İçimdeki öfkeyi kusarcasına, İçimdeki acıyı hafifletmek istercesine haykırıyordum etrafa... Yanaklarıma iniyordu gözlerimden adeta fırlayan damlacıklar... Bir ailem yoktu artık... Bir daha onları göremeyeceğimi biliyordum ama onların var oluşu bile bana güç verirken şimdi onların öldüğünü bilmek... Nefesim kesiliyordu... Yaşamak bile acı vermeye başlamıştı artık... Bir deniz insanı olduğum güne nefretimi öfkemi akıtırken keşke o günü yaşamasaydım diyordum kendime... Malesef ki kendi kaderini seçemiyordu kimse... Ne yazık... Ayakta bile zor dururken her hücreme işleyen intikam duygusu tutuyordu beni... Bir boşluğa durmadan yol alıyor gibiydim... Sonu bilinmez bir boşluk...

Yavaşça gözlerimi araladığımda gördüğüm şey yerden çok yükselmiş olduğumdu ve aniden yerde buldum kendimi...

Yüzüstü düşerken canım bir hayli acımıştı. Kolum, diz kapağım... Bir anda olsa içimdeki acıyı unutturmuştu. Yine aklıma geldi işte...

Hafifçe başımı yerden kaldırdığımda etrafımda ki herkes benden olabildiğince uzaklaşmıştı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken herkes yattığı yerden kalkmaya çalışıyordu.

Tamamen ayağa kalktığımda bir yanımda Bayan Elizabeth diğer yanımda Bay Tom belirmişti. Biri sağ diğeri sol kolumdan tutup çekiştirmeye başladıklarında ellerinden kurtulmaya çalışıyordum fakat çok halsizdim ve bir kaç küçük hamle dışında bir şey yapamadım.

Sanki aylardır gözümü kırpmamış gibiydim. O kadar halsiz o kadar yorgundum ki neredeyse yürüyemiyordum. Gözlerim kapanmaya başladığında beni bir çöp torbası gibi fırlattılar. Aniden yerde buldum kendimi... Milim kıpırdayamazken hafifçe ve zorla gözlerimi açmayı başarmıştım. Gördüğüm şey karanlıktı... Daha fazla gözlerimi açık tutamadım ve bir örtü misali göz kapaklarımı gözlerimin üzerine örttüm...

...

Yavaşça gözlerimi araladığımda bir yatakta olduğumu fark ettim. Gözlerimi iyice açtığımda karşımda duran Bayan Elizabeth ve Bay Tom'un meraklı bakışları arasında kalmıştım. Hala halsizdim ama önceki kadar değil...

" Bunu nasıl yapabildin?" dedi Bayan Elizabeth yüzümde meraklı bakışlarını gezdirirken...

" Neyi?" dedim anlamamıştım ve bunun hem yüzüme hem de sesime yansıdığından adım kadar emindim. Bir anda Bay Tom ve Bayan Elizabeth kenara çekildi , önüme de kocaman bir ekran çıktı. Başladım görüntüyü izlemeye...

Meydana bir hışımla giriyorum, Bay Tom ve Bayan Elizabeth'e deli gibi bağırdıktan sonra arkamı dönüp sıradakilere bağırıyorum. Tam arkamı dönmüş iken Bayan Elizabeth suratıma sertçe bir tokat indiriyor. Gözlerim bu esnada çok dikkatimi çekti rengi değişiyordu resmen..! Kırmızı bir renge dönüşürken çığlıklarım eşliğinde yükseliyorum ve tenim, yüzüm, gözlerim kırmızının en koyu tonunu yaşarken etrafıma gözle görünür dalgalar yayıyordum ve bu dalgalar herkesi savuruyordu etrafa...

Derince bir nefes alıp izlemeye devam ettim. Bağırdıkça rengim daha da koyulaşıp mor bir renge dönüşüyor... Saçlarım sanki bir ahtapotun bacaklarını andırırken hızla uzayıp sağa sola çarpıyor. Tırnaklarım oldukça uzarken bir kasap bıçağı kadar keskin duruyordu. Bir anda nefesim kesilip gözlerimi araladığımda her şey aniden normale dönüyor ve hızla yere düşüyorum.

Gerisini bildiğim için bakışlarımı önüme indirdim.

" Bunu nasıl yaptığını bize söylemen gerek! İyi düşün! Bunu nasıl yaptın?" deyince Bay Tom hafifçe başımı kaldırıp yüzüne baktım.

Kendimden korkuyordum ve bunu nasıl yaptığım hakkında hiç bir bilgim yoktu.Alt dudağımı bükerek bir mırıltıyla" Ben... B-Bilmiyorum..." diyebildim. Şimdi anlıyordum neden bu kadar halsiz düştüğümü...

" Şimdi neler hissettiğini bize söylemen gerek! Tamam mı?" deyince Bayan Elizabeth başladım anlatmaya...

Gözümün hiç bir şeyi görmediğini, ailemin yok edilmesinin beni oldukça etkilediğini, bir anda kendimi çok güçlü hissedişimi...

Kısacası her şeyi anlattım.

" Hiç kimseye ama hiç kimseye bundan bahsetmeyeceksin! Anladın mı!" Bay Tom bunu bastıra bastıra söylemişti. Derince yutkundum.

" Neden böyle oldu?"dedim titreyerek.

" Bilmiyoruz. Ancak şuan da bunu kimsenin bilmemesi gerek. Kendi iyiliğin için bundan hiç kimseye bahsetme olur mu?"dedi Bay Tom sakin tutmaya çalıştığı bir tonda.

" Ama herkes oradaydı!.." dedim korkulu gözlerimi yüzünde gezdirirken.

" Bir şeyler uyduracağız. Yeter ki sen kimseye belli etme." tamam anlamında başımı salladım. İkisi de birbirine bakıp uzaklaşınca hızla ayağa kalkıp arkalarından gittim. Beni fark edememişlerdi ve konuşuyorlardı. Tam duyamıyordum ancak son cümleyi Bay Tom biraz daha sesini yükselterek söyledi.

" Sandığımızdan daha güçlü!.."

-BÖLÜM SONU-

** Ekranın sağ köşesindeki küçücük yıldız tıklayıp düşüncelerinizi benimle paylaşır mısınız? :)**

Beyaz GüçWhere stories live. Discover now