14. Bölüm: Sarı Mont

3.7K 314 20
                                    

"Benimle saat 2'de parkta buluş."

Kaan'ın yazdığı ve birkaç dakika önce ben küfürler ederek koşudan evime gelip sıcacık duştan çıktığım anda telefonuma gelen mesaja öylece baktım. Doğru düzgün hissedemiyor gibiydim. Kafam, haftalardır Kaan'ın tacizi yüzünden öylesine yoğun ve korkmuş haldeydi ki doğru düzgün çalışmıyordu. Numarasına ve daha sonra aynada kendime iğrenerek baktım.

Yapmalıydım. Başka seçenek bırakmamıştı bana. Hemen sağıma uzandım ve müzik çalarımı aldım. Duştan çıktığımı belirten ıslak saçlarımı sıkıca topladım ve her zaman beni sıcak tutan sarı montumu giydim. Kaan'ın numarasına tıklayarak "Verdiğim adrese gel." yazdım. Ona Sarıyer'deki annemin yanına taşındığım zamanlar kazara keşfettiğim kulübenin adresini yazdım. Sonra gözüm solumdaki çekmeceye kaydı.

Çekmeceyi yavaşça açtım ve içinde adeta parlayarak davetkar şekilde bana sırıtan silaha baktım. Cebimde bulunan bıçağın o an için ağır geldiğini hissediyordum. Uzandım ve silahı aldım, içinde 3 tane mermi vardı. Bu kadarının yeteceğini düşünerek silahı montun iç kısmına soktum. Sonra evden hızla ayrıldım.

Sarıyer'e doğru giderken hava iyice soğumaya başlamıştı. Ne yaptığımın çok da farkında değil gibiydim. Kaan Alsoy, o sırada bana mesaj atmaya devam ediyordu. Sonunda istediğini elde ettiğini düşündüğünü biliyordum, hatta neredeyse yüzünde oluşan pis sırıtışı gözlerimin önündeymişçesine görebiliyordum. İğrenerek hızlanmaya devam ettim.

Kulübeye geldiğimde çevrede bir tane kuş bile yoktu. Hızla nefes alarak acele hareketlerle kulübeye girdim. Küçük ve tek odalı bir kulübeydi. Montumun cebinde ağırlaşan bıçağın ve silahın yanında duran gazeteleri çıkardım. Elimden gelenin en iyisini yaparak ve aşırı bir titizlik örneği göstererek, bütün kulübeyi gazete ile kapladım. O sırada, kulübeye doğru yaklaşan arabanın farları, gazeteyle kapladığım camdan yüzüme ulaştı.

Olacaktı. Hazırdım buna. Kaan Alsoy'dan ve amansız, bitmek bilmeyen tehditlerinden bıkıp usanmıştım. Kaan'ın ölmesi, herkesin işine gelecek bir olaydı. Kendimi gülümsemeye zorlayarak sahte maskemi yüzüme geçirdim.

Kaan yavaşça kapıyı açtı. Yüzünde garip ve daha çok şaşırmış bir ifade vardı. Gülümsedi, beni baştan ayağa süzdükten sonra "Bu monttan nefret ediyorum." dedi sarı geniş montuma bakarak. "O güzel vücudunu saklıyor."

Kusmak istedim. Bunu yapmak yerine gülümsememi hiç bozmadan bekledim. Soğuk bir terin, montumun içinden inerek sırtıma ilerlediğini hissettim.

Kaan kapıyı kapattı. Yüzünde, beni ne zaman görse oluşan ifadenin aynısı oluştu; iğrenç ve pislik dolu bir bakışa eşlik eden yapış yapış bir gülümseme. Bir şey demedim, yaklaştı ve yapmaya karar verdiğim gibi "Kaan." dedim hemen. Önce onu ikna etmeyi deneyecektim.

"Hmm?" dedi sadece. Bana bir adım daha yaklaşırken bakışları dudaklarımda geziyordu.

"Bunu yapmak istemiyorum artık." Yüzüne baktım, nihayet bakışlarını kaldırıp gözlerime sabitledi. "Ne demek bu?" dedi, sesi tehditkâr bir hale bürünmüştü.

"Bunu bir daha yapmayacaksın." dedim benim sesim de aynı tehditkâr hale bürünürken. "Beni ve Esra'yı rahat bırakacaksın."

"Yoksa?" dedi iğrenç şekilde gülümserken.

"Karına söylerim."

Güldü. Aniden bir kahkaha koyuverdi ve yüzüme ukalaca baktı. "Bunun işe yarayacağını mı sanıyorsun, salak kadın?" Dikleşti. Boyu benden yaklaşık on santim daha uzundu. Cebimdeki bıçağın soğukluğunu hissettim. "Seni öldürürüm." diye devam etti ciddileşirken.

Siyahı Öldürmek (TAMAMLANDI.)Where stories live. Discover now