17. Bölüm : "Bayram"

2.3K 191 15
                                    

Bayramsa Bayramınız Mübarek Olsun

Hiçe sayılıyor bak dîn-i İslam
Kan gölüne döndü bak Afganistan
Bayram mı olurmuş göz yaşlarından
Bayramsa bayramınız mübarek olsun

Onulmaz yaralar merhem beklerken
Ayasofya mahkum feryad ederken
Kudüs boynu bükük masum bakarken
Bayramsa bayramınız mübarek olsun

Derdim anlatmaya yetmiyor lisan
Esaret altında köle Müslüman
Bak bülbüller sustu bahçe perişan
Bayramsa bayramınız mübarek olsun

Gurbete gelmişiz vatandan ırak
İslam unutulmuş yuvalar harap
Bize gerçek bayram nasip et Ya Râb
Bayramsa bayramınız mübarek olsun

🌙🌙🌙

Sevgi; merhemdi, yaralı gönüllere.

Aslında her türlü yara, sevgi ve şefkatle geçerdi.

Bu yüzden, küçükken düştüğümüz dizlerimiz, annelerimiz öptüğünde geçerdi.

Sevmek ve sevilmek gerekirdi. Fıtrat arardı bunu yana döne.

İnsan ilk önce, sevmeyi yaratanı sevmeli sonra kendini.

Gerisi pamuk ipliği gibi.

Sevmemen imkansız hale gelir.

Allah'ı ve kendini seversen, kalbinde kötülüğe yer kalmaz. Nefret, aynı kalpte barınmaz. Sevgisizlik, aynı kalpte yeşermez.

Bir sandalyeye farklı gözle bakarsın, bir çiçeğe. Huylandığın böcek güzel gelir gözüne.

Çünkü seversin; o böceği Yaratanı ve kendisini sevmemen zor hale gelir.

Sevdikçe, dağıtırsın suya hasret gibi sevgiye hasret herkese, herşeye. Sevdikçe, sevesin gelir. Sevdikçe, beraberinde saygıyı, muhabbeti, şefkati, merhameti, paylaşmayı getirir. Sevdikçe, sevilirsin.

Sevildikçe, çiçekler açar gönlünde. Bahar gelir sana, mevsim kış olsa da. Artık sen, bahara müebbetsindir. Mutlu olmak için sıcak ülkeler aramaz bedenin. Çünkü zaten sıcacıktır kalbin ve rengarenktir. Deniz, kum, yazdır.

Şimdi ve günlerdir Erva'da bu ruh halindeydi. 7 senelik evliliğinde bu kadar heyecanlı ve kıpır kıpır hissetmemişti kendini. Aralarında aşamadıkları bir duvar vardı ve 7 sene sonra da olsa, aşmışlardı. Elhamdülillah. Dilinden şükür, yüzünden gülücük eksik olmaz olmuştu. Ahmet'te ondan aşağı değildi. Onu da hiç bu kadar mutlu ve konuşkan görmemişti kimse.

Gönlüne erken gelen bayram, bugün tüm Müslümanlara gelmişti. Allah'ın hediyesi, birlik beraberliğin nişanelerinden bir gündü bugün. Bayramdı.

Ahmet'i ve babasını bayram namazı için uğurlamış ve mutfağa girmişti kendiside çoktan. Kıyafetleri biraz yemek kokacak olsa da, uyanır uyanmaz giyinmişti bayramlıklarını. Yüreğinde ki hareket, ne uyutuyordu onu ne laf dinliyordu bu ara. İçinden ne geliyorsa, onu yapıyordu.

Ahmet'in gözlerinde gördüğü hoşnutluk ve beğeni de, doğru yolda olduğunu gösteriyordu.

Bu mutfağa çok girmiş, çok yemek yapmıştı ama hiç bu kadar leyla olmamıştı. Gülümsemekten alıkoyamıyordu kendini ve delirmiş gibi hissediyordu. Durup durup gülmek, akıl kârı mıydı?

Güle oynaya hazırladığı kuş sütü eksik sofrası hazır olduğunda, Ahmet'ler gelmişti.

Ama Erva, bir yandan da onlar gelmeden çocukları uyandırmayı ve giydirmeyi ihmal etmemişti.

İMTİHANDove le storie prendono vita. Scoprilo ora