◆40◆

20K 1.8K 1.1K
                                    

Iseul'u çok merak ettiğim için onu ziyaret etmek istiyordum. Jasmin unni de aynı hastanede suçlu bir doktor olabileceğine dair bir duyum aldığını ve kontrol etmek için oraya gitmesi gerektiğini söyleyince, birlikte yola koyulmuştuk. Başta Taehyung ve diğerleri de bizimle gelmek istemişti fakat unni ayak bağı olacaklarını söyleyip onları reddetmişti.

Hastaneye vardığımızda ellerimi cebime atıp derin bir nefes vererek unninin peşinden ilerledim.

"Sen kızı görmeye git. Ben de şu doktoru gözlemleyeceğim." dedi unni yuvarlak siyah çerçeveli cam gözlüklerini takarken. Muhtemelen o gözlüğün benim göremediğim özellikleri vardı.

Başımı sallayarak onu onayladıktan sonra yollarımızı ayırdık. Iseul'un odası olduğunu tahmin ettiğim yere doğru ilerledim. Elimin tersiyle gözlerimi silip, içeriye girdim.

Şansıma hala aynı odadaydı ve iyi görünüyordu. Fakat sanırım saçları dökülmüştü, bu yüzden başına bone takılmıştı. Bunu görmek beni üzse de belli etmemeye çalışarak yatağının kenarına oturdum. Beni görünce çok sevinmişti. Dongchul'u sorduğumda onun yetimhaneye verildiğini söyledi, fakat kendisini belli zamanlarda ziyaret edebiliyordu ve eğer birileri onu evlat edinirse kardeşini ziyaret etmesine izin vermek zorundalardı.

"Jungkook oppa nerede?" diye sordu birden.

"Ah o mu? O şey... İyileşti."

"Gerçekten mi? Artık konuşabiliyor ve yürüyebiliyor mu?"

Başımı salladım. "Evet."

"Peki neden seninle gelmedi?"

"Çünkü.. Bedeninin güçlenmesi için hâlâ zamana ihtiyacı var. Ama söz, tamamen iyileştiği zaman onu da yanımda getireceğim."

Iseul mutlulukla başını salladı. "Tamam!"

Gülümsedim ve yanağını okşadım. "Sana burada iyi bakıyorlar mı?"

"Evet! Abim her geldiğinde bana çikolatalar getiriyor. Doktor amca da yememe izin veriyor."

"Iseul-ah, sana.. Hastalığının ne olduğunu-"

"Lösemi olduğumu biliyorum."

Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Ona söylemişler miydi?

"Doktor amcayı abimle konuşurken gizlice dinledim. Yaşama ihtimalim çok azmış."

Başını aşağı eğdi ve parmaklarıyla oynamaya başladı. "Ölürken canım çok yanacak mı?"

Donakalmış bir şekilde ona bakıyordum. Tanrım... O daha küçücük, masum bir kızdı. Ölmeyi hak etmiyordu ki.

"Ölmekten korkuyor musun Iseul?" dedim başını okşayarak.

Omuzlarını silkti. "Bilmiyorum. Sanırım yok olmaktan korkuyorum."

"Yok olmayacaksın." dedim başımı sağa sola sallayarak. "Ayrıca ölmekten değil, yeterince yaşayamamış olmaktan korkmalısın."

Başını kaldırarak, büyümüş gözleriyle bana baktı. "Nasıl yani?"

"Sana göstereceğim. Bir dahaki sefere geldiğimde... Üstelik yanımda Jungkook da olacak. Sadece bekle tamam mı?"

Kocaman gülümsedi. "Söz mü?" dedi serçe parmağını uzatarak.

Gülümseyip serçe parmağımı onunkine geçirdim. "Söz."

Iseul ile vedalaştıktan sonra Jasmin unniyi bulmak için koridorda dolanmaya başladım fakat onu bulamayınca hastanenin çıkışına gitmeye karar verdim.

• Bᴀᴅ Bᴜɴɴʏ Π Jᴇᴏɴ Jᴜɴɢᴋᴏᴏᴋ •  Where stories live. Discover now