9.Bölüm: Rica

6.9K 504 75
                                    

Sena Çıracı, İstanbul sosyetesinde bir adı olan, her gittiği mekânda mutlaka en üstün muameleyi gören bir kadındı. Daima yanında taşıdığı ufak pembe bir saati vardı ve onda en çok dikkat çeken şey de buydu. Kabarık siyah saçları, Afro-Amerikan gibi durmasına neden olan ve nasıl becerdiğini anlamadığım şekilde daima bronz kalan teni, ona bir ışıltı katan ela gözleri vardı. Uzun boylu değildi, çok da kısa sayılmazdı. Onun görünüşü, sağladığı partilerle var oluyordu.

Sena ailesiyle beraber yaşamayı bırakalı birkaç yıl olmuştu. Benden yaşça biraz büyüktü, ama yaptığı dolgun makyaj ona ağır bir hava katıyordu. Kendi evi, Beykoz sahilindeki lüks evlerin arasındaydı ve her gittiğimde bulmakta güçlük çekmemi engelleyen bir rengi vardı; açık turuncu. Bana kalırsa iğrenç bir renkti ancak Sena'dan her rengi bekleyebiliyordum. Sena tam da herhangi bir çılgınlığında asla şaşkınlığa uğratmayan bir insandı. Onunla barda tanışmıştım. Annemin evinden çıkıp barda sabahladığım bir gece, gelip bana viski ısmarlamış ve beraber sabaha kadar onunla konuşmuştuk. Hatta ondan ayrılmayı reddeden erkek arkadaşını telefonla aramış ve en sarhoş halimle Sena'nın beni sevdiğini anlatmıştım. Utanç verici olmasına rağmen zevkli bir andı.

Annem yüksek dozda uyuşturucudan ölünce, babamın lüks evine değil de Sena'nın yanına gittim. Beni hiçbir şey sormadan eve aldı ve birkaç gün annemin gözlerimin önünden gitmeyen yüzünü düşünüp bir köşede delirmemeye çalıştığımda bana yardımcı oldu. Bana öylesine güzel ve iyi davrandı ki, hala bunun karşılığını ona tam anlamıyla verebilmiş değilim.

Birkaç ay sonra, Sena bir moda haftasında konuk oldu ve tasarladığı birkaç parça görücüye çıktı. Oldukça ses getirmiş bir olaydı ve benim de annem öldükten sonra dışarı ilk kez çıkışımdı. O defileden sonra, Sena açık turuncu evinde muhteşem bir parti düzenledi. Defile sonrası kocaman eve doluşan mankenler, iş adamları ve İstanbul'un zengin kesimleri sabaha kadar evde kaldı ve bu gazetelerde tam anlamıyla olay oldu; bu parti Sena Çıracı'nın dönüşü olarak yorumlandı.

Parti gecesi, annemin öldüğü geceden sonra ilk kez o kadar çok içtiğim gece oldu. Kendimi kaptırırcasına pahalı ve hatta daha önce tatmadığım içkileri su içer gibi içtim, hatta birinde uyuşturucu olduğunu duyduğumda içimde derinlere gömdüğüm ve bu anı bekliyormuşçasına dışarı çıkan bir his beni sardı; gözlerim kayar gibi oldu ve partinin başından beri dibimden ayrılmayan ve adını hatırlamadığım, sol elinde dövme olan adam kolumdan tutup beni çatıya götürdü.

Ilık bir akşamdı ve çatıda kimse yoktu. Adam elindeki paketi bana uzattığında gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Küçük paketi aldım ve adam o sırada beni öpmek için yüzümü tuttu. Onu bir elimle itsem de uzun ve güçlü bir adamdı. Geri çekilmedi, hatta boğazımı tuttu ve zorla ona bakmamı sağladı. Bana bakışında iğrenç bir istek vardı.

Telaşın beni sardığını hissederken onu tekrar ittim ve aşağı inmeye çalıştım. Sadece "Dur." dedi ancak dinlemedim. Hızla inerken aniden kolumu yakaladı ve beni kendisine çekti. Onu ne kadar itsem de kafam yerinde değildi ve beynimden kaslarıma giden herhangi bir emir oluşmuyordu. Adam üstümdeki elbiseyi soydu ve iğrenç bir şekilde beni öpmeye başladı. Ağladığımı hissediyordum, güçlü eliyle iki elimi de tuttu ve bacaklarımı ayırdı. Çığlık attım. Diğer eliyle de ağzımı kapattığında hayatımda ilk kez korkuyu hissetmiştim.

Kalan son gücümle, adamı olabildiğince sert ittim ve adamın buraya çıkarken elinde getirdiği pahalı bir İskoç viskisinin şişesini adamın kafasında tüm gücümle parçaladım. Adam neye uğradığını şaşırdı, bir süre bana baktıktan sonra alnından yüzüne doğru süzülen sıcak kan, şaşkın yüzünü kırmızıya boyarken bu görüntüden zevk aldığımı fark ettim. Az önce içtiğim şişelerin ve yarı yarıya aldığım minicik paket uyuşturucunun bana veremediği hazzı ve doyumsuz zevki, bu adamın yüzüne ince bir çizgiyle inen koyu kan vermişti. Adam yere yığıldı ve kırılan şişenin camından birini elime aldım. Adamın yüzünde kanın geçtiği yere camı batırdım ve bundan o kadar zevk aldım ki, durmadım. Duramadım.

Siyahı Öldürmek (TAMAMLANDI.)Där berättelser lever. Upptäck nu