7: Kimler Kendini Korumalı

480 63 87
                                    

Tüm öğrenciler şaşkınlık içinde etraflarına bakarken ben de Astoria’yla göz göze gelmiştim ki Dexter arkamızda belirdi. “Neler oluyor?” yazıyı fark edince durdu “O kan mı?”

Çocuğun ilk sorusu yüksek sesle, iki kez art arda Argus Filch tarafından tekrar edildi. Hademe kalabalığı yarıp ortaya gelerek kaçınılmaz olarak kedisini görünce donakaldı. “Kedim! Kedim!” diye haykırdı ardından “Bayan Norris’e ne oldu?”

Sonra kimse ne olduğunu bile anlayamadan ortada öylece duran Harry Potter’ı fark etmesiyle ona saldırması bir oldu. “Sen!” diye bağırdı gözleri fıldır fıldır dönerken. “Sen! Kedimi sen öldürdün! Onu sen öldürdün! Seni öldüreceğim! Ben…”

Zavallı adamcağız daha lafını tamamlayamadan Dumbledore’un sesi duyuldu “Argus!”. O ve beraberinde birkaç öğretmen olay yerine varmıştı. Dumbledore, Bayan Norris’i çözdü ve sonra “Benimle gel Argus.” dedi. “Siz de Bay Potter, Bay Weasley, Bayan Granger.”

Lockhart hevesle öne çıktı. “En yakını benim odam, müdürüm. Hemen üst katta. Lütfen kendinizi evinizde…”. Dumbledore daha fazla konuşmasına izin vermeden “Teşekkür ederim Gilderoy” dedi.

Geçmeleri için onlara sessizce yol açtığımızda en önde Dumbledore arkasında Lockhart ve onların ardında Profesör McGonagall ile Snape hızla geçip gitti. Öğretmenler ayrıldıktan bir süre sonra kalabalıktan gürültü yükselmeye başladı. Amacı ortalığı karıştırmakmış gibi görünen Draco Malfoy’un ağzı yine oynamaya başlamıştı ancak ortamdaki uğultu kar kristalleri gibi çocuğun kelimelerini yuttuğu için ne dediğini anlayamıyordum.

Astoria, bana ve Dexter’a döndü, “Bu ne demek oluyor?”

“Ben de merak ediyorum.” diye yanıtladım kızın sorusunu.

Bizler tartışmaya devam ederken ortaya sekiz büyük öğrenci çıktı ve aynı anda bağırdılar.

“Ravenclaw beni takip edin!”

“Slytherin beni takip edin!”

“Gryffindor beni takip edin!”

“Hufflepuff beni takip edin!”

İtişip kakışılmadan düzenli sıralara girildiğinde binalar, Sınıf Başkanları tarafından Ortak Salonlarına yönlendirilerek ilerlemeye başladı. Yol boyunca yetkili üst sınıf öğrencilerin bir şey bildiğini düşünerek herkes onlara bitmek bilmez sorular soruyorlardı ama ikisi de  hiçbir şeyden haberleri olmadığını anlatmak için çırpınıp durdular yalnızca.

Gürültüyle Ortak Salon’umuzun içine girdiğimizde birinci sınıflardan Adam Pantzike “ Varisin düşmanları derken kimden bahsediyor?” diye sordu. “Kimler kendini korumalı?”. Hemen yanındaki kız, Barbie Candle, aynı tonda bağırdı. “Ben kimsenin düşmanı falan değilim.”

Herkes salonun içinde kendine bir yer aldıktan sonra tüm gözler Sınıf Başkanları’na çevrildi. Biz de ne yapacağımızı bilemeden şömineye yakın bir köşeden odayı izlemeye başladık. Şölende bize sataşan üçlüden biri olan Allister “Şu sarı veletin haklı olduğu bir konu var.” diye ortaya çıktı. “Muggle doğumlular gerçekten tehlikede.”. Onun gerçekten bir şey bilip bilmediğini merak ettim.

“Ne demek istiyorsun?” diye sordu Cedric Diggory merak dolu bir endişeyle.

Allister bir adım geri gidip arkadaşlarından birini dürttü. “Anlat onlara Caleb.”. Caleb’ın gergin mi ya da gayriciddi mi olduğu belli olmuyordu. “Büyükannem anlatmıştı.” derken koltuğa oturdu ve bakışlarını odanın içinde gezdirdi. “O daha öğrenciyken Sırlar Odası bir kez açılmış.” tepkimizi ölçmek için duraksadıktan sonra devam etti. “Ve oda açıldığında Muggle doğumlu bir öğrenci ölmüş.”

Melrose: Hufflepuff KupasıWhere stories live. Discover now