seokjin

6.1K 699 237
                                    

Bugün okulu yoktu Namjoon'un. Geç kalkmıştı. Bulutların arasında kalan güneş odasını zar zor aydınlatıyordu. Kalın yorganı üstünden atabildiğinde odadın hafif soğukluğundan irkilidi. Kollarını yanlara doğru açıp garip sesler çıkararak esnedi. Aslında bu hareketi hep yapmazdı. Sadece dün okulda çok yorulmuştu. Ve Namjoon yorulduğu zaman bu hareketi yapardı. 

Odasından çıkıp mutfağa yöneldi. Kapıyı açar açmaz ciğerlerine doldurduğu fesleğen kokusu gözlerini açması konusunda epeyce yardımcı olmuş fakat günlük rutinin bir vazgeçilmezi olan ayak parmağını masaya çarpmaktan kaçınamamıştı. Alışık olduğu acıya karşılık dayanıklılık mekanizması devreye girmiş ayağına nükseden ağır senkronlu sızıyı yok sayarak tezgaha yönelmişti. 

Uzun boyunun dez avantajıyla bacaklarını kırıp boyu en fazla beline ulaşan tezgaha eğildi. Çikolata parçacıklı mısır gevreğini çıkardı. Çıkarttıktan sonra kutuyu yukarı aşağı salladı. İçinden çırt çırt sesler gelince bugünlük kahvaltısının çıkacağını düşündü.
Öylede olmuştu.

Tezgahın hemen yanında olan beyaza yakın renkte olan buzdolabına yöneldi. Buzdolabının raflarına göz attıktan sonra sütü alıp yuvarlak kahverenginin en yumuşak tonlarında olan masaya koydu. Çekmeceden orta büyüklükte kaşık çıkardı ve kase aramaya başladı. Evinden dışarı zorunlu olmadıkça çıkmasına rağmen mutfağa pek girmezdi. 

Mutfak çekmecesinden mor renkli kaseyi çıkardı. Sandalyesini iki üç santim kadar geri itti. Sandaleyeye oturur oturmaz çikolatalı mısır gevreğini tabağında döktü. Ardından sütünü açıp gevreğin üstüne döktü. Masanın etrafına azıcık sıçramış olan sütü boşvererek kaşığını daldırdı ve azına götürdü.

Bugün dışarı hiç çıkmak istemiyordu ama kahvaltı için buzdolabını açtığında sütten başka bir şey görememişti. Alışveriş yapma zamanı gelmişti -her ne kadar üşense de-.  

Odasına yönelirken evinin yerlerinden çıkan hışırtıdan rahatsız olmuşa benziyordu. Odasına vardığında yarım kapalı olan kapıyı eliyle sonuna kadar açtı. Dolabının önüne gelip aynada kendisine baktı. Güzel gamzesini göstererek güldü. Dolabından her zaman giydiği eşyalarını çıkarıp yavaşça giyinmeye başladı.

Dar cebine koyduğu telefonunu çıkarıp gelen bildirimlere baktı. Ah Yoongi'den başka mesaj atan yine yoktu. 

Yoongi: Hey yarın projenin son günü, umarım yapmışsındır.

Namjoon sorumluluklarını yerine zamanında getiren biriydi. Böyle şeyleri son güne bırakmazdı. Yürüdüğü sokak kaldırımının yanından arabalar hızla geçiyordu. Telefonunu cebine koydu, yürümeye devam etti.

Duvarları sarı ve yeşilin karışmış renginde olan markete girdi. Mavi küçük sepeti alarak direkt mısır gevreği bölümüne gitti. Yapmayı tek bildiği şeyler: Ramen, ramen, ramen. Oh evet, birde mısır gevreği çok iyi dökerdi.

Mısır gevreğini alıp sepetine koydu. Ayakkabılarından gelen fıyk fıyk sesler yüzünden rahatsız olmuş yüz ifadesini oluşturdu. Sütünü alırken yanına dün gördüğü kadın geldi. Ve o mükemmel adam. ''Ah nasıl bu kadar güzel olabiliyor?'' içinden geçen cümleler ile kafasını bir sağa bir sola salladı. 

''Ne alıyoruz Yun?''

''Kakaolu süt Seokjin.'' kadın tebessüm ederek cevaplamıştı. 

Mükemmel adamın adı Seokjin, olduğunu öğrenen Namjoon başını önüne eğerek yarım ağız gülümsedi, gamzesi ortaya çıkmıştı bile

Market alışverişini tamamladıktan sonra elinde iki poşet ile evine doğru ilerlemeye başladı Namjoon. Mutlu görünüyordu. Belki de sebebi Seokjin'di. Hm?

''Demek Seokjin, seni sevdim.''

medya aşırı güzel 🌹

Eye ❝ namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin