25

5K 229 49
                                    

Sabah telefonumun çalması ile uyandım. Bilinmeyen bir numaradan çağrı vardı.

Uykulu bir şekilde, "Alo?" dedim.

"Günaydın Ave. Daha doğrusu Avelaine, kısaltmayı kullanmama kızmıştın."

Sesi tanıyamamakla birlikte sabah sabah bu kadar fazla konuşan çocuğa sinir olmuştum.

"Kimsin sen?"

"Chris. Kumsalda tanışmıştık, yani öyle umuyorum."

"Telefon numaramı nereden buldun?"

"Zor olmadı Avelaine."

"Pekala, neden aradın sabah sabah?"

"Sabah diyorsun ama saat 2 oldu."

"Soru sordum Chris."

"Seninle görüşmek istiyorum. Bak şaka gibi gelebilir ama o günden sonra telefon numaranı bulmak için çok uğraştım. İlgimi çektin, fazlasıyla. Sadece bir gün bana izin versen ve takılsak?"

"Bu çok ani oldu."

Ne diyeceğimi bilemedim. Ama arkadaşça takılabilirdim.

"Pekala, saat kaçta ve nerede?"

-

"Selam."

Karşımda sırıtan bir Chris bulmak şu an garip gelsede benim tek düşündüğüm Justin bunu öğrenince ne tepki verecekti.

"Selam."

Masaya geçtiğimizde siparişlerimizi verdik.

"Çok ani olduğunun farkındayım. Ama gününün iyi geçmesi için elimden gelen her şeyi yapacağım."

Gülümsedim.

"Bu kadar kasmana gerek yok. Seninle arkadaşça yemeğe çıktım Chris. Diğer türlüsünü düşünmeni istemiyorum."

"Açık sözlüsün."

"Olması gerektiği gibi."

Biraz daha takıldıktan sonra sinemaya girmeye karar verdik. Telefonumu uçak moduna almıştım. Huy.

Film bittikten sonra fuara geçtik ve eğlendik. Eğlenceli bir çocuktu. Ama arkadaşımdı.

Telefonuma bir saat önceden mesaj gelmişti.

Justin: neredesin?

Ave: dışarıda

Ave: bir şey mi oldu?

Justin: telefonun neden kapalıydı

Ave: sinemaya girmiştim

Ave: uçak modunda kalmış

Justin: karşına bak

Kafamı kaldırdığımda bana bakan bir Justin'i asla beklemiyordum. Hemde Chris ile gezerken.

Justin: geri döndüm

Justin: rahatını bozma

walking on a dream // jbWhere stories live. Discover now