♥38

28 3 12
                                    


Bu bölümü @LovelsJustin ve @flatlinesjb okuyucularıma armağan ediyorum, hikayeye başladığımdan beri eksik olmayan desteğinize minnettarım ♥


''Titremeyi bırakır mısın lütfen, beni de geriyorsun.'' Mia bekleme salonundaki koltukta oturmuş bacağını sallıyorken bir elini ağzına götürmüş şeytan tırnağını kemiriyordu.


Eline yavaştan vurup ağzından uzaklaştırmasını sağladım. Elimle bacağının üzerine bastırdığımda sallanmasını kesti ama yüzünde hiç bir rahatlama görmemiştim.

Gerçi ona hak vermemek şu noktada imkansızdı. Ultra lüks bir binanın içerisinde etrafımız 'En moda benim!' diye bağıran güzel kadınlar ve adamlar ile çevriliydi. Hepsi buraya ne kadar ait olduğunu kanıtlar biçimde hareket içerisindeyken Mia ile ben fazlasıyla toy ve özensizdik. Bunu itiraf etmemiz için sesli dile getirmemize gerek yoktu, gelip geçen herkesin gözlerini üzerimizde uzun bir süre gezdirmesinden bunu rahatlıkla anlayabiliyorduk. 


İleride masasında oturmuş olan bir asistanın telefonu çaldığında dikkatimi ondan çekmiştim. Mia'nın gerginliği beni daha da geriyordu. Kendimi buraya ait hissedemiyor olmam zaten çoktan içimi darlamıştı. Yanaklarımı şişirip ayağımı sallamaya başladığımda bu sefer bacağıma Mia vurdu. 

Gözleriyle bana işaret ettiğinde kafamı çevirdim. Az önce telefonuna cevap veren asistan bize doğru ilerliyordu. Şişmiş olan yanaklarımı şişirmeyi bırakıp, oturuşumu dikleştirdim. 

''Jacobs sizinle görüşmek için müsait. Beni takip edin.'' Kafasıyla bize selam verip önden yürümeye başladığında ayağa kalktık. Mia titremeye devam ederken ben önümüzde yürüyen kızı inceliyordum.

Ayağında bulunan en az on iki cm'lik topuklu ayakkabılarıyla o kadar rahat yürüyordu ki; bir an topuklu ayakkabı giymek için yaratıldığını düşündüm. Fazlasıyla ince bir vücudu vardı ve beline kadar gelen sarı saçları ensesinde at kuyruğu yapılmıştı. Artık fazlasıyla kendimi kötü hissediyordum. 

Eliyle kapıyı nazikçe gösterirken yüzünde sevimli bir gülümseme vardı. Ona gülümseyip kapının önünde kitlenmiş olan arkadaşımı sertçe iktirip debelenmesine sebep olurken içeri girdik.

Jacobs kafasını kaldırıp bizimle göz göze geldiğinde artık bende hızlı atan kalbimi dengede tutamıyordum. Sakinleşmeyi beklerken burnuma dolan sevgilimin kokusu beni az da olsa ortamın gerginliğinden uzaklaştırmıştı. Sweat'i üzerimden çıkarmamış olduğuma sevinmiştim.

Gözleri önce Mia'yı sonra beni soğuk soğuk incelerken keşke kazanmasaydık diye düşünmeye başlamıştım. Baştan sona incelemesi bittiğinde soğuk bakışları birden sevgi ve enerji dolu bakışlara dönüştüğünde yerimizden sıçradık. ''Hoş geldiniz kızlar!''

Mia ile birbirimize aptal aptal bakıyorduk. Ağzımız bir karış açık kalmış birbirimize bakarken Jacobs gülerek yanımıza geldi. ''Tanrım, üzerinizdeki gerginlik enerjimi öldürmeye başladı!'' Kendimize gelmemizi sağlayan dokunuşu omuzlarımızda sıkılaştığında, bizi oturmamız için bebek mavisi pofuduk koltuğuna doğru yönlendirdi.

Mia ile yerimizi aldığımızda hala şaşkınlık içerisindeydik. Ortamın ve Jacobs'ın bu kadar samimi olacağını düşünmemiştim. ''Ne içersiniz kızlar? Kahve, bitki çayı, meyve suyu, soda.. ya da kendinize gelmeniz için viski?'' Gülümsediğinde bizde gülümsedik. 

''Kahveye asla hayır demem Jacs.'' Ortamın sıcaklığından yararlanıp bende samimi davranmaya başladığımda gülümsemesi daha da genişledi. Mia bana anlamsız bakışlar atarken omuz silktim. 

Back to Life / Justin Bieber & Barbara PalvinWhere stories live. Discover now