73. Bölüm Yalancı Bahar

Start from the beginning
                                    

Hande'nin gözlerine endişe yerleşirken, kendini toparlamaya çalıştı. Gülümsemeye çalıştı elinden geldiğince. "Biliyorum" dedi başka şeyler de vardı ama söyleyemedi. Konuşamayacak kadar mutlu ve üzgündü. Mutluydu, seviyor, seviliyordu. Üzgündü, Kerem öyle konuştuğu için, hâlâ eskileri yaşadığı için. Kocası, elinden tutup salona getirince hazırlanan masaya baktı. Kırmızı yemek takımı, bardaklar aynı renk, masa örtüsü siyah... Kerem'in sandalyeyi çekmesini izledi dalgın gözlerle. Oturup masayı izlerken, Kerem'in karşısına oturmasıyla başını kaldırdı.

"Ben sormayacağım artık. Aydönümünü düşünen biri her şeyi ayarlamıştır. O kadar güzel ki. Hayatımız, yaşadıklarımız, sen."

Kerem heyecanla gülümserken bir yandan kırmızı bardağa Hande'ye su koyuyordu.

"Aydönümü ve sonrası çok güzel olacak, tıpkı senin gibi. Hayatım seninle hayatımız oldu, sen gelince her şey güzel oldu."

Hande, heyecanla nefes alırken dalan gözlerini kırptı, zorla. Rüya olmasın, başka bir şey istemiyordu. Uyanınca kendini boşlukta hissetmek istemiyordu. Sessiz bir yemek başlarken Hande kıpkırmızı olduğunu hissetti. Konuşamıyordu çünkü Kerem kendini izliyordu. Her geçen gün azalması gerekirken artıyordu. Elini ayağını nasıl hareket ettireceğini bilemez duruma geliyordu. Yaptığı sıradan bir hareketine hayranlıkla bakan bir kocası vardı. Şimdi, yediği her lokmayı zorla yutarken bir yudum su içip bakışlarını kaçırdı.

Sessiz yenilen yemekten sonra Kerem kalkınca Hande onu izlemeye başladı. Quasar'da dans ettikleri müzik dağılırken evin her köşesine, kocasının yanına gelip elini tutmasıyla heyecanı arttı.

"Güzelim, benimle dans eder misin?"

Hande ayağa kalkıp gözlerini kırpmadan baktı bir süre.

"Hayır diyemeyecek kadar çok seviyorum seni."

Kerem, bir kez daha yıkılırken, tuttuğu eli dudağına götürüp gözlerini kapattı. Alışması gerekti ama alışamıyordu. Her geçen gün daha da acıtıyordu vicdanı. Sıkıntısını öteleyip karısını belinden sardı. Müziğin ritmine uyup dans ederken gözlerini gece siyahlarından ayırmıyordu.

"Ben fark etmeden senin olmuşum ve şimdi kollarımdasın. Bunu bilmek kadar söylemek dahi inanılmaz. Karımsın, hayat arkadaşımsın, sevgilimsin. Hande'm, her şeyimsin."

"Kollarındayım. Bu imkansızdı ama biz o imkansızı aştık. Kocamsın, ilk ve tek sevdiğimsin."

Kerem dıyduklarıyla heyecanlanırken, Hande'nin belini sımsıkı kavradı, arkaya doğru yatırıp dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktı. Gözleri buluşunca, yüzünde varolan tebessümü Hande'yi alıp götürürken, tekrar kaldırdı. Parmağını yüzünde dolaştırırken dudaklarını yanağına dokundurdu.

"Ben çok şanslı bir erkeğim, senin gibi eşsiz bir kadını seviyorum, onun tarafından seviliyorum."

Hande'nin göz bebekleri titrerken ağlamaklı bir sesle konuştu.

"Böyle söyleme. Kerem, eskilerin bizi üzmesine verme. Bazı şeyler dünde kalmalı. Bugüne gelip aramıza girmemeli. Ben seni çok seviyorum. Bu kadarı bize yeter. Hem ben Kerem Karahan'ın eşiyim. Bunu söylemek o kadar güzel ki. O kadar eşsiz."

Kerem inanamaz gibi bakarken karısına, sarıldı hemen. Dansları, konuşmadan, bakışarak devam ederken; ikisi de, ilk günleri gibi, yeni tanışmışlar gibi, heyecanlılardı. Hande kendini öpmeye başlayan kocasına karşılık verirken, onun kucağına alıp odalarına çıkarmasına itiraz etmedi. Her şey o kadar değişikti ki. Sanki büyülü bir ortam vardı. Odalarına geldiklerinde tutkuyla bakan yeşiller sarmıştı ruhunu.

ESARET  Where stories live. Discover now