8

50.9K 2.9K 1.4K
                                    

Tunç üzerime tırmanıp duruyordu. İtiştiriyordum ama sırnaşıyor, tekrar tekrar sırnaşıyordu. İtiyordum falan ama işin dalgasındaydım, benim de niyetim vardı sarılmaya yani. Koray ise buruşturduğu suratıyla bizi izliyordu. Kaşlarımı çattım ona, bakışlarımı tekrar Tunç'a çevirip anın tadını çıkarttım. Koray'la moralimi bozamazdım.

"Seni çok seviyorum Feza Abi." diye mırıldandı Tunç büzdüğü dudaklarıyla, kucağımda yükselip yanağıma bir öpücük bıraktı. Koray ayağa kalkınca ikimiz de o tarafa döndük.

"Nereye?" dedim ona bakarak.

"Eve. Midem kalktı."

Kroşe atmayı öğretmeye çalışıyordum.

"Dirsek daha yukarıda." dedim bir öğrenciye. Yiğit salonun bir ucunda lapa tutarken tüm öğrenciler sıraya girmiş, ilk kroşelerini deniyorlardı. Ben de izleyip hatalarını söylüyordum. Sıra Koray'a geldi. Sağlam bir kroşe geçirdiğinde kaşlarımı çattım. Bakışları bana döndü. Bahane aradım ama bulamadım. "Güzel." dedim sadece. Sıranın arka tarafına geçti. Sıranın başına döndüğümüzü fark edince el çırptım, herkes bana döndü. "Dörderli grup olup öyle çalışın." Herkes kendine boyuna göre grup arkadaşı bulurken Yiğit yanıma geldi.

"Tuvalete gitmem gerek."

"Çabuk ol." Başıyla onaylayıp soyunma odasına koştu. Bakışlarımla etrafı tarayıp azarlayacak öğrenci aradım. Otoritemi ancak böyle kurabiliyordum. Öyle bir alandı ki sadece konuşarak ve emirlerime uymayarak saygısızlık etmiş oluyorlardı. Şınav cezası verdiğim zaman kendimi gözlerinde yüceltebilirdim ve beni ciddiye alabilirlerdi. Amacım buydu yani.

Koray'ı gördüm o sırada. Kum torbasında çalışıyordu. Yanına adımladım. "Neden bir grupta değilsin?"

"Herkes eşleşti." dedi bana bakmadan. İç geçirdim.

"Bir grup beşli olsaydı zarar sağlamazdın." Bakışlarını bana çevirdi, duraksayıp etrafına bakındı.

"Kusura bakmayın. Ben şimdi..."

"Gel ben çalıştırayım seni." Şaşkınlıkla bana baktı. Gittiğim kursta hoca bir görev verirdi ve herkes o tekniği çalışırken hoca da aralardan öğrenci seçip çalıştırırdı onları sırayla. Gayet yararlı oluyordu ayrıca.

"Peki." Karşıma geçti. Elime iki lapa alıp birini yan tutarak havaya kaldırdım. Bir kroşe geçirdi. Ardından aparkat.

"Aparkat atarken yerdeki ayağını çevirip omzunla vur." dedim göstererek kendim de. Tekrar kroşe aparkat tuttum. Sonra gardını düşürdüğünü anlasın diye kafasına hafifçe vurdum. Hemen gardını kaldırdı. Bir sağ highkick, ardından sol middlekick. Tekrar sağ highkick, döner tekme için elimi kaldırdığımda atarken sendeledi. Yakalamak için uzandım, omuzlarımı sıkıca yakaladı, göğüslerimiz birbirine çarparken dengeyi sağlayabildi. Nefes nefeseydi. Nefesi dudaklarıma vururken iri gözlerimi gözlerine diktim. Neden bilmiyorum ama... Kalp çarpıntılarım göğsümü delebilirdi. Belki göğüs kafesim engel olmasaydı, kalplerimiz buluşmuştu bile.

"Pa-pardon." diye mırıldanıp boğazını temizleyerek geri çekildi. Başımla hafifçe onaylayıp lapaları tekrar havaya kaldırdım.

*

"Çok yordun insafsız, kasıklarım ağrıyor." diye homurdandı eve dönerken Yiğit. Koray ufak bir tebessümle baktı ona. Ben de güldüm.

"Geçen ders gelmemiştin, bu ders telafi ettin işte. Kötü mü?" Bakışlarını kaçırıp sinirle dudaklarını yukarda topladı. Yolun ortasında durup yanaklarını sıkarak iki yana çekiştirdim. "Şöyle yapma! Çok sevimli oluyorsun!" Başını tutup göğsüme bastırıp sıkarak iki yana salladım, kıvırcık saçlarını karıştırıp bir öpücük bıraktım. Tüm bu süreçte bez bebek gibi kollarım arasında sallanan Yiğit bir homurtu çıkarttı.

"Feza yeter nefes alamıyorum." dedi sonunda.

"Ya çok tatlı değil mi ama?" dedim Koray'a dönerek. Asık suratını diğer tarafa çevirdi.

"Öyledir."

"Feza!" diye homurdandı Yiğit. "Bırakıcan mı abicim?"

"Sen de hiç sevdirmiyorsun kendini ha." diye mırıldanırken bıraktım onu, yürümeye devam ettik.

"Sen de hiç sevilmiyorsun Feza. Aslında yakışıklısın ama mesela Melis'e değil Koray'a bakarsın. Üzülüyorum bak harbi diyorum." Yiğit çocuğumuz olsa çok güzel olacağıyla ilgili bir şeyler mırıldanırken Koray'la gözlerimiz buluştu, hemen başımı önüme çevirdim. Melis derslerden Yiğit'in seksi dediği bir kızdı. Koray malum. Yiğit de patavatsız.

"Yiğit rahat bıraksana." dedi Koray. "Başımız şişti senin yüzünden." Yiğit'in bakışları ona kaydı. Başlıyoruz...

"Aa sen de homoseksüeldin değil mi? Lan biz sizi yapalım? En azından yabancıya gitmez Feza'm."

"Yiğit!" diye bağırdım gerçekten sinirli bir sesle. Koray'a baktığımda sırıtıyordu. Ona kaşlarımı çattığımda suçum yok der gibi ellerini havaya kaldırdı. başını diğer tarafa çevirdi.

"Neden kızdın ki şimdi?" dedi Yiğit masum masum başını eğerken.

"Sus artık." dedim ve başımı çevirdim. Yiğit bu sefer bana yanaşmaya başladı. Önce sırnaştı yanıma, sonra başını hafifçe koluma sürttü. Ardından kolumu kaldırıp altına girerek kolumu omzuna aldı. Gülmemek için dudaklarımı dişlediğim sırada başını koltukaltıma sürtüyordu.

"Terliyim."

"Istırırım ben onu yalarım bile." Yüzümü buruşturduğumda kahkaha attı. Aptal.

"Ben karşı taraftan yürüyeyim o zaman." dedi Koray yüzünü buruşturarak. O sırada Yiğit onu sallamadan tek bacağını havaya kaldırıp kalçama sürttü.

"Bu gece odama gelsene." Yiğit'in kollarını boynumdan indirmeye çalıştığım sırada Koray onu hafifçe süzüp yolun karşı tarafına geçmek için o tarafa ilerledi. Cidden gidiyordu. Ne olmuştu ki şimdi?

"İyi geceler Koray." diye seslendim ona. Sallamadı bile.

"Biz uyumayalım bu gece." diye mırıldandı bu sefer Yiğit. Koray bize doğru çevirdi başını.

"Yiğit yeter."

"Aa sana ne oluyor be?" dedi Yiğit yapmacık bir tavırla.

"Midem kalkıyor." diye homurdanıp yola döndü Koray. Yüzümü buruşturdum. Ay götüm.

Yazlığa gidiyorum birkaç hafta bölüm atamayabilirim haberiniz olsun diye söylüyorum💚

Geçmişim (Gay)Where stories live. Discover now