştim.

" Ne yapıyorsun canım acıdı!" dedim bağırarak öfkeli bir tonda. Ellerimle omuzlarımı sıvazlarken bir anda gözlerine öfke dolunca bir iki adım geri çekildim. Birden gözlerindeki öfkesi yüzüne fışkırınca bağırarak konuşmaya başladı.

" Benim on gün boyunca her gün canım acıdı! Öldü dediler senin için! Öldü dediler! Her saniyemi gelirsin umuduyla geçirdim ben senin haberin var mıydı ha söylesene! Var mıydı haberin?" dedi. Ses tonu oldukça yükselirken öfkesini görmemek imkansızdı. İyice sinirlenmiştim ben neler çekiyordum daha bir de bir başkasının bağırışını kaldıramazdım. Kendime ve gözyaşlarıma hakim olamayıp bağırmaya başladım.

" Sana ne ya sana ne!.. Sana hesap vermek zorunda değilim! Çünkü sen-"

" Söyle hadi hiçbir şeysin de! Söyle! Koca bir hiçsin de bana! Dur ya da söyleme bunu kaldıramayabilir senin için boşa çarpan kalbim..." diye haykırdı yüzüme.

" Saçmalama biz daha bir kaç gündür tanışıyoruz." dedim sakin tutmaya çalıştığım bir tonda. Aklım almıyordu her şey o kadar saçmaydı ki...

" Sana söyleyeceğimi söyledim ben!" deyip iki dudağını sertçe birbirine bastırdı. Yüzündeki tüm kaslar harekete geçmişken kıpkırmızı olmuştu gözleri... İlk defa birini karşımda bu kadar çaresiz görüyordum. Bir hışım arkasını döndü ve tam bir iki adım atmıştı ki aniden durdu. Yüzünü yavaşça bana çevirdiğinde konuşmaya başlamıştı.

" Her şey onun yüzünden sende onu seviyorsun değil mi?" dedi ümitsizce başını sağa sola sallayarak.

" Kimden bahsediyorsun sen?"dedim kaşlarımı çatıp alnımı buruştururken.

Beyaz Güçحيث تعيش القصص. اكتشف الآن