ambiguous; namjoon + hoseok + seokjin + jimin

3K 494 168
                                    

Jimin Namjoon'u kolundan yakaladığı anda odanın kapısı bir kez daha açılmıştı.

İçeri giren bedene odaklanmıştı odadaki gözler. Jimin, onu umursamayıp Namjoon'a vurmaya kalkıştığında ise yeni gelen bir anda öne atılmış ve küçüğü geri çekmişti.

Jimin elinden kurtulmak için çabalarken, Seokjin, orada öylece duran bedene bağırdı.

"Tanrı aşkına Hoseok, dikilmesine orada!"

Hoseok şaşkınlıkla baktı etrafa. Bir anda Seokjin'in gelmesi ve Jimin'in Namjoon'a saldırması, öylece kalakalmasına neden olmuştu.

Jimin'i tutup geri çekti, bu sırada Seokjin en küçüklerinin üstüne yürümeye başladı.

"Sen aptal mısın?! Onun dilsiz olduğunu göremiyor musun?" dedi sinirle. Namjoon neden onun kendisini koruduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Yalan söylüyor." dedi Jimin'de Hoseok'un elinden kurtulduktan sonra. "Bombacı onun isteyerek konuşmadığını söyledi."

Seokjin Namjoon'a baktı bir süre, ardından Hoseok'a ve en son tekrar Jimin'e.

"Bombacı seni kandırmaya çalışıyor."

Bu sefer sakince söylemişti..

"Sen bunu nereden biliyorsun?

Hoseok ikilinin yanına yaklaştı.

"O haklı. Nereden bilebilirsin ki?"

Seokjin duraksadı bir süre. Ne diyebileceğini bilmiyordu. Bombacı açıkça, ona atılan mesajdan bahsedemeyeceğini söylemişti.

"Onu tanıyorum ve dilsiz olduğunu biliyorum." dedi. Nasıl olsa görevi yalan söylemekti.

Namjoon'a döndü onaylaması için. Bütün bakışlar ona çevrildiğinde Namjoon hiçbir şey anlamadığı olaylara karşı hafifçe başını sallamıştı.

"Gördünüz mü? Yalan söylemiyorum."

Hoseok derin bir iç çekti. Neye ve kime inanacağını bilmiyordu. Ona kalırsa, bombacı kesinlikle Taehyung'du fakat Seokjin'de en az onun kadar şüpheliydi.

"İnanmıyorum. Planlamadığınızı nereden bileceğim?"

Jimin sorduğunda odadaki sesler kesilmişti. Seokjin cevap verene kadar nefes sesleri bile duyulmadı.

"Planladığımızı nereden bileceksin?"

Jimin gülümsedi bu cevaba karşı.

"Kendini açık ediyorsun Seokjin."

Hoseok onu destekledi.

"Kendini çok açık ediyorsun Seokjin."

"Açık etmem için bir sebep yok."

Kollarını önünde bağladı. Bu sırada Namjoon gelmiş ve saati göstermişti hepsine. On beş dakikanın dolmasına beş dakika kalmıştı. Elleriyle hepsine gitmelerini işaret etti. Hem yaşananların saçmalığından sıkılmıştı hem de çizimlerine geri dönmek istiyordu.

Jimin tekrar ona döndü ve üstüne yürüdü.

"Seninle işim bitmedi. Burada sen de Seokjin de bir işler karıştırıyorsunuz."

Namjoon göz devirdi küçüğe. Anlamadığı ve yanıldığı çok şey vardı fakat Seokjin konusunda haklı olabilirdi. Buraya bir anda gelmiş ve geldiği saniyede Jimin'i geri çekmişti. Bu onun konumunu, sinir katsayısını ve diğer detayları bildiğini kanıtlamaz mıydı? Seokjin gerçekten şüpheli davranıyordu.

"İstediğini düşün gerzek." dedi Seokjin. Ardından odayı terk etti.

Hoseok ikilinin üstünde gezdiriyoru gözlerini. Bir tarafta dilsiz bir yalancı, bir tarafta duyduğu her şeye inanma kapasitesi olan bir çocuk vardı.

"Ben de gidiyorum." dedi odadan çıkmadan önce.

"Beni bekle."

Jimin de onu takip etti.

Bombacıyı bulmak sandıklarından daha zor olacaktı.

×

Ayo + Jello

tasks for puppets #btsWhere stories live. Discover now