15. Bölüm: Güçsüz

3.6K 322 34
                                    

Hayat her zaman zor değildi benim için. Yapmak isteyip de yapmadığım bu zamana kadar çok az şey olmuştu. Güzel bir kadındım, bir adamı elde etmeyi biliyordum; hatta bu güzelliğim başıma çoğu kez bela açmıştı. Kaan'ı öldürdükten sonrasını zaten biliyorsunuz. Şimdiki zamandan devam ediyorum.

Hastanede, içtiğim alkol ve aldığım miktarını bile hatırlamadığım uyuşturucu yüzünden komaya girdikten sonra uyandığımda, yanı başımda beni bir çocuk gibi azarlayan ama niyetinin iyi olduğunu bildiğim Esra ve bir demet siyah gül ile sarı montumla uyandım. Gözlerimi siyah güllerden alamıyordum, yavaşça uzandım ve güllere dokundum. Yine çok keskin bir diken elime batıp kanattığında Esra, "Arya!" dedi hızla telaşlanarak. Benim ise o an yüzümde, saf sayılabilecek garip bir gülümseme vardı.

Esra yaklaştı ve parmağımdan akan kanı yavaşça sildi. Güllere baktı. "Kim göndermiş olabilir?" dedi yavaşça. "Kuzey mi acaba?"

Aniden gerçekliğe dönmüş gibi kendime geldim. Yüzümdeki aptal gülümseme silinirken "Sanmıyorum." dedim. O sırada, odanın kapısı açıldı ve içeri ellerinde ironik bir şekilde beyaz gül tutan Kuzey Hasoğlu girdi.

Gülebilseydim o an gülerdim. Ağrılarım ve içimde benim bile fark etmediğim birkaç ahlaki değer gülmemi engellemişti. Kuzey odaya girer girmez siyah güllere bir bakış attıktan sonra, zorlama bir şekilde gülümsedi. Esra "Hoş geldin." dedikten sonra elinden beyaz gülleri alıp diğer yanıma koydu. İnanılmaz tuhaf bir görüntü vardı şu anda; bir yanımda Duman'dan gelmiş olan ve benim kim olduğumu bildiğini gösteren sarı montumla siyah güller, diğer yanda ise benim kim olduğumu hiç bilmeyen ve kendimi ona teslim ettiğim, seviştiğim Kuzey'den gelen beyaz güller duruyordu. O kadar ironikti ki odaya bir sessizlik çöktüğünde bunu normal görmüştüm.

Esra bir bahane bularak odadan çıktı. Kuzey üstündeki kalın paltoyu çıkarmadan bana baktı. "Neden oldu bu?" dedi yavaşça.

Gözlerine baktım. Hayatımda gördüğüm en parlak mavi gözlerdi bunlar. Gözleri öyle keskindi ki, cam kırığı gibi batıyordu bana bakışları. "Ne?" diyebildim sadece. Yanımda duran beyaz gülden bir yaprak düştü.

Kuzey gözlerime bakıyordu. "Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?"

"Hayır."

Uzun süre sustuk. Odadaki kocaman saat iğrenç bir sesle çalışıyordu. Kuzey gözlerini benden ayırmıyordu, en sonunda rahatsız olup "Bir şey yapmaya çalıştığım yok." dedim.

Kuzey ise, "Seni aramadığım için üzgünüm." diye devam etti. Tuhaf bir geceden-kalma görüşümle yüzüne baktım. "Önemli değil." dedim yüzsüzce.

"O arabada geçirdiğimiz geceden sonra, bayağı bir şey çıktı." dedi dikkatle. Bana bakan buz mavisi gözleri kısılmıştı. "Evime giren hırsızla ilgili."

Beyaz tenli olmama rağmen, utandığım anlarda -ki bu çok nadir olurdu- yüzüm kızarmazdı. Belki de gerçekten beni utandıracak bir şey olmadığı içindi. Kuzey bunu söyledikten ve belki de o hırsızın kim olduğunu bildiğini belli ettikten sonra da utanmama rağmen kızarmamıştım. Kuzey'in gözlerine bakmaya devam ettim.

"Neden yaptın?" dedi. Sadece bu cümleyi söylemişti. Sesi öylesine ruhsuz ve duygusuzdu ki, o an hayatımda ilk kez yakalanmamın verdiği rahatsızlık hissi o anki durumumdan daha çok canımı yakmıştı.

Hiçbir şey demedim. Büyük ihtimalle eve girenin sadece ben olduğumu düşünüyordu. Beni ele veren de tam bir aptal gibi elimi kestiğim için akan kan olmalıydı. Kuzey bir adım yaklaştı, ondan yayılan gerilimi hissedebiliyordum.

Siyahı Öldürmek (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now