"Night'ın cesetlere yaptığı birkaç şey var," diyor Stain yüzündeki maskenin duruşunu düzelterek. "Birincisi yakmak. Eğer yakma imkanı yoksa bir uçurumdan atmak ya da okyanusa bırakmak. Toprağa gömmek. Ve en fenası öldürülen kişinin cesedini suç ortaklarına üzerinde 'sonunuzun böyle olmasını istemiyorsanız uslu durun' gibi notlarla göndermek."

"Vay be." diyorum istemsizce.

Helikoptere vardığımızda içimi garip bir heyecan kaplıyor. İlk kez bineceğim.

"Her şey hazır mı?" diyor Nemesis helikopterin girişinde oturan, bizim gibi siyah kıyafetler giyinmiş olan Aeda'ya bakarak.

Aeda başını sallayıp ayağa kalkıyor, bu sırada Hopelight geliyor.

"Atlayın." diyor Nemesis helikoptere girerek.

Hepimiz koltuklara yerleşiyoruz. Nemesis pilot koltuğuna yerleşip hazırlığını yaparken maskelerimizi çıkarıp bir kenara koyuyoruz.

Bir süre sonra helikopter havalanıyor. Adrenalin hissi vücuduma yayılırken keyifleniyorum. Uçmak güzel hissettiriyor. Az önce yaşananları unutturabilecek kadar güzel. Bir süre sonra sessizlikten sıkılıyor ve uzun zamandır merak ettiğim bir şeyi öğrenmeye karar veriyorum.

"Neden sana Nightmare diyorlar?" diye soruyorum yanımda oturmuş, silahına mermi dolduran Taehyung hyung'a.

Bana bakıyor. Bir süre konuşmuyor, sonra derince soluklanıp silahını yanda duran büyük kolinin üstüne koyuyor ve küçük camdan dışarı bakıyor. "Bir zamanlar birini severdim." diyor dalgınca gökyüzünü izlerken. Bulutların arasından geçerken birkaç kuş bize eşlik ediyor.

"Sevmek? Sen ve aşık olmak mı? İnanasım gelmedi doğrusu." diyorum alayla.

"Şu anki haline bakınca inanması zor, evet." diyor Hopelight sırıtarak.

"Kapayın çenenizi. Madem soruyorsunuz adam gibi dinleyin." diyor Tae hyung göz devirerek.

"Aeda, neden gidip Taehyung'un aşk hikayesini dinlemiyorsun?" diyor Jin hyung yanında oturan Aeda'yı sırtından ittirerek.

Sadece Hopelight'ın yanında oturacak boş yer var. Aeda eliyle orayı işaret ediyor. "Her Şeyi Ben Bilirim kafasındaki beyefendinin yanında oturmayı reddediyorum."

"Ben sana çok meraklıyım sanki, şımarık kaldırım çiçeği." diyor Hope göz devirerek.

Aeda Jin hyung'un ittirmesi yüzünden yerinden kalkmak zorunda kalıyor.
"Ölmek mi istiyorsun? Seni şu helikopterden aşağı atarsam görürsün!" diyor bize doğru yürüyüp Hope'a gözlerini kısarak bakaren.

"Bence gevezelik etmeyi kesip otur, helikopterin dengesini bozuyorsun. Senin yüzünden yere çakılarak ölmek istemiyorum." diyor Hopelight onu kolundan çekip yanına oturtarak.

"Yah! Ne cüretle-"

"Didişmeyi kesin yoksa sizi aşağı atarım." diyor Nemesis ciddi ses tonuyla. Pilot koltuğundan dönüp onlara sert bir bakış atıyor. "Hem de paraşütsüz."

Aeda oflayarak kemerini bağladıktan sonra geriye yaslanıp kollarını göğsünde birleştiriyor.

Pilot koltuğunun yanındaki koltukta oturan Jin hyung Nemesis'e muzipçe gülümsüyor. "Pilot koltuğunda çok ateşli görünüyorsun."

Nemesis ona göz kırpıp önüne dönüyor.

Gülüp Tae hyung'a dönüyorum. "Evet, birini seviyordun. Ee?" diyorum devam etmesi için.

Bıkkınca nefes veriyor. "Bunu cidden anlatmak zorunda mıyım?"

"Evet." diyorum net bir şekilde.

Burukça gülümeyip başını geriye yaslıyor. "Lisede tanıştığım bir kızdı. Çok güzeldi ve birbirimizi seviyorduk, fakat açılma fırsatımız olmamıştı. Bir gün, hep yaptığım gibi part-time çalıştığı iş çıkışı onu evine kadar takip ettim. Çünkü evi ara sokaklardaydı ve gece saatleri oralar pek güvenli olmuyordu. Onu takip ettiğimi biliyordu ama buna karşı çıkmıyordu çünkü onu güvende hissettirdiğimi söylemişti. O gün... Onu son kez takip ettiğim gün. ISD'den acil görev almıştım ve o aslında zaten eve gitmiyordu, yön değiştirmişti. Ben de mecburen dönmek zorunda kalmıştım. Birkaç saat sonra görev yerine varmıştık. Ve o... Oradaydı."

Gözlerinde hüzün beliriyor. İlk kez Tae hyung'u böyle görüyorum.

"Elinde bir çanta vardı, şu para koydukları deri çantalardan. Tenha bir sokak arasında tek başına duruyordu, biz de bir binanın çatısından olacakları izliyorduk. Karşısına üç tane adam çıktı, içlerinden biri küçük bir çocuğu çekiştiriyordu. Çocuğun elleri ve ağzı bağlıydı. Sanırım kızın kardeşini rehin alıp, karşılığında para istemişlerdi. Adamlardan biri öne çıkıp elini kıza doğru uzattı. Her şey o kadar hızlı oldu ki biz bile şok olmuştuk. Kız elindeki çantayı adama doğru attı ve çocuğu ona göndermeleri için işaret yaptı. Ama arkadaki iki adam sinsice gülüp önce çocuğa, sonra da kıza kurşun sıktılar. Sonra ikisini orada bırakıp çantayı da alarak kaçtılar. Bizim onları vurmak için zamanınız bile olmadı. Haykırarak yere yığılan sevdiğime doğru baktım. Aniden öne atıldığımda Stain yakamdan tutup beni geri çekti. Ambulansın birazdan geleceğini, bizim gidip adamları yakalamamız gerektiğini söyledi. İzlerini sürmek için bana ihtiyaçları vardı. Fakat o an onları değil, sevdiğim kızı düşünüyordum. Gözümün önünde vurulmuştu ve o yüksekte olmamıza rağmen çok kan kaybettiğini görebiliyordum. Stain ve Hope beni zorla çekiştirince oradan ayrıldık. Ona dair son gördüğüm şey kanlar içinde kalmış bedeniydi. Sonra da... Öldüğünü öğrendim."

Aeda üzgünce Tae hyung'a bakıyor. "Bu çok kötü... Nasıl üstesinden geldin?"

Tae hyung pis pis sırıtıyor ama gözlerindeki üzüntüyü hala gizleyebilmiş değil. "İntikamımı feci bir şekilde aldım."

"O adamlara n'aptın?" diye soruyorum merakla.

"Önce kızı vuran adamı yakaladım. Öldürmek mi? Hayır, bu onu hızla huzura erdirirdi. Onun acı çekmesini sağlamak zorundaydım. Ben de aklına girdim."

"Nasıl yani?"

"Bir cihaz geliştirdim. Bana ait özel bir silah. Bu cihaz sayesinde adamın beynini yıkadım. Aklında sahte anılar yaratıp, öldürdüğü kişinin kendi kız kardeşi olduğunu düşünmesini sağladım. Böylece her uyuyup uyandığında acı çekecekti. Onun kâbusu oldum." dedi sert bakışlarını yere indirerek. "Ve bu uygulamam The Dark tarafından çok beğenildi, o günden sonra bana Nightmare demeye başladı. Çok ağır derecede suç işleyen insanlara vicdan azabı çektirtmem için bu yöntemi kullanmamı söyledi."

"Yani bunu hâlâ yapıyorsun?" diyorum kaşlarımı kaldırarak.

Omuz silkti. "Eskisi kadar çok değil."

"Kızın adı neydi?" diye soruyor Aeda merakla.

Tae hyung'un gözleri hüzünle boşluğa dalarken, derin bir nefes veriyor.

"Hyunji."

***

"Noluyor yav" diyenleri duyar gibiyim slxgsslsşz

• Bᴀᴅ Bᴜɴɴʏ Π Jᴇᴏɴ Jᴜɴɢᴋᴏᴏᴋ •  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin