Aslı okuldan erken çıkmak isteyen kızların genelde yaptığı gibi karın ağrısını bahane ederek revirden izin kağıdı almayı başarmıştı. En yakın arkadaşı Naz'dan duyduğu bu numaraya daha önce başvurmamıştı, başvuracağını da asla düşünmezdi. Fakat umutsuz dönemler, gerçekten de umutsuz önlemler gerektiriyordu. Zira Melis ile beklenmedik ve sarsıcı yüzleşmesine ek olarak bir de ne yana baksa ona bakan ve fısıldaşan insanlar görmekten fena halde sıkılmıştı; daha fazla burada olmaya katlanamazdı.
Okuldan bir an önce çıkmaya o kadar odaklanmıştı ki anca elinde izin kağıdıyla okul bahçesinde kalakaldığında eve gidemeyeceği kafasına dank etti. Bu saatlerde evde yalnızca büyük ablası Aylin oluyordu ve o tek başına, Melis ve okuldaki diğer herkesin ona verdiği rahatsızlığın toplamını rahatlıkla aşabilirdi. Dolayısıyla eve gitmek şu an bir seçenek değildi. En azından annesi dönene kadar...
Bir kafeye gidip meraklı bakışlar eşliğinde bolca gözyaşı dökmek de şu an için kendisine pek de cazip gelmiyordu doğrusu.
Bu şartlar altında gidebileceği tek bir yer vardı. Hedef zihninde şekillendiği anda ayakları onun komutunu beklemeden hareket etmeye başladı. Yemekhane ve spor salonunun bulunduğu ek binanın arka tarafındaki pek de gizli sayılamayacak "gizli yere" ulaştığında, orada bulunan tek banka oturdu.
Ya şu an ders saati olduğundan ya da günün bitmesine son bir ders kaldığından etrafta kimsecikler yoktu. Bu da gözyaşlarını serbest bırakmak ve kısa süreliğine de olsa yüzündeki güç maskesini indirmek için Aslı'nın ihtiyacı olan tek şeydi. Omuzları çökerken başını da önüne eğdi. Yalnız olduğunu bilmesine rağmen saçları önüne düşüp yüzünü gizlediğinde rahatlamıştı. Bu rahatlamanın da etkisiyle yaşlar, yanaklarından aşağı sicim gibi süzülmeye başladı.
"Hayda, kızım yine mi sen?"
Mete'nin sesini duyduğunda oturduğu yerde hafifçe sıçradı. Hemen gözlerini silip saçlarını geriye attı. Bakışlarını sesin geldiği yöne çevirmeden hemen önce manasız bir dürtüyle eli saçlarına gitti ve özellikle ön kısımları el yordamıyla düzeltti.
"Asıl yine mi sen?" diye cevap verdi çocuğa çatlak bir sesle.
"Ağlıyor musun?" diye sordu Mete tereddütle, yüzünde meraklı bir ifade ve gözlerinde hafif de olsa acıma vardı.
O dile getirmese dahi ağladığını fark ettiğini biliyordu Aslı; zira kıpkırmızı gözler, sürekli çekilen bir burun ve kırık ses tonu onu fazlasıyla ele veriyordu. Fakat çocuğun tereddütle sorduğu bu soru ve ona acıyan bakışları Aslı için son nokta oldu ve öfkesine hakim olamayarak bağırmaya başladı: "Evet ağlıyorum, izin verirsen de huzur içinde devam etmek istiyorum."
Kızın saldırgan tavrı karşısında neye uğradığını şaşıran Mete bir sonraki cümlesini düşünürken sessiz kalmayı tercih etti. Normal şartlar altında akıllıca bir tercih olabilirdi ancak mevcut koşullarda bu, Aslı'yı daha da çileden çıkarmaktan başka bir işe yaramamıştı.
YOU ARE READING
Aramızda Kalsın
Teen FictionNisan ve Güney küçük yaşta tanıştıkları andan itibaren birbirlerinin en iyi dostu olmuştur. Liseye başladıkları yıl ayrı sınıflara düşerler ve ayrılmaz ikili ilk kez ayrılmak zorunda kalır. Aralarına giren tek şey bir koridor da değildir üstelik; f...