BÖLÜM 1

112K 3.3K 19.3K
                                    



Taehyung~

Bakışlarımı bana acı ve mutluluğu bir arada yaşatan en yakın arkadaşıma çevirdim. O yakışıklı yüzü tam karşımda duruyordu işte. Şu anda o yakışıklı suratına patlatmamak için kendimi zor tutuyordum resmen.

Neden bu kadar belirsiz birisiydi ki? Bu belirsizliğinin nedeni çok açık ortadaydı aslında. O insanları elinde oynatmaya bayılan piçin tekiydi. Yoksa şu an sevmediği halde karşısındaki çocuğa birazdan yatakta fena halde becerecek bakışlar atmasının başka açıklaması olamazdı.

Zavallı Jimin...

Oysa ki Jungkook onunla oyun oynuyordu. Ama o bunların hiçbirinin farkında değildi. Ona üzülüyorum falan demek isterdim ama o piçe gram üzülmüyordum.

Çünkü 2 yıldır Jungkook'u seviyordu. Bu ondan nefret etmemin en büyük sebebiydi sanırım. Sürekli Jungkook'n yanına gelmeleri, salak salak bakışlar atması beni çileden çıkarıyordu ve  Jimin'den de piç olan en yakın arkadaşım tüm bunların farkındaydı. Ondan ne kadar nefret ettiğimi biliyordu.

Aslında ona böylesine bakışlar atan herkesten nefret ettiğimi de biliyordu. Fakat o tüm bunları bilmesine rağmen herkesi becerip bir kenara atıyordu.

Ama aslında suçu Jungkook'da bulmam saçma olurdu. Çünkü Jungkook'u okulda herkes tanırdı. Birisini en fazla bir kere becerip attığını herkes bilirdi ama o aptallar tüm bunları bilmelerine rağmen onunla beraber olmak istiyorlardı.

Ona aşıktım.

Evet en yakın arkadaşıma aşıktım, çocukluk arkadaşıma aşıktım. Ham de yıllardır. Ailelerimiz çok yakın olduğu için bizde haliyle yakınlaşmıştık. Onu ilk gördüğümde cidden çok sevimli olduğunu düşünmüştüm ama aslında göründüğünden çok farklı olduğunu iki hafta sonra bize misafirliğe geldiklerinde anlamıştım.

O gece yemekten sonra oyun oynadık uzun bir süre. Jungkook'un annesi eve gitmesi gerektiğini söylediği halde gitmek istememiş ve bizde kalmak için annesine ısrarlarda bulunmuştu. Bende onunla birlikte ısrar edince ailelerimiz kabul etmişti. İkimizde bu duruma sevinip tekrar oyun oynamaya devam etmiştik ama bir süre sonra yorulmuştuk ikimizde ve benim uykum gelmeye başlamıştı.

O da uykusunun geldiğini söylemesine rağmen oldukça enerjikti. Uyuyacak başka yer olmadığı için beraber uyumayı teklif etmiştim. O da sanki bunu bekliyormuş gibi anında kabul etmişti. Ben üzerimde olan yorgunlukla gözlerimi kapatmıştım anında.





Flashback...

Tam uykuya dalacakken kollarını belime atmıştı. Bunu sorgulamamış ve hiçbir şey yapmadan uyumaya devam etmiştim ama beni dürtüp adımı seslendiğinde gözlerimi açmıştım. Karanlıktı ve yüzünü masa lambasından az buçuk görüyordum. Birden üzerime çıktığında şaşkınlıkla ona baktım.

'' Tae bu saatte uyuyacak mısın hemen?'' derken yüzünde anlayamadığım bir sırıtış vardı.

'' Evet Jungkook çok yoruldum.''

'' Ben oyun oynamak istiyorum ama," dedi şımarık bir çocuk olduğunu belli ederek.

Hala üzerimde durduğu için anlayamadığım bir gerginlik vardı ama takmadım.

'' Ne oynamak istiyorsun peki?'' dediğimde yüzünde ki sırıtışı büyütmüştü.

'' Bunu söyleyeceğim ama, kimseye bahsetmek yok. Bu sadece ikimizin sırrı olacak. Anlaştık mı?'' dediğinde hangi oyundan söz ettiğini merak etmiştim. Kafamı sallayıp konuştum.

'' Söz. İkimizin sırrı olacak," dediğimde üzerimden inip yanıma geçmişti tekrar.

Yüz yüze gelmemizi sağlayacak şekilde beni kendine döndürmüştü. Ses çıkarmadan dediklerini yapıyordum.

I Hate You | I Love YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin