Bölüm 13 ✿

901 105 133
                                    

"İtiraf ediyorum mu?" dedi Petra, kafası karışmış bir şekilde gazlı içeceğinden bir yudum alırken. "O nasıl bir oyun ki?"

Christa, yerde oturarak oluşturdukları devasa çemberde boğazını temizledi ve herkesin dikkatini çektiğinde içtenlikle gülümsedi. Üstündeki uzun, beyaz elbise Ymir'in seçimiydi ve takılarını da Reiner almıştı. Her zamanki gibi ipeksi sarı saçları bir güneş misali parıldıyordu. Resmen bir kraliçe gibi, diye içinden geçirdi Petra. Şu güzelliğe bir bak. 

"Herkes kendisiyle ilgili bir itirafta bulunuyor," dedi Christa halka basın konuşması yapıyormuş misali öne çıkarak. "Oyunu Eren seçti ama sizce de çok hoş değil mi? İyice yakınlaşıp birbirimizi tanımak adına harika bir fırsat gibi duruyor!"

"Tch." dedi Levi, ilgisizce. Çocuk muyuz biz? "Tam bir ergen oyunu."

Christa, evin huysuz çocuğu Levi'ı takmayan bir cevap vermekle yetindi. "Bu doğru noktaya basan bir cevap, sonuçta biz de ergeniz. Herkes kabul ediyorsa başlayalım mı? İlk kim başlamak ister?"

Oyun güzel olmasına güzeldi fakat ortamda uzun sayılabilecek bir sessizlik olmuştu. Her ne kadar sınıf arkadaşı olsalar da her gün bu şekilde kalabalık takılan arkadaşlar değillerdi sonuçta. Bu onlar için yeni bir adımdı ve kimse kirli sırlarını ortaya dökecek kadar cesur görünmüyordu -Eren bile-. Herkes konuşması için birbirine bakarken en sonunda bulundukları durumu kurtaracak ve zincirleri kıracak bir hamle gerçekleşti.

"İtiraf ediyorum, Christa ile evlenmek istiyorum." dedi Ymir, gururlu ve büyük bir gülümsemeyle. "Bu bilmediğiniz bir şey değil gerçi."

"İtiraf ediyorum," dedi ve Ymir'in sözüne kurt gibi atladı Reiner. Herkesin onu dinlediğine emin olduktan sonra elini civciv sarısı jöleli saçlarından geçirdi. Çoğu kişiden iri olması sebebiyle çemberde bir hayli sıkışmıştı. "Ben de Christa ile evlenmek istiyorum."

"Onunla ben evleneceğim," Ymir, alnını Reiner'ın alnına yasladı gözlerinin içine bakarak. "Yolumdan çekil yoksa seni parçalarım."

"İtiraf ediyorum, Eren'i tanıştığım ilk günden beri seviyorum." dedi Mikasa, tartışma ortamını delip geçen bir ses tonu ile. Sesi buz gibiydi ama cümlesini kurarken kalbi bir güneş kadar sıcacıktı. Doğum günü kızı olarak çemberde yerini değiştirdi ve Eren'in yanındaki Connie'yi yerinden edip kollarını Eren'e doladı. "Ömrümün sonuna kadar onu sevmeye devam edeceğim."

"İtiraf ediyorum, Mikasa'yı bir yıldır seviyorum," diyerek karşılık verdi Eren. Sıkıca Mikasa'ya sarıldı ve başını göğsüne yasladı. Mikasa, Eren'in yeni aldığı atkıyı takmıştı -evet, iki atkı takıyordu-. "Ömrümün sonuna kadar onu sevmeye devam edeceğim."

"Tch," dedi Levi, ikisine iğrenen bir bakış atarak. "Cıvıksınız. Midem bulandı."

Mikasa, haklı olduğunu bilse de Levi'a öldürücü bir bakış attı fakat Levi'ın bakışları hiç değişmemişti. Petra, göz ucuyla Levi'a baktı. Zaten tam yanında oturuyordu, Levi başını ona çevirince göz göze gelmişlerdi. Petra hafifçe gülümsedi ve aceleyle başka bir şeyle ilgileniyormuşçasına başını diğer çevirdi. Levi, kısa bir süre daha ona baktı. Neden kaçtı ki? 

"İtiraf ediyorum, sınıfta ve özellikle de sınavlarda gaz çıkartan benim." Sasha, romantik ortamı eforsuzca bozmuştu. Diğer yandan da üç cips kasesini ağzına tıkmaya çalışıyordu. "Evet, Mikasa'nın tüm suçlamaları doğruydu. Gaz çıkartan hep bendim, Bertholdt değil. Sadece suçu ona atıyordum uyuduğu için. Patates ve stres gaz yapıyor."

Bu fazla dürüst -biraz da iğrenç- itiraf ile ortam bayağı bir sessizleşmişti. Kimseden çıt çıkmamıştı ve herkes önündeki atıştırmalıkla oynuyor gibi yapıyordu. Samimi bir itiraf olmasına karşılık herkes tam olarak yakın olmadığından ne diyeceğini bilemedi. Bir süre sonra gözler zavallı kurbana, Bertholdt'a, çevrildi. Bertholdt, kısmaktan çizgi şeklini almış gözleriyle Sasha'ya baktı.

"İtiraf ediyorum, gaz çıkartmak için sürekli odayı terk ediyorum." dedi Connie, sessiz ortamı bozarak Sasha'ya destek çıkmak adına. Ardından Sasha ile sesli bir beşlik çaktı. "Osurmuyormuşsunuz gibi tepki vermeyin! Hepiniz içinizde tutup gazınızı evde patlatıyorsunuz!"

"İğrençsiniz," dedi Levi tekçe. "Veletler."

"Madem herkesi eleştiriyorsun, bir de senin itirafını duyalım Levi." dedi Erwin ve Hanji gülerek. Levi'ın hemen hemen her şeyini bilirlerdi zaten, tek istedikleri biraz eğlenceydi. Mike da onlara katıldı. "Yoksa korkuyor musun? Veletler seninle dalga geçer diye mi?"

"Siz susun," derken Levi, yargılayıcı bir şekilde ikisini süzdü. "Kaş, Dört Göz ve Kurt Adam."

Dörtlü yakın arkadaş grubu birbirini yerken Petra'nın aklı başka yerdeydi. Levi'a olan aşkını itiraf etmeyi düşündü bir anda gelen deli cesareti ve Eren ile Mikasa'nın birleşmesinden aldığı gazla. Edebilir miydi bu itirafı? Yeteri kadar cesaretli miydi cidden? Bugün çok güzel ve özel bir gündü fakat Petra, aşkını ona itiraf edemeyecek kadar korkak olduğunu fark etti. Hâlâ Levi'ın ona aşık olmasının imkansız olduğunu düşünüyordu, onu sonsuza dek kaybetmekten korkuyordu. Ona daha yeni yeni ulaşabilmişken kaybetmesi korkunç olurdu. Üstelik bir kez daha hayatından renklerin silinmesini istemezdi. Bir yandan da kaderin onları sürekli bir araya getirmesi onu umutlandırıyordu. Yine de olumsuz bir yanıt alırsa...

"İtiraf ediyorum," dedi Levi, en sonunda. Söyleyeceği şey aklına geldikçe kasılıyordu. Ne diyebilirdi ki? İtiraf etmesi gerekiyordu. Buna hazır değildi, aslında bir o kadar da hazırdı. Kendi içinde çelişmeyi bırakabildiğinde devamını getirdi. "Tch. En büyük korkum küf."

Mike, Erwin ve Hanji eski evi sarsacak kadar büyük bir kahkaha patlattı -tamam, belki de tek Hanji bu kadar yüksek sesli gülmüştür-. Jean, kişnercesine burnunu çeke çeke gülerken Marco da onun gülüşünü fark edip daha da fazla gülerek en iyi arkadaşına katılmıştı. Armin ayıp olmasın diye gülercesine bakıyordu, onun hemen yanındaki Annie ise pek de eğleniyor gibi değildi.

Petra  gülmeden edememişti. Kısa bir süre güldükten sonra itirafını düşünerek önüne döndü. Belki de itiraf etmeliydi? En azından üstü kapalı bir şekilde konuşmayalım, diye geçirdi aklından. Harekete geçmem gerekiyor. Oturduğum yerde sayamam.

"İtiraf ediyorum," dedi Mike, Petra'nın düşüncelerini bölerek. "Bir keresinde Franz ve Hannah'ı ayırmak için Franz'ın yanlışlıkla poposunu ellemiştim."

"İtiraf ediyorum, ben de bazen ata benzediğimi düşünüyorum." dedi Jean, gülerek. Bir zamanlar kalbini fazlasıyla kıran bu konu artık onu rahatsız etmiyordu, hatta ve hatta kendisiyle o kadar barışık olmasını sağlamıştı ki artık umursamıyordu. "Bunu Armin'in bana fotoğrafımı göstermesinden sonra fark ettim. Bence bir hayli yakışıklıyım."

Petra, gülüşmelerden sonra nefesini tuttu. O an geliyordu. Kimse öne atılmaya hazır değildi bu yüzden onu da kesemezlerdi. Panik atak geçirecek gibi hissetmesine rağmen cesaretini topladığı ilk anda konuştu."İtiraf ediyorum, hepinizi ayrı ayrı çok seviyorum."

"Bu bir itiraf değil, Petra. Bize bilmediğimiz bir şey söyle, ayrıca biz de seni çok seviyoruz."

Bunun farkındaydı. Söylemek istediği şey bu bile değildi. Belki de hiç bu işe bulaşmamalıydım, diye düşündü. Kendi ellerimle mezarımı kazdım! Şimdi ne yapacağım? "İçinizden birini başka türlü seviyorum."

O itiraftan sonra Petra, tüm gece boyunca yanlış anlaşıldı. İnsanlar onun bu sevgisini Mikasa'ya bağlamıştı, bir kardeş sevgisi olarak algılamıştı ve üstünde durmamışlardı. 

Mikasa dışında. Mikasa ise olayı bildiği için sadece susmakla yetindi. İyi denemeydi, arkadaşım.

Impossible (Levi x Petra)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin