Bölüm 5

571 21 1
                                    




Küçükken rüya gördükten sonra yataktan çıkamazdım. Rüyanın kötü olması ya da iyi olmasından kaynaklanan bir şey değildi bu. O rüyaları yaşadığımı, gerçekten var olduklarını düşünürdüm. Yatağa yeni girmişim gibi hissedip tekrar uyumaya çalışırdım...

İşte şuan ki hissetmek istediğim de buydu. Bu yaşadıklarım bir kâbustu. Öyle olması şarttı. Gerçek olamayacak şeylerdi ya da sanırım deliriyordum.

Annemle babam boşanma evrelerindeyken henüz çocuktum. Bu olaydan çok etkilenmemem adına psikolojik destek almıştım. Kolay sinirlenmem ve geç sakinleşmem o dönemlerden kalan bir huyumdu. Bu yüzden çoğu seansta nefes kontrolü ile sakinleşme çalışmaları yapmıştık.

Arkamdaki adam bana insan olmadığından bahsederken derin derin nefesler almaya başladım. Panikleyerek bir atak geçirmek istemiyordum. Bu seferkinin diğerlerinden farkı korkunun daha ağır basmasıydı. Vereceğim tepkiyi beklerken sabırlıydı. Bir an buna hazır olmadığımı hissettim. Arkama bile bakmadan kaçtım ondan. Koşarak çiçeklerin arasından eve girdim. Bu kaçışımın ondan uzaklaşmak adına olmadığını o da anlamıştı. Sadece şuanda konuşmak istemiyordum.

Odama çıkıp kapıyı sertçe kapattım. arkamı döndüğümde ordaydı.

"Bak Henna, haklısın sana açıklama yapmak zorundayım." temkinli yaklaşmaya çalışıyordu. Sağ eli sakinleşmem için durmamı işaret ediyordu.

"Se-sen... Buraya hangi ara geldin. Tanrım aklımı kaçırmak üzereyim. Yeter artık Christian ben gerçekten senin sihirbazlık hostesin değilim benimle bir fareymişim gibi oynamayı kes!"

Cümlenin sonunda sesim yüksek çıkmıştı. Odanın bir diğer ucundaki adam ne olduğunu anlayamadan bir adım ötemde belirdi.

"Ben sana bağlıyım Hanne. Benim dünyam senin etrafında dönüyor. Sana asla zarar vermem. Lütfen önce bunu iyice anla çünkü anlatacaklarım seni gerçekten korkutacak."

Bir adım geriye gittim ama bu hareketimi sırtımı kapıya çarptığımda anladım. Korkmuştum ama bunu belli etmemeye çalışıyordum.

"Nesin sen?" dedim dişlerimi sıkarak.

Gözlerini kıstı, sanki kendine bile söyleyemediği birşeyi söylüyor gibiydi. Çenesi kasıldı;

"Vampir!"

Son duyduğum kelime bu olmuştu. Başım dönmüş gözlerim kararmıştı. Bu kadarı benim gibi birinin bünyesine gerçekten fazlaydı.


Ne kadar süre baygın kaldım bilmiyorum ama uyandığımda yanımda uzanıyordu. Sol kolunu dirseğinden kıvırmış başının altına destek yapıyor sağ eliyle de saçlarımı okşuyordu. Gözlerimi başımda ki şiddetli ağrı yüzünden tekrar kapatmak zorunda kaldım ve kapatmamla yaşanılanlar gözümün önüne geldi. Birden dehşet içinde açtım gözlerimi ama yataktan kalkamıyordum. Ne olmuştu bana? Beni bağlamış mıydı?

"Neler oluyor? beni çöz hemen!!"

"Seni bağlamadım Henna. Bu sadece düşünce gücümle yaptığım bir şey"

"Bu da ne demek oluyor?"

"Yani senin bağlı olduğunu düşünmeni sağlıyorum."

"Bu saçma şey her neyse son ver hemen"

Sırt üstü yatıyordum, yavaşça üzerime doğru eğildi. Kollarını başımın hizasında iki yanıma koydu. Üzerimdeydi ama herhangi bir ağırlık hissetmiyordum. O kadar yaklaştı ki nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum. Kokusu burnumu doldurdu. Yüzümü inceliyordu. Önce saçlarıma baktı. Kımıldayamıyordum. Sonra dudaklarıma değdi gözleri. İstemsizce kendi dudaklarını ısırdı bakarken. Yutkundum, korkuyordum. Gözlerini dudaklarımdan zorlukla ayırarak gözlerime sabitledi. Rengindeki kahverengilik neredeyse yok olmuş yerini tamamen kırmızıya bırakmıştı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Kalp atışlarım fazlasıyla hızlanmıştı.

"Henna, Eğer sinirlenmelerinin sadece sana zararının olduğunu anlarsan bu ikimizin de işini kolaylaştırır ve kaçmayı aklından bile geçirme çünkü senin kokundan dünya üzerinde bir başka canlıda yok." dedi ve yavaşça boynuma eğildi.

"Beni öldürme!!" dedim can havliyle.

Güldü ve boynuma iyice yaklaştı. Soğuk burnunu boynuma değdirdiğinde içim ürpermişti.

"Sadece kokunu içime çekiyorum. Korkma" dedi usulca.

Bunları söylerken hala boynumdaydı. Tekrar yüzüme baktığında gözlerini gördüm. Tamamen kıpkırmızıydı ve yüzü daha da beyazlaşmıştı. Onu bu şekilde görmemden rahatsız oldu. Üzerimden kalktı ve odada ki banyoya girdi.

Üzerimde yarattığı etkisi gitmesine rağmen yatakta öylece kalakalmıştım. Banyodan çıktığında normale dönmüştü. Hatta gözlerinin rengi bile eski halindeydi.

"Hadi" dedi doğal görünmeye çalışarak. "Biraz daha aç kalarak tekrar bayılmanı istemiyorum. Önce senin karnını güzelce doyuralım."

Hala yatakta oturur vaziyetteydim. Onu sinirlendirmemem gerektiğini anlayarak takip ettim. Mutfağa daha önce hiç girmemiştim ve buraya gelince deli gibi acıktığımı hissettim.

"Evet... Ne yemek istersin. Çok güzel yemek yaparım" dedi gülümseyerek.

Başımı sağa sola salladım mutsuz bir şekilde. "Fark etmez" dedim. Hevesini kırmışım gibi düştü yüzü. Yanıma doğru geldi ama bu kez yavaştı.

"Henna ben gerçekten senin mutluluğun için uğraşıyorum lütfen bana yardımcı ol"

"Benim mutluluğumu istiyorsan bırak beni evime döneyim."

"Hangi ev Henna? Baban sabah akşam çalışıyor. Söylesene en son ne zaman birlikte bir şey yaptınız? Babanı aynı evde olmanıza rağmen 1 hafta görmediğin zamanlar oluyor. Ya annen, yüce Maria... Annen hep bu şekilde anılabilmek için yaşadı Henna. Sen annen için ayak bağı oluyorsun. En yakın arkadaşın Dessi bile arkandan bir çok kez iş çevirdi. Sen şimdi bana hangi evden hangi aileden hangi yaşantıdan bahsediyorsun?"

Cümlesi bittiği anda ona tokat attım. İsteseydi beni durdurup kolumu kırabilirdi hatta ona tokat atmak için elimi kaldırdığım anda bile durdurabilirdi beni biliyorum ama durdurmadı. Aslında bütün söyledikleri fazlasıyla doğruydu. Ama bunları bu şekilde yüzüme vurması canımı çok yakmıştı.

"Yeter Christian. Sen benim yaşantıma yorum yapamazsın!"

Sinirlenmişti, bana zarar vermemek için çabalıyor gibiydi.

"Henna" dedi dişlerinin arasından tıslayarak. "Sen benimsin!"

YAN BENİMLEWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu