13

51.3K 3K 1.4K
                                    

Lale Teyzenin bahçesinin duvarlarında oturmuş, dondurma yiyorduk. Üç çocuk, duvarın iç tarafına diktik gözlerimizi. Mis gibi lale kokusu vuruyordu. Kadının adına nefis bir sevgisi ve takıntısı vardı. Bahçesini lalelerle doldurmuştu. "En sevdiğim çicek." diye mırıldandım. "Hem çok güzel kokuyor, hem de rengarenk."

"Koray, Feza'ya biraz lale çalar mısın?" dedi Tunç Koray'a dönerek. Koray'ın bakışları kısa bir an bana kayınca itiraz ettim.

"Hayır, Lale teyze yakalarsa çok kızar!" Koray beni dinlemedi bile. Bahçeye atlayıp her renkten bir tane lale kopardı, duvara geri tırmanıp elime tutuşturdu. Sonra kıpkırmızı yanaklarıyla önüne döndü.

Lale Teyze pencereden bizi gördü. Elimdeki laleleri de. Birden kapıya fırladığında üç çocuk yere atlayıp koşmaya başladık. Laleler hayatımda aldığım tek çiçekti. Onları bir kitabın arasına koyup sonsuzluğa sakladım.

Salondaki koltuğa yayılmış, kitap okuyordum. Biri arkadan boynuma sarılınca Yiğit olduğu düşüncesiyle ellerimi beline sarıp havada takla atmasına sebep olarak üzerime düşürdüm. "Ups." diye inledi Koray. Şimdi üzerindeydim. Kollarından tutup koltuğa gömdüğümde gözlerini gözlerime dikti, sırıttı.

"Demek benden nefret ediyorsun." diye kızdım ona.

"O gün Yiğit'le fazla samimiydin." Bakışları dudaklarıma kayarken alt dudağını ısırdı. "Ben de fazla kıskancım."

"Ya?"

"Ya."

"Bu mu bahane?" Güldü, dudaklarıma uzandı. Kendimi geriye çektim. "Bunun sonucu bir hafta trip yalnız." Gözlerini kıstı.

"Dayanamam."

"Dayanırsın. Ne de olsa benden nefret ediyorsun." Alayla güldü.

"Etmediğimi biliyorsun."

"Salonda oynaşmayın." diye çemkirerek salona girdi Yiğit. Koray göz devirdi.

"Yiğit ne zamandır eve benden nefret eden göt lalelerini alıyoruz?" Yiğit ıslık çaldı. Koray ise iyice kıstı gözlerini.

"Yiğit gözlerini kapat." dedi Koray. Yiğit iç geçirerek ellerini gözlerine kapattı. "Laleden kastın..." Kendini bir anda kalçama yasladığında inlememek için nefesimi tuttum. "Bu mu?"

"Koray." diye iç geçirdim.

"Hem sen laleleri seviyordun." Kızardım. "Ne hoş kıvranıyorsun öyle." dedi beni süzerek. Zorlukla yutkundum.

"Ta-tamam, yok trip falan. Çek şeyini... Şey- Laleni!" Sırıtarak kendini geriye çekti.

"Yola gel bebeğim."

"Hem sen kıskanır mıydın ya?" diye alay ettim. Tunç'u da hep kıskanırdı, çok iyi hatırlıyordum.

"Ohoo, konu sen olunca adam öldürürüm." Yiğit'e kaydı gözlerim kısa bir an. Ellerini gözlerine kapatmış, bekliyordu.

"Yiğit'i öldürme." Yiğit hızla gözlerini açtı.

"Kimi öldürüyon la yavşak? Sen dua et en yakın arkadaşımı çaldın, ses çıkartmadım." Koray ona sinirli bir bakış atınca Yiğit pısıp koltuğa sindi.

"Hadi senle biraz gezmeye çıkalım." dedi Koray bana dönüp gülümseyerek. Ayağa kalkıp odama geçtim, beyaz tişörtle siyah bir pantolon giyinip yanına döndüm. Evden çıkıp Koray'ın motoruna doğru adımladık.

O motoruna güzelce yerleşti, ben de arkasına binip bir güzel dayayarak ellerimi beline doladım. "Ne güzel götün var." diye mırıldandım sırıtarak. Bana kısa bir bakış attı omuz üzerinden, motoru çalıştırdı.

"Sıkı tutun." O gün nasıl delice gaza yüklendiğini görmüştüm, o yüzden dediğini yapıp sıkıca sarıldım beline, başımı omzuna koydum.

"Kask-" Gazı köklemesiyle dişlerimi birbirine geçirdim. "Ha- Ha- Hasiktir!"

Koray kahkaha attı. "Mükemmel, değil mi?" ne dediğini anlamam on saniye sürdü. Rüzgar sesini alıp götürüyordu.

"Yeter, duralım!" Gaza iyice yüklendiğinde gözlerimi yumup daha sıkı sarıldım. "Piç." diye mırıldandım. Duymadığına kalıbımı basabilirdim. Rüzgar gözlerime ve kulaklarıma doluyordu. Ve yazın başındaydık henüz. Korkmasaydım motora binmek iyi hissettirebilirdi. Serinletiyordu.

Sonunda bir kafenin önüne çekti, indiğim an sendeledim. Beni belimden yakalayıp kendine çekerek düşmemi engelledi. Sonra ise kahkaha atmaya başladı. Ona dil çıkartıp içeri girdim.

Bir masaya yerleşip iki mangolu milkshake ve çikolatalı cheesecake söyledik. Sonra birbirimize döndük. "Burası yeni mi?" dedim etrafımı incelerken. Bu kafeyi daha önce hiç görmemiştim ama çok tatlıydı. Mavi sandalyeleri, mavi masaların üzerinde bembeyaz tül örtüleri vardı. Duvarlar ise bebek pembesiydi. Aşırı sevimliydi.

"Hayır. İki yıl oldu açılalı." Başımla onaylayıp önüme döndüm. "Ee sen neler yaptın bunca yıl." dedi çenesini yumruğuna yaslayıp.

"Liseyi bitirdim. Yiğit'le anılar biriktirdim. Başka arkadaşım yok sayılır zaten. Antrenörlük belgesi aldım. Biliyorsun, boks salonu açtım. Öyle. Sen?"

"Üniversitede iki yılım kaldı benim. Hazırlık da okumuştum ondan dolayı işte. Şimdi yaz tatili ve ben aşık oldum. Başıma bela aldım anlayacağın. Öyle işte." dedi beni taklit ederek. Güldüm. Bela?

"Nasıl bir bela bu?"

"Imm..." Düşünür gibi yaptı. O sırada pastalarımız ve içeceklerimiz gelmişti. "Karanlıktan, solucan ve sümüklüböceklerden... Ha birde denizin dibinden korkan bir çocuktu. Şimdi koca adam oldu ama..." Dudaklarını birbirine gömüp başını iki yana salladı. "Hiç değişmemiş. Herkes papatyadan sevgi falı bakarken o annem bana playstation alacak mı diye fal bakan bir veletti. Sonra ailesi..." Başını tekrar iki yana salladı. "Onu kaybettim. Gitti. Sonsuza dek gitti sandığımda ilk başta Tunç bana kaldı diye memnundum. Sonra istediğimin Tunç olmadığını fark ettim." Masadaki tülün desenlerine daldı gözü. Ben merakla onu dinliyor, heyecanla bir sonraki cümleyi bekliyordum. "Ben üzerine solucan attığımda çığlık çığlığa koşuşturan çocuğu istiyordum. Sonra bir gün karşıma çıktı." Güldü yarım ağız. "Yanında yakışıklı bir veletle hemde. Sinirden motorla yanlarından geçip yerdeki suyu üzerine attım çocuğun."

"Bilerek mi..." dedim şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırarak. Bana bakıp omuzlarını kaldırırken sevimli bir gülümseme takındı.

"Kıskancım demiştim. Sonra önüme bir ilan geldi. Boks salonu açıyordu. Dedim ki Koray, ne yapıp edip alacaksın bu çocuğu, kendine saklayacak, kimseye elletmeyeceksin. Yoksa iç sesim beynimi sikecekti. Geldim kayıt olmaya, bir de haberim yokmuş ondan gibi yaptım. İnandı salak." Kaşlarımı çattığımda yine sırıttı.

"Çok fenasın."

"Biliyorum canım." İçeceğinden bir yudum aldı. "Ufak bir pürüz. Çocuğun Tunç'a ilgisi var gibiydi. Onu da aradan çekmek zor olmadı gerçi." Kaşlarımı kaldırdım ama o konuya girmedi. "Ve biliyor musun, bunca çabamın ödülü mükemmeldi. Seni öpmek hayatımda tattığım en güzel duyguydu Feza."

Geçmişim (Gay)Where stories live. Discover now