• Bᴀᴅ Bᴜɴɴʏ Π Jᴇᴏɴ Jᴜɴɢᴋᴏᴏᴋ •

◆'29'◆

"Hey, ben de bakmak istiyorum. Neler oluyor?" diyor Stain omzuma vurup.

"Ya hyung, dursana."

"Aeda artık içerde. Yoongi geri dönüyor." diyor Hope.

"Şimdi Aeda'nın işaret vermesini bekleyeceğiz değil mi?" diyor Night.

"Umarım başına bir şey gelmez." diyor Stain kuşkuyla.

Yaklaşık on dakika sonra binadan patırtı sesleri geliyor. Ardından bir çığlık. Binanın etrafındaki korumalar içeriye doluşurken Hope, "Şimdi!" diyor ve saklandığımız yerden fırlayıp binaya doğru koşuyoruz.

Arkası bize dönük olan adamları vurduktan sonra ilerliyoruz. Ardından etraf kaosa dönüyor. Hem silah hem de yumruk ve tekme sesleri birbirine karışıyor. Birkaç adamı patakladıktan sonra hızlıca çığlık sesleri gelen yöne doğru ilerliyorum.

"Durun orada!" diyor bir ses.

Karşımda Aeda'nın boynunu kolunun arasında sıkıştırmış ve başına silah dayamış bir adam görüyorum.

Bir dakika, yoksa bu... Bu gerçekten o olabilir mi?

"Geri çekilin yoksa onu öldürürüm!" diyor gözü dönmüş bir şekilde bize bakarken.

"Bırak lan onu!" diyor Stain öne atılarak. Onu kolundan tutarak durduruyorum.

"Öldürsene hadi! Cesaretin var mı?!" diyor Aeda ondan kurtulmaya çalışırken. Adam silahı onun kafasına iyice bastırıyor. "Kapa çeneni!"

"Sen canına mı susadın cidden?!" diyor Night Aeda'yı azarlayarak. Bu sırada silahını adama doğrultuyor.

Aeda gergin gözlerle bize bakıyor.

"Ya silahlarınızı bırakıp geri çekilirsiniz ya da onun ölümünü izlersiniz!" diyor namlunun ucuyla Aeda'nın kafasına vurarak. Aeda acıyla bağırıyor.

Stain öfkeyle ona doğru atılacakken önüne geçerek omuzlarından tutuyorum. "Hyung yaklaşma! Onu öldürebilir."

Hyung öfkeyle solurken Hopelight savaştığı adamı bir kenara fırlatıp yanımıza koşuyor. Aeda'yı o halde görünce gözleri büyüyor ve hızla okuyla yayını kızıl saçlı adama nişan alıyor. "Hemen. Bırak. Onu. Hemen."

Kızıl, alayla derin bir nefes verip gözlerini etrafta gezdiriyor ve bize dönüyor. "Hayatımın bu şekilde mahvolmasına izin vermeyeceğim! Duydunuz mu beni?!" diye bağırıyor.

Onun burada olma sebebini merak ediyorum. Eğer o gerçekten tahmin ettiğim kişiyse, böyle bir yerde işi olacak bir insan olmadığını biliyorum. Bunu düşünürken yırtılmış hırkasından sağ kolunun üzerindeki dövmeyi görüyorum.

Evet, bu kesinlikle o.

"Onu öldürürsen seni burada yaşatacağımı mı sanıyorsun?!" diye bağırıyor Hope öfkeyle.

Kızıl, öfkeli gözleriyle bizi süzüyor.

"Buradan canlı çıkabilmek istiyorsan, kızı bırakacaksın." silahımı elimde döndürüp ona nişan alıyorum. "Elimin ayarı yoktur diye söylüyorum, seni her an öldürebilirim ve ölümün on saniyeden daha kısa sürer." diyorum en sert bakışımı ona göndererek.

Alayla bir nefes bırakıp kolundan kurtulmaya çalışan Aeda'yı daha sıkı tutuyor. "Yaşadığım hayat cehenneme çevirildi. Daha ne kadar ölebilirim ki?!" diyor sakin bir öfkeyle.

Trap'in tutsaklarından biri mi ya da Yoongi gibi Trap onu kendisi için mi çalıştırmak istiyor diye merak ediyorum.

"Burada ne amaçla bulunduğunu bilmiyorum," diyorum başımı hafifçe yana eğerek. "ama eğer sorunun Trap ileyse sana yardım edebiliriz. Kızı bırak ve bizimle gel."

Alay ve öfke karışımıyla bir kahkaha attı. "Sana inanacağımı mı sanıyorsun? Hep böyle söylerler, 'yardım' edeceklerini. Ve sonunda ne olur? Arkandan bıçaklanırsın!"

"Ben asla yalan söylemem." diyorum kaşlarımı çatarak. "Eğer yalan söylüyorsam bile, bu mutlaka iyi bir amaç için olur. Şimdi, silahını bırak. Buraya gelme amacımız zaten Trap'in tutsak ettiği insanları serbest bırakmak. Senin Trap gibi pis birinin işlerine alet olacak bir insan olmadığını biliyorum."

Kaşlarını çatarak bana bakıyor. "Bunu nereden bilebilirsin?!"

Dudağımın kenarı yukarı kıvrılıyor.

"Çünkü seni tanıyorum, Park Chanyeol."

***

_____________

Tam bölümü yayınlayacakken deprem olması... Hsjdjdkhd
Fena sallandım çok ekşınlıydı

Neyse, çenyol bey geldi hadi sevinin

Geçen günkü destek verici yorumlarınız için çok sağolun cidden değerli okuyucularsınız :3♡