Bölüm 5

277 153 16
                                    

Egemen'den

Büyüdüğüm, öz annemin özlemini duyduğum, eksikliğini hissettiğim, yıllarca babamla mücadele içinde yaşadığım evde babam şimdi de farklı bir çocukla yaşıyordu. Ama büyük farklılıklar vardı. Her ne kadar Uraz babamın kanından olmasa da babamın Uraz'a karşı bir düşmanlığı yoktu. Beni Emine annemle evlenmeden önce tamamen yok sayan adam Emine annemle evlendikten sonra çok değişmişti. Halbuki Uraz'a emanet gibi davranıyor, sanki misafirmiş gibi muamele ediyordu. Keşke beni de misafir gibi görseydi diye düşünmekten kendimi alamıyordum.

Evin önüne arabayı park edip indim ve Tolga ve Uraz'ı beklemeden eve doğru yürüdüm. Zile bastıktan birkaç saniye sonra kapı açıldı.

"Buyurun Egemen Bey. Vural Bey de Emine Hanım da evdeler. Vural Bey sizi beklediğini söylemişti."

Babamın beni neden beklediğini öğrenmek için bir an önce gitme isteğimi geri plana atarak arkama baktım ve Uraz'la Tolga'nın hızlı hızlı geldiklerini görünce onları beklemeden salona geçtim. Emine annem salonda oturmuş televizyonda belgesel izliyordu.

"Babam nerede Emine anne?"

Benim sesimi duyduğu gibi omzunun üstünden bana baktı. Beni kısaca süzdükten sonra gülümseyip "Çalışma odasında Egemen," dedi.

Olumlu anlamında başımı sallayıp merdivenlere yöneldim. Tolga'nın arkamdan seslenmelerini yok sayıp babamın odasına adımladım. Özellikle çalışma odasına izin alınmadan girilmesinden nefret ettiğini bildiğimden odasına sesli bir şekilde girip kapıyı duvara vurdum. Ahşap, büyük masasının ardındaki koltukta oturmuş bir dosyayı inceliyordu. Kapının açılmasıyla kafasını aniden kaldırıp bana baktı.

Kızmış bir sesle "Egemen!" dedi. Sesi uyarı doluydu.

İlerleyip masasının karşısındaki ikili koltuğa oturdum. Bezgince "Beni beklediğini söylemişsin. Önemli değilse işim var," dedim.

Kaşlarını çatıp "Önemli!" dedi. Biraz duraksayıp devam etti. "İşinin söyleyeceklerimden önemli olacağını sanmıyorum," dedi küçümseyen bir ses tonu kullanarak.

Dişlerimi sıkıp "İş görüşmesine gideceğim," dedim.

Küçük bir kahkaha atıp kendi kendine "Kesin işe alınırsın(!)" diye mırıldandı. Oldukça sessiz söylemişti ve muhtemelen benim duymadığımı zannediyordu. Sonra kafasını kaldırıp samimi bir gülüş sergilemeye çalışarak "Uraz'la baya samimisiniz," dedi.

"Evet?" dedim sorgularcasına. Gerçekten küçük bir çocuğa duyduğum merhamet bile bu adamı rahatsız mı ediyordu? Sesimdeki aksiliği sezmiş olacak ki yumuşak bir dille konuşmaya başladı.

"Bilmem. İyi bir ağabey gibisin ama ileride o çocuğun ailesinden biri çıkıp gelirse..."

Daha fazla devam etmesine izin vermeyerek konuştum. "Başka bir şey var mı baba?" Şu zamana kadar gelmeyen insanların şimdiden sonra gelmeleri, çok olasılıklı değildi ama gelseler bile artık her şey için çok geçti.

Babam gözlerini önündeki dosyaya çevirirken "Sen yine de çok umutlanma," dedi. Bahsettiği şey belliydi. Babam arkası boş konuşmazdı. Her ne kadar nerede şarkı söyleyeceğimi bilmiyor olsa da kesinlikle boş durmamıştı. Dikkatli olmam gerektiğinin farkına vararak onu umursamadan kapıya yöneldim. Elim kapının kolundayken yine konuştu.

"Okula yeni biri gelecek. Normalde dönem ortasında öğrenci alımı yapılmıyor ama önemli bir kız. Eski mezunlardan birinin..."

Babamın yine gereksiz açıklamalar yapacağını fark ederek konuşmaya başladım. "Kim?"

Uçurum KenarındaWhere stories live. Discover now