KS - 4. Bölüm: YENİLİKLER

Start from the beginning
                                    

"Cemşit sen ne yaptın?" Karısı avazı çıktığı kadar bağırıyorken adam şoku atamamıştı üzerinden. Bu yaptığı karısına ve kızına uyguladığı şiddetler gibi değildi. Birini öldürmüştü. Katil olmuştu ve ölene kadar o parmaklıkların arkasında kalacak, çürüyerek ölecekti.

"Kes sesini kadın!"

"Katil oldun. Sen katil oldun..." Genç kadın olduğu yere çökerken Gülfem hâlâ şaşkınlıkla bekliyordu. Ani bir karar vermesi gerekiyordu. Şimdi vereceği karar ile bu adamdan ömür boyu kurtulabilirdi. Çok uzun sürmedi plan yapması. Cemşit'i o parmaklıkların ardına yollarsa gerisini bir şekilde hallederdi. Aklı ile hep övünmüştü. Pratik zekâsı uzun zaman önce işine yaramayı bıraksa da bu gece yeniden göreve başlamıştı. Cemşit'in elinden attığı bıçağa yaklaştı ve ayağı ile itekledi duvara.

"Burada olanları kimse bilmeyecek. Kendine gel hemen," derken sesini sakin tutmaya çalıştı. Cemşit ise bu kızın ne dediğini anlamaya çalışıyordu.

"Tut ayaklarından kaldıralım. Hemen toplayalım etrafı." Gülfem adamın gözlerine baktı küçümseyerek. Fırsat ayağına kadar gelmişken onu bırakmazdı.

"Saçmalama. Çekil şuradan," yere eğildi ve yatan adamın nabzını kontrol etmeye çalıştı. Parmaklarının altından hissettiği güçsüz atışlar ile sandalyede duran havluyu alıp uzattı yerde oturan Hamide'ye.

"Adam yaşıyor. Hemen ambulansı ara. Onlar geldiğinde de haneye tecavüz etti, karıma sarkıntılık etti bende saldırdım de. Sakın bizi karıştırma, Herkes senin bize değer vermediğini biliyor, bu bahaneye inanmazlar." Cemşit bir süre anlamaya çalıştı. Bu kız ona neden yardım ediyor bir türlü kavrayamadı.

"Hadisene ne bekliyorsun?" Gülfem'in sözleri saçma gelse de korktuğu için mantıklı gelmişti o an. Cebinden çıkardığı telefon ile ambulansı aradı.

"Al şunu bastır yarasına ölecek yoksa adam," kadın da sözleri kafasını sallayarak onaylamış, ardından da havluyu yaraya bastırmaya başlamıştı.

"Ceza alır mısın almaz mısın bilmiyorum ama senin için avukat tutacağım," saniyeler içinde aklı başında biri için saçma, hapse girme korkusu yaşayan biri için son derece mantıklı planı işe yaramak zorundaydı. İlk işi bu adamı o parmaklıkların ardına sokmak, sonrasında ise kardeşini alıp buralardan kaybolmaktı.

"Sen bana niye yardım ediyorsun kız? Doğru söyle ne planlıyorsun?" Omzundan tutup savurdu adam. Gülfem duvarın kenarına düşmüş, dudaklarından acı bir inilti dökülmüştü. Eliyle belini ovuşturup cevap verdi.

"Ne planlayacağım? Sen gidersen biz nerede barınacağız? Seni düşündüğümden değil, kendimizi düşünüyorum. Ayrıca ne olursa olsun başımızda bir erkek olmazsa halimiz harap olur. Bizi burada barındırırlar mı sanıyorsun sen?" Gülfem bunları söylediği için dilini ısırıyordu ama Cemşit bunu bilmiyordu.

"Ben olay olduğunda burada değildim. Ben sonra geldim anladınız mı? Beni karıştırmayın sakın. Karakol köşelerinde duramam bu yaştan sonra," adamın yarasını bırakıp kapıya yöneldiği sırada Cemşit yakaladı kolundan. Kendisine çevirdiği kadını yeniden, yaraladığı adamın önüne fırlattı.

"Yok öyle kaçmak Hamide Hanım. Sen bu evdeydin, bu şerefsiz Cihan sana saldırdı ve ben de namusumu korudum. Haneye tecavüz etti, karıma sarkıntılık etti bu herif, bende kendimi savundum. Diyeceksin anladın mı? Sen korku ile ne gördüğünü hatırlamıyorsun. Şimdi tut şu havluyu ölmesin pezevenk." Hamide gözlerini büyütüp, kafasını iki yana sallarken kabul etmek istemiyordu. Tam kurtuldum, artık rahatım derken bir de hapishane köşelerine düşmezdi.

"Anlamadıysan anlatayım. Senetlerin hala elimde, tek telefonuma bakar geldiğin yere gidersin," üzerine eğilen adam ile korkuyla titreyen kadın mecburen kabul etti sözlerini. Hele bir hapse girsin o senetleri bulup kurtulacaktı ondan da bu tımarhaneden de.

AHÛZAR SERİSİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now