14. BÖLÜM "GEÇMİŞTEN GELEN"

7K 408 94
                                    

Herkese merhabalar! Uzuun bir bölüm ile karşınızdayım. Bu bölümde güzel ve önemli bir flashback sahnemiz olacak. Bu flashback sahneleri yazarken çok eğleniyorum ben, siz bu sahneler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bölümün sonunda bomba var! Mutlaka yorumlarınızı bekliyorum o sahneye...

Bir de sizinle iletişim halinde olmamız için bir ask.fm sayfası açtım. Diğer sosyal medya adreslerimi şimdilik veremiyorum bu yüzden böyle bir şey yaptım. Açıkcası daha önce kullanmamıştım. O yüzden biraz tuhaf geldi. Sormak ve konuşmak istediğiniz her şeyi, oradan benimle iletişime geçerek gerçekleştirebilirsiniz.

Evet şimdilik diyeceklerim bu kadar. Uykusuz kalarak uzuuun bir bölüm yazdım sizde lütfen uzuuun yorumlar yapın, hikaye ve bölüm hakkında düşündüklerinizi yazın. Rica ediyorum :)

Diğer bölüm ve bu bölüm için okunma sayısını +80 gördüğümde yeni bölümü yayınlayacağım. Maalesef yorum ve okunma sayısı çok düştü. Bölümü 100 kişi okuyup 10 kişi beğeniyorsa bu işte bir sorun var demektir. Emeği görmezden gelmeyin arkadaşlar. O yüzden bende bu şekilde bir sistem kurmaya karar verdim.

Hepinizi seviyorum ve sizleri ask.fm sayfama bekliyorum.

Kullanıcı adım: ask.fm/ozgenrts

Keyifli okumalar!

-Flashback-

Endişe ile elindeki telefondan yeniden kardeşinin numarasını tuşladı. Saat neredeyse gece yarısına geliyordu ve babası ani bir karar ile iş gezisinden erken döneceğini söylemişti.

Telefonu kulağına götürdükten sonra uzun uzun çalışını dinledi. Saatlerdir arıyor ancak karşı taraftan hiçbir yanıt almıyordu. Tam kapatmak üzereyken, kardeşinin sesi kulağına doldu.

"Oo, ablacığım?"

"Beril!" diye bağırdı. "Neredesin?"

"Gökyüzünde!" Düzeysiz bir kahkaha attığını duydu. Ardından bir şeylerin devrilme ve kırılma sesi kulağına geldi. "Hassiktir!"

"Beril! Sen sarhoş musun? Nerdesin çabuk söyle almaya geleceğim seni."

Beril hıçkırdıktan sonra kıkırdadı. "Sen benim annem değilsin. Annecilik oynamayı kes! Benim annem öldü."

Sakin olmaya çalışarak derin bir nefes aldı. Bir yandan da ceketini üzerine giymeye çalışıyordu. Zorlanınca telefonu hoparlöre alıp ceketini üzerine giydi.

"Bak, bunları sonra konuşuruz tamam mı? Bak bana nerede olduğunu söyle, seni alacağım. Babam geliyor Beril."

Kardeşinden bir yanıt alamayınca ofladı. "Beril! Sana diyorum beni duyuyor musun?"

"Beril sızdı." Beril'e ait olamayacak kadar kalın, tok bir ses cevap verdiğinde merdivenin ortasında adımları durdu. "Sen kimsin? Bora, sen misin?"

"Benim. Her zaman geldiğimiz bardayız. Gel Beril'i al, onu bırakacak vaktim yok. Gitmem gerek."

"Hey! Dur bir saniye, onu orada bırakma ben gelene kadar beklemek zorundasın."

Bora umursamazca iç çekti. "İşim var diyorum kızım! Ne laftan anlamazsın. Beril'in dediği kadar varsın, annecik."

Kalbinin bin parçaya ayrıldığını hissetmişti o an. Canından çok sevdiği, her zaman önceliği saydığı, onun için yapmadığı fedakarlık kalmadığı kız kardeşi bir yabancıya kendisini bu kadar... bu kadar kötü mü anlatıyordu?

İKİ YABANCIWhere stories live. Discover now