"Oğlum ben sizi işinizden alı koymayım. En kısa zamanda Gelinimi bana getir."

Rüzgar sanki babası görüyormuş gibi onu başıyla onaylarken adam uyarırcasına tekrar konuştu.

" Gelinin karnı belli olmadan bu nikah meselesinide halledelim!"

Tam ağzını açıp babasına cevap verecektiki  telefonun kapanması ile hırsla duvara fırlatması bir oldu. Ateş saçan yeşil gözlerini altındaki kıza çevirince Hüma korkuyla kıpırdandı.

"Baş belası! Yaptığını beğendin mi?" Adamın kıvırcık bukleleri biraz önce aldığı duştan dolayı nemli bir şekilde alnına dökülmüş duş jelinin kokusu Hüma'nın burnuna dolunca sersemlemesine sebep olmuştu. Tam ağzını açmştıki Rüzgar sert bir şekilde konuştu.

" Sakın ağzını açayım deme! Sen ne beceriksiz bir şeysin be?"

Adamın sert sözleri ile kendine gelen kız elleri ile onu üzerinden itmeye çalıştı.

"Doğru! Yalan söylemek bir meziyettir. Ne yazık ki o da bende yok!" Altında debelenen kızın kollarını tutarak başının üzerinde birleştirdi ve dişlerini sıkarak öfkeyle tısladı.

"Altı üstü her söylediğine tamam diyecektin, ama sen her şeyi eline yüzüne bulaştırdın!" Hüma bacaklarını savurarak Rüzgar dan kurtulmaya çalışırken adam kızın bacaklarını,kendi bacakları arasına sıkıştırdı. " Rahat dur! Kurt mu kaynıyor içinde be kadın!?" Adamın rahatlığı karşısında bakışlarını kısan kız da öfkeyle çemkirdi.

"İçimde kaynayan kurt filan yok ama üzerimde oynaşan bir adet fil var!" Rüzgar'ın kaşları hızla çatılırken Hüma devam etti. " Kalksana üzerimden be! Oradan bakınca yere serilmiş döşeğe mi benziyorum!?" Adam işittiği sözlerle yüzünü buruştururken Hüma daha fazla dayanamayıp Rüzgar'ın koluna dişlerini geçirdi.  Can havli ile geri çekilen Rüzgar, kolunu ovuşturarak bir küfür savurdu.

"Manyak mısın be? Ne demeye kudurmuş köpek gibi saldırıyorsun?" Hüma yattığı yerden doğrularak oturur pozisyonuna geçti ve elini beline atarak çemkirmeye devam etti.

"Ayyy! Affedin şehzadem! Halvetteydik değil mi? Kusurumu maruz görün." Rüzgar da Hüma gibi oturarak kızın tuhaf sözlerine anlam vermeye çalıştı.

"Ne saçmalıyorsun sen? Düşerken kafanımı çarptın diyeceğim ama seni tanıdığım süreç içinde de böyle sıyrıktın." Gözlerini devirerek yerden kalkan kız üzerini silkelerken söylendi.

"Esas sıyrık olan sensin be! Ne demeye babana duşta olduğumu söylüyorsun?  Sapık!"  Elini kıza doğru hesap sorarcasına kaldıran adam da aynı tepkiyle karşılık verdi.

"Sen ne demeye beni kandırdı diyorsun? Ben sana babamın her söylediğine tamam de  demedim mi?"  Önüne uzanan ele sert bir fiske indiren kız kalçalarına toplanan eteğini çekiştirerek konuştu.

"Ben ne yaptım tamam dedim işte. Ama sizin aile toptan sıyrık galiba baban beni gelini zannediyor? Nasıl bir oyun oynadıysan adama?" Rüzgar da ayağa kalkarak kızın karşısına dikildi ve pisikopatça sırıttı.

"Sayende,hamile bir gelini var zannediyor adam." Hüma dağılan saçlarını toplarken omzunu silkerek umursamazca sırıttı.

"Oh olsun sana! Yaşlı adamı kandırmak nasılmış gör şimdi."

Kızın sözleri ile olduğu yerde kalakalan adam ne düşüneceğini şaşırmıştı. Önce sadece gelin derdi varken şimdi torun derdi de açılmıştı başına. O daha gelini bulamıyordu,torunu nasıl yapacaktı. Elini öfeyle saçlarından geçirirken bakışları karşısındaki kıza kaydı. Her şey onun yüzünden gelmişti başına. Her şeyin sebebi bu Allah'ın cezası kadın dı. Hüma'nın kolundan sertçe kavrayarak kapıya doğru sürükledi.

YAZGI (ALDIRMA GÖNÜL)    - TAMAMLANDI-Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt