sol tarafımdasın

3.5K 414 82
                                    

Aşkını itiraf edeli haftalar geçmiş olsada, Namjoon sanki dün demiş gibi hissediyordu.

Sabah perdesinden içeri giren güneş ışıkları yüzünden gözlerini araladı. Yavaş hareketlerle göz kapakları açıldı. Ellerini, belini saran yorganın üzerinde durdu. Kafasını duvar tarafına çevirdi. Güneşten kaçıyordu.

Namjoon, hafta içi ara sıra hastaneye uğrayıp Yun'ın durumunu öğrenmişti. Günden güne durumu iyiye gidiyordu. Seokjin bu duruma mutlu oluyordu.

Sevdiğini mutlu görmeyeli uzun zaman olmuştu.

Yoganın altından aniden kalktı. Bu anî hareketi yüzünden başı dönmüştü. Uzun ince parmaklarıyla gözlerini kapadı.

Büyük yatağından hoplayarak indi. Halının ortasına adımlayıp kollarını yanlara doğru açtı. Vücudunu öne doğru çıkardı. Mırıltılar çıkartıp esnedi.

"Günaydın Seokjin'im !" diye bağırmasıyla yüzünde ufak bi gülümseme oluştu. Yanağında ki çukur kendini belli etti.

Küçük beyaz komedinden telefonuna uzandı. Tuş kilidini hızlıca girip rehberine bastı.

Yoongi bir iki çalıştan sonra telefonu açabildi.

kalın namjoon
italik yoongi

"Ne bu saatte aranır mı?"

"Huh? Saatte ne var?"

"Erken."

"Neyse.. Yoongi, hadi bize gel."

"Kahvaltı?"

"Gevrek var, beğenmiyorsan gelirken bir şeyler al. Görüşürüz !"

Namjoon telefonu kapatır kapatmaz bu sefer Yoongi aradı.

"Ne bok şimdi bu?"

"Noldu?"

"Bir şeyler almak için üşendim. Hazırlan kahvaltıyı dışarıda yapalım. 10 dakikaya ordayım.Bilirsin kahvaltı en önemli öğün ve ben mısır gevreği yiyerek ölmek istemiyorum."

Yüzüne kapattı Yoongi. Dostu tam bir salaktı.

Dolabının önüne gelip tüm yerleri açtı. Açık pencereden dışarı baktı kımıldamadan. Rüzgarlı ama sıcak.

Siyah kolları bir kere katlanmış tişört ilişti gözüne. Eline alıp baktı.

"Hım.. bu güzelmiş."

Yatağına fırlattı. Dolabının alt bölümünde olan koyu kot pantolonunu alıp yatağına attı direk.

Yoongi dakik insandı. 5 dakika sonra burada olurdu. Zaten Namjoon 5 dakikada eşyalarını seçmişti.

Hızlıca giyindi, koşarak kapının önüne çıktı. Elini pantolonun cebine geçirdi. Telefonu ?

"Siktir !"

Koşarak içeri girdi bu sefer. Pis ayakkabılarıyla parke olan kısımlardan yürüdü. Annesi olsaydı eğer kulağını çekerdi. Bilgisayar masasında onu bekleyen telefonunu aldı. Ardından geldiği yoldan geri döndü.

Yoongi arabasını kenara çekip kornaya bastı. Namjoon sağ elini yukarı kaldırıp salladı.

Ön koltuğa kurulduğunda gülerek "Günaydıın!" dedi Namjoon ı harfini uzatarak.

"Seokjin'le buluştuğun kafeye gidiyorum. Oranın kahvaltısı güzel."

Seokjin dediğini duyduğunda gülümsedi direkt. Kalbinde uzun zamandır hareketsiz duran kelebekler kıpırdadı birden. Seokjin'den başka bir şey duymamıştı.

Yol boyunca sırıttı Namjoon. Yoongi bazen ona bakıp delirdiğini düşündü -ki aşık olmak insanı delirtiyor-.

Kafenin önüne park etti arabasını. Kemerini açıp indi arabadan ikisi de. Kapının önünde durdu Namjoon. Sanki, onunla ilk buluşmasıymış gibi geldi. Kalbi tekledi.

Yoongi içeri girmiş cam kapıdan ona bakıyordu. Daha fazla bekleyemeyip dışarı çıktı.

"Namjoon-ah içeride yiyeceğiz, kapının önünde değil."

Namjoon başını iki yana salladı hafifçe. İçeri girip sarı renkli masaya oturdular. Yoongi gelen garson kadına siparişleri verirken Namjoon etrafı incelemeye başladı. Sanki ilk kez geliyordu.

Elini çenesine koyup sol tarafa baktı.

"Neden hep sol tarafımdasın Seokjin?"


uzzzun aradan sonra sonunda bölüm yazabildim. güzel olmadıysa çoook özür dilerim :'(
-seokjin kafede-

sizi seviyorum, kendinize dikkat edin 💞

''''''''

🌹

Eye ❝ namjinTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon