♥21

315 36 110
                                    




Arkadaşlar baya uzun süredir bölüm atamadığım için üzgünüm. Üniversite işiyle uğraşmam gerekiyordu.

Umarım affedebilirsiniz. Biraz riske girip oy sayısını bu bölüm yüksek tutacağım. Sizleri seviyorum.

İyi okumalar :)    +20 Oy








Kapıyı açtığımda karşımda yapılı saçlarıyla duran Justin'i görmeyi beklemiyordum. Saatin bu denli geç olmasına rağmen buradan sonra bir davete katılacakmış gibi gözükmesi alışıldık bir durumdu.

Üzerindeki koyu renkli kotu ve siyah kapşonlu kazağı ne kadar spor parçalar olsa da Justin'in üzerinde takım elbisesi görevi üstleniyordu.


Üzerindeki koyu renkli kotu ve siyah kapşonlu kazağı ne kadar spor parçalar olsa da Justin'in üzerinde takım elbisesi görevi üstleniyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




Arkaya attığı saçları sokaktan gelen ay ışığının altında renk değiştirmişti.

Onu incelemeye devam ederken gözüm elindeki sepete takıldı. Merak duygum kendisini ön plana çıkarmışken Justin gülümsedi ve sessiz evimde ses tonunun yayılmasını sağladı.

''Üzgünüm biraz geç oldu ama yarına kadar beklemek istemedim.'' Nazik sesi, insanı uykuya sürükleyecek türdendi.

Şaşkınlığımı silip konuşmaya çalışırken kekelemem yüzünden kendime küfür saydırdım.

''H-hey içeri gelsene.''

Adım atıp içeri geçtiğinde tam karşımda durup gözlerini gözlerime sabitledi. Ondaki bu değişime ayak uyduramazken o hala bana bakıyordu.

Ne olduğunu anlamamış şekilde ona bakmaya devam ederken gülümsedi ve kollarını iki yana açtı. Bu halime tekrardan küfür edip konuştum.

''Ah.. şey... tabiki. Üzgünüm.'' Hemen kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Yaptığım aptallık yüzünden tüm yüzüm kızarmıştı.

Justin bunu farkedip bir elini belime attığında hafif kahkahası kulaklarımı doldurdu.

Teninin erkeksi kokusunu ciğerlerime doldururken kızarıklığımın geçmesini umuyordum.

Diğer elinde tuttuğu sepeti daha sıkı kavradı ve kollarımı boynundan çektiğimde o da tek elini belimden çekti.

''Umarım rahatsız etmiyorumdur.'' Dedi koltuğuma otururken.

''Oh, tabiki etmiyorsun. Biraz erken gelseydin çocuklar da buradaydı.'' Dedim.

''İyi ki erken gelmemişim.'' Göz kırptı.

Ondaki bu değişim beni az da olsa korkutmaya başladığında bunu ona yansıtmamak adına gülümsedim. Sepeti sehpaya bıraktığında gözlerim sepete sabitlenmişti.

''Bahçeye çıksak nasıl olur?'' Diye sorduğunda afalladım.

''Bilmiyorum dışarıdan gelen sensin. Donma ihtimalimiz var mı?''

Back to Life / Justin Bieber & Barbara PalvinWhere stories live. Discover now