MASAL YENİ BAŞLIYOR-Bölüm 19

270 13 0
                                    


Uzun zamandır çaresizliğin ne kadar güçlü bir his olduğunu unutmuşum. Güçlü olduğumu söyleyen bu adam benim ne kadar korkak bir kadın olduğumu bilmiyordu bile. Korkmadığım tek yer Christian'ın yanıydı ve şuan yanımda yoktu...

Bir süre camdan uzaklaşmasını izlediğim Damon gözden kaybolduğu anda evin sokak kapısına yöneldim. Buradan hemen gitmem gerekliydi. 

Bahçenin çit kapısına dokunduğum anda elim sanki bir ateş topu tutmuşum gibi yandı. Bir an ne olduğunu anlayamayarak çığlıkla çektim elimi. Hayal görmemiştim. Kapıyı tuttuğum elim yanmıştı ve çok acıyordu. Hemen bahçede ki çeşmeyi açıp elimi altına tuttum. Acısı o kadar fazlaydı ki gözlerimden yaşlar gelmişti.

Bahçe çitleri demir bile değildi ama inanılmaz sıcaklardı. Elimin acısına biraz daha alışınca buranın büyüyle çevrili olduğunu anlamıştım. Kaçmamam için çitin heryeri sıcak olmalıydı ama bunu kontrol edecek cesaretim yoktu. Başka bir yol düşünmek için eve girdim. Elimin acısı o kadar şiddetliydi ki bakır bir şişe bulup içine çeşmeden su doldurdum ve elimle onu tutarak acısını dindirmeye çalıştım. Şuan yanımda Christian olsaydı eminim canım hiç acımazdı. O hemen bir yolunu bulurdu. 

Buradan kurtulmam lazımdı ve bir plan yapmalıydım... 

Mutfaktan gelen güzel kokular burnuma dolarken kanepede uyuyakaldığımı farkettim. Doğrulup dışarıya baktığımda havanın karardığını gördüm. Anlaşılan bu küçük evde elektrikler henüz keşfedilmemişti. Yanan şöminenin ışığı ve gaz lambaları, büyük mumlar aydınlatıyordu her yeri. Mutfağa gittiğimde Damon resmen masayı donatmıştı. O kadar güzel yemekler vardı ki gördüğüm anda delirmiş gibi acıktım ve hemen masaya oturdum.

"Tüm bunları sen mi yaptın?"

"Evet Bayan Henna. Senin için yemek hazırlamak bir zevkti."

Bir yandan ağzıma yemekleri hızlıca atıp bir yandan da onunla konuşuyordum.

"Teşekkür ederim Damon"

Fazlaca mumum olduğu masada tam karşıma oturup bana eşlik etmeye başladı.

"Afiyet olsun Bayan Henna."

Christian'ın yemek yeme ihtiyacı olmadığı için genelde yemekleri tek başıma yerdim ama Damon'ın  bana eşlik etmesi normal insanlara duyduğum özlemi hatırlattı. Ve tabi ki de O'nu beklemeden yemeğe başladığım için utanmıştım. 

Başımla selamlayıp utanarak gülümsedikten sonra hiç aldırış etmeden delirmiş gibi yemeye devam ettim. Ta ki yanan elimi hatırlayıncaya kadar;

"Elim!"

Aklıma gelen şeyle hissettiğim şey arasında bir terslik vardı çünkü elimde hiç bir iz ve acı yoktu.

"Evet. Üzgünüm seni uyarmam gerekliydi ama tamamen aklımdan çıkmış. Umarım canın çok yanmamıştır."

Boncuk gibi gözleriyle bir kedi yavrusu gibi bakıyordu bana. Hatta o kadar çekiciydi ki Christian'ı tanımadan önce Damon'ı tanımış olsaydım eminim şuan ondan fazlasıyla etkilenmiş olurdum. Aslında Chris hiç benim tarzım olan bir erkek değildi ama Onunla aramızda ki çekim çok farklıydı. 

"Acımıyor?" 

Gülümsedi. Bir cevap beklediğim çok belliydi ama sanki cevabı anlamamı bekliyormuş gibi imalı bir şekilde baktı yüzüme.

"Sen!"

"Evet Bayan Henna! Ben bir Hunters'ım. Bizler normal de büyücü değilizdir ama şeytan ırkıyla başaçıkabilmek için aramızda seçkin büyücüler barındırırız."

O kadar mütevaziymiş gibi söyledi ki sinirlerim bozulmuştu.  Resmen kendine seçkin büyücü sınıfına sokuyordu. 

"Seçkinsin demek."

Onun ukela tavırlarına karşılık küçümser gibi gülümsedim.

"Hayır Bayan Henna. Ben Huntersların seçkin büyücü bölümünün lideriyim."

Emrinde ki binlerce büyücüden bahsederken gerçekten gururluydu ve o kadar göğsü kabarmıştı ki sinirlenip elimdeki çatalı sertçe tabağa çarptım. 

Derin bir nefes verdiğim de sinirlenmemem için kendimi yatıştırmaya çalışıyordum ama başarılı değildim.

"Peki o halde Lider Damon! O kadar güçlüysen bana büyü yapmayı öğret. Nasılsa ben büyünün kızıyım öyle değil mi?"

İçtiği şarap kadehini sakince masaya bıraktıktan sonra arkasına yaslandı. Kaslı vücuduna tam oturan beyaz gömleği O'nu fazlasıyla seksi yapıyordu. Dirseğini masaya yaslayarak elini dudaklarına götürdü. Baş parmağıyla çenesinden destek alarak işaret parmaklarını dudaklarında gezdirdi. Bir süre beni seyretti.

"Daha ne kadar oynamaya devam ediceksin."

"Ne oynamasından bahsediyorsun."

"Şeytana aşık olduğunu biliyoruz Henna!"

Resmen kükremişti. Dudaklarında ki elini sert bir şekilde masaya vurmuştu. Oturduğum yerden sıçramama sebep olan bu hareketinden çok korkmuştum. Eli hala masada yumruk şekilde dururken üzerindeki damarların ne kadar irileştiğini gördüm. Gerçekten çok sinirlenmişti.  

Ondan korkuyordum ama sevdiğim adama bu şekilde hakaret etmesine artık tahammülümde kalmamıştı. Bir süre ateş çıkarttığı gözlerine baktım. 

"Onun adı Christian Wandorand!"

Elimi vurabildiğim en sert şekilde masaya vurarak ayağa kalktım. Sakince ayağa kalkıp burnumun dibine kadar yaklaştı. İkimiz de gözlerimizi birbirimizden bir an olsun çekmiyorduk. 

"Birdaha O'nun adını söylersen, söylediğin son kelime olur Henna!"

Sakin ve kısık sesle sinsice konuşuyordu.

"Beni öldürecek misin?"

Onun taklidi bir ses konuyla rest çektim. Yine alaycı bir şekilde güldü;

"Ah tabi ki de hayır! Öldürmek şeytanların işidir. Bizler düzen sağlarız."

"Onlarla tanıştım Damon hiç biri kötü değil. Christian belki bir zamanlar kötülükler yapmış olabilir ama O'nun hiç bir suçu yok inan bana. Ben O'nu iyi biri yapıyorum."

"Sen yapmıyorsun! Bizler yaptık! Sizin aranızda ki şey gerçek bir aşk bile değil. Sadece özenle hazırlanmış bir büyü! Siz diye birşey yok!"

Cümlesini bitirdiğinde sert tokatımdan çoktan nasibini almıştı ve hiç pişman değildim.

"Bizim bir suçumuz yok Damon! Christian'ında benimde! İkimiz de bu dünyaya bu şekilde gelmek istemedik. İkimizi de lanet olası büyüleriniz var etti ve biz öyle ya da böyle birbirimize bağlıyız!"

Elini yüzüme yaklaştırdı. Muhtemelen gözümden akan yaşları silecekti ama buna müsade etmedim.

"Aramızdan bazıları kendi kaderlerini görebilirler Henna. Tamamını olmasa da bir kısmını. Senin varolduğun günü dün gibi hatırlıyorum. O zamanlar 8 yaşındaydım ve babam da seni vareden büyücülerle birlikteydi. O gün senin aldığın ilk nefeste bende kendi kaderimin ilk kısmını gördüm. Senin şuan ki halini gördüm Henna. Sana ne kadar aşık olacağımı gördüm... "

Yüzümdeki sinirli ifade yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Bir kez daha aynı düşüncelerde boğulduğumu hissettim; hayatım tam anlamıyla benim dışımda seyrediyordu ve ben koca bir yalandım...

"Evet o şeytanla aranızda bir bağ var! Bu bağı benim genlerim kurdu ama Christian'ı ortadan kaldırdığım da bağ da ortadan kalkacak. Emin ol O öldüğünde acı bile duymayacaksın!"



YAN BENİMLEWhere stories live. Discover now